Euro mu değerleniyor, dolar mı zayıflıyor?

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Ramazan Bayramı tatili nedeniyle sermaye piyasaları açısından iki gün kapalı olduğumuz hafta içerisinde önemli gelişmeler yaşandı. Avrupa’nın ortak para birimi euro, Amerikan doları karşısında uzun bir aradan sonra 1.14 seviyesinin üzerini test etti. Malumunuz olduğu üzere eurodaki değerlenme hareketi Nisan ayından bu yana gündemde. Ancak momentumun bu nebze artmasını çoğunluk bekliyor muydu sorusunun yanıtı en azından bizim açımızdan hayır.
Hikayenin başlangıcını yakın zaman içerisinde bu köşede farklı yazılar içerisinde tartıştık. Kısaca hatırlatmak gerekirse, ana tetikleyici unsur Fransa seçimleri ve Avrupa’da azalan siyasi risklerdi. Ancak son dönem içerisinde fiyatlama davranışlarında ayrı bir faza geçiş söz konusu. Özellikle Fed’in Haziran ayı toplantısından bu yana resim ciddi anlamda değişiyor. Amerika’da para politikasına yön verenler ile piyasa işlemcileri arasındaki makro verilere dair güvensizlik hattının genişlemesi, pozisyonlanma isteğinin eurodan yana artmasına zemin hazırladı. Spekülasyonun had safhaya çıkması ise hafta içerisinde iç piyasaların kapalı olduğu günde Başkan Draghi’nin açıklamalarıyla oldu.
Mario Draghi’nin mesajlarında yeni bir şey olmadığını düşünüyoruz. Daha önce duymadığımız, bölge durumu ve para politikasının geleceğine dair farklı bir sinyal söz konusu değil. Öyle ki, bu düşünce sadece bize has değil, Başkan Yardımcısı Vitor Constancio da aynı fikirde. Hatta Çarşamba günü ECB tarafından kamuoyuna yapılan serviste de Başkan’ın mesajlarının yanlış anlaşılmış olabileceğinin altı çizildi.
Peki, hikaye nasıl oldu da, euroda 1 yılın en yüksek değerine ulaşılmasına kadar uzanan fiyatlamaları gündeme getirdi? Destekleyici unsurlardan ziyade gidişatın bu şekilde olmamasını gerektiren, görmek isteyen yatırımcılar için önem derecesi yüksek nedenlerimiz olduğunu söylemeliyiz. CFTC tarafından açıklanan spekülatif pozisyonlara baktığımızda, 20 Haziran haftasında 9 Mayıs verilerinden bu yana ilk kez euro/dolar paritesinde yatırımcıların uzun pozisyonlarını kapattıklarını gördük. Muhtemeldir ki, Başkan Draghi’nin açıklamalarının yanlış algılandığı ve fiyatlandığı ilk anlarda kapatılan bu pozisyonların panikle uzun tarafa geçme isteği ile birlikte daha önce denenmesine rağmen kırılamayan 1.13 direnci hızlı bir şekilde geçildi. Bu da hareketin ivmelenmesine neden oldu. Ayrıca, ECB yönetiminin mesajları bize göre hala daha net: Parasal genişleme ortamına ihtiyaç var, enflasyonda deflasyonist bölgeden çıkıldı ancak baskılanma durumu enerji fiyatları kaynaklı devam ediyor, bu ise ana trendi saptırmaktan ziyade kısa dönem hedeflere ulaşmayı zorlaştırıyor.
Varlık alım programı üzerinden yürütülen parasal genişleme operasyonunun sonuçlarından birisi, ucuzlayan euronun rekabet avantajı sağlayarak bölge büyümesine sağladığı katkı oldu. Bu nedenle, kısa vade için beklentilerin üzerinde bir parite oluşumu, bölge büyümesinin de sekteye uğramasını gündeme getirebilir. Şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekiyor; ABD ve Euro Bölgesi arasındaki ekonomik veriler son dönemde ayrışma gösteriyor. İbrenin olumlu anlamda bölge lehine kayması, euroya dair pozitif yaklaşımın artmasına imkan tanıdı. Ancak ECB’nin parasal genişleme programından çıkmasına sanılandan daha yakın olunduğu fikrini destekler ölçekte görmüyoruz. Ana projeksiyonlarımızda hala daha yılın son çeyreğinde varlık alım programında azaltıma gidilmesi ancak program varlığının korunması var. Belki teknik olarak mevduat faizinde de ayarlama yapılabilir ancak ötesi yok.
Kısa bir ekleme daha yapmak gerek: Tahvil faizlerindeki hareket dikkat çekici. ABD’de eğrinin yukarı kaymasına Fed’in faiz artışına rağmen gücü yetmezken, Alman tahvil faizlerindeki hareket tetikleyici unsur oldu. Orta-uzun vadede gelişen ülke ekonomilerinin varlıkları açısından negatif bir durum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019