Faiz meselemiz

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bu  sıralarda gündemimizin en üst sırasında faiz var.  Faizin gündemin tepesine tırmanmasının temelinde yatan neden  küresel büyüme sıkıntısı ve buna karşı ulusal ölçekte geliştirilen önlemlerin bulaşıcı etkileri.
Durgunluk içindeki gelişmiş ülkeler kendi ekonomilerinde canlanmayı uyarmak ve desteklemek amacıyla bol para-düşük faiz gibi bir politika yürütüyorlar.  Bu  politika  sadece kendilerini etkilemekle kalmıyor, başkalarına da yansıyor.  Üç büyük ülkenin ( ABD, Japonya ve kısmen de AB) merkez bankalarının ekonomiye pompaladıkları para, kendi ekonomilerinde gidecek yer bulamayınca, yer  yüzüne yayılıyor. Riski görece düşük, arbitraj getirisi görece yüksek olan ülkeler  adeta bu paranın istilası altında kalıyor. Bu ülkeleri su basmış gibi para basıyor.
Uluslar arası sermaye her ülkeye gitmiyor. Revaçta olan  ülkeler genellikle kriz ortamında façayı görece düzgün tutan, dengelerini fazla bozmayan gelişmekte olan ülkeler oluyor.  Para daha çok bunlara yöneliyor. Sermaye girişlerinin hızlanması iki tarafı da kesen bir bıçak gibi etki yaratıyor. Bir yanı iyi kesiyor. Kaynak sıkıntısı olan ülkelerde ekstra kaynak yaratarak büyümeye pozitif katkı sağlıyor. İkinci yanı ise  pek iyi kesmiyor. Yığılmalı sermaye girişi   ülkelerin hem finansal dengelerini hem de döviz kuru hareketlerini olumsuz yönde etkiliyor.
Bollaşan döviz  girişi döviz arzını besliyor,  kuru aşağıya doğru baskılayarak ulusal paranın değer kaybetmesine neden oluyor.  Aynı süreç faizi de aşağıya doğru ivmelendiriyor. Üstelik, faizin aşağı yönlü  hareketinde baş rolü, ister istemez, ulusal  merkez bankası oynuyor. Yoğun sermaye girişinin bir yandan döviz kurunu gevşetici, bir yandan da kredi hacmini genişletici etkisini  gidermek için merkez bankaları aşırı para girişini caydırıcı önlemleri devreye sokmak zorunda kalıyor. Bu yönde kullanabilecekleri en etkili araç faiz oranlarını düşürmek oluyor.
Böylece, büyük ülkelerin  başlattığı bol para- düşük faiz süreci sonuçta gelişmekte olan ülkelere de bulaşmış oluyor.
                                                   *                 *                *
Bu bulaşma sürecinin baş muhataplarından birisi de biziz.  Ekonomide pek çok sorunumuz olabilir. Bunların önemli bir kısmı da hemen aşılması zor olana yapısal nitelikte olabilir. Yer kürede dolaşan para için bunlar pek önemli değil. Çünkü bu para genellikle sıcak bir para ve kısa dönemli kazanç imkanına göre hareket ediyor. Biz kısa dönemli façayı görece düzgün tutuyoruz. Kısa dönemli riskleri epeyce azaltmış durumdayız. Hemen alt üst olma, krize sürüklenme  olasılığımız yok denecek kadar düşük. Kısa dönemde enflasyonun parlayıp gitme riski yok. Merkez bankası da değer kaybını önlemek için döviz kurunu  yakından marke ediyor. Gelen para açısından devalüasyon riskinin çok düşük olduğu anlamına geliyor bu.  Kredi notu daha yeni yükseltilmiş bir ülke durumundayız.  Uluslar arası finans alanına risklerimizin düştüğü mesajını veriyor bu. Kısacası, faizi düşürüyor olmamız rağmen,  azalan riskler kısa dönemli faiz oranımızı hala cazip hale getiriyor. Kıyamet gibi para geliyor. Bu süreçle faizi daha da düşürerek başa çıkmaya çalışıyoruz.
Gündemdeki  faiz  meselemizin özü bu.  Uluslar arası para saldırısı tükenene ya da bizim düşük faizin olumsuz reel etkilerini  alenen yaşar hale gelmemize kadar faiz  meselemizin süreceğini düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018