FOMC sonrası fiyatlamalar

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Eylül ayında gerçekleştirilen FOMC toplantısından bu yana fiyatlamalar açısından değişen bir şey var mı sorusunu soracak olsak, alacağımız yanıt finansal varlık çeşidine göre değişecektir. Örneğin, hisse senedi piyasalarının çoğunluğunda –ABD endeksleri başta olmak üzere- pozisyon değişimi negatif tarafta olmazken, portföyler arasında değişiklik olduğunu söylemek mümkün. Ne gibi? Görece ucuz kalan ülke varlıkları ve para birimleri işlemleri gibi.

Fed’in kamuoyu ile paylaştığı mesajlarda bugüne kadar süregelen söylemlerin dışında farklı bir şey yok. Konuyu daha önce de farklı yazılar içerisinde tartışma imkanımız olmuştu. İlerlemek istedikleri yol haritasına koşullar imkan verdikçe sadık kalmaya çalışıyorlar. Haritadan sapma ihtimali ise ABD ekonomisindeki momentumun seyrine ve küresel risklere hassasiyet gösteriyor. Açıkçası 2017 için enflasyon konusundaki duruş bir nebze geriye düşmüş durumda. Haziran ayı toplantısında yapılan revizyon sonrasında kamuoyunun da bu konuda ikna olduğu kanaatindeyim.

Öte yandan ülke varlıkları arasında da değişiklik var. Ağustos ayından bu yana içeride BİST 100’ün önce belirli bir bant aralığında debelenip durduğunu gördük. Devamında ise TL bazında ulaşılan zirve seviyelerden gelen sert satış dalgasının altına kalındı. Kısa vade için 101.000 bölgesinden gelen tepkinin çalıştığı görülüyor. Dikkat çekilmesini istediğim kısım net; yeni bir trend oluşumundan bahsetmiyorum, “tepki” sözcüğünü kullanıyorum. Aynı dönem içerisinde TL’nin de kur işlemlerinde, özellikle de ABD doları karşısındaki fiyatlamasında dönüşü gördük. Mevcutta yeniden dolar/lira kuru için önemle izlediğimiz 3.55 seviyesine yakın seyrediyoruz. Peki, bahsettiğimiz bu fiyatlama davranışı yerel varlıklar için “hissede zirveden, para biriminde ise dipten gelen tepki” olarak tanımlanabilir mi? Bu kadar kolay mı? Elbette değil. Brezilya ve Rusya varlıklarına kayış olduğunu söylemek mümkün. Son bir aylık dönemde Türkiye ETF’ine gerçekleşen portföy akışı nette 4 milyon dolar çıkışa işaret ederken, Rusya’ya 427 milyon dolar, Brezilya’ya ise 542 milyon dolar giriş var. Hikaye biraz daha netleşebildi mi?

FOMC’yi ve önemli gelişmekte olan ülke varlıklarını konuşuyorsak tahvil faizlerinin seyrine de değinmek gerek. Amiral gemisi her zaman olduğu üzere ABD 10 yıllık tahvili. Psikolojik eşik olan yüzde 2.30’un üzerine gelinmesi ile birlikte risk algısında bir miktar bozulma söz konusu. Bu da aralarında bizim de yer aldığımız bazı varlık gruplarının kendi içerisinde ayrıştırılmasına neden oluyor. Handikapımız, bahsettiğimiz dönemde bölge riskleri ile öne çıkmamız oldu. Erbil’in gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumu ve verdiğimiz/vermemiz muhtemel tepkiler ayrışmamıza zemin hazırladı.

Amerikan 10 yıllık tahvilinde son bir haftalık dönemin hikayesi, yüzde 2.30-2.35 aralığında sıkışma göstermesi. Kuvvetle ihtimaldir, yüzde 2.35’in üzerine yerleşme gördüğümüzde hareket yüzde 2.40 bölgesini de test etmek isteyecektir. Bu da bizi dolar endeksinde 95’li seviyelere taşınan ayrı bir senaryoya götürecektir. Mevcutta dolar endeksinin kısa vade için 91’li destek seviyelerinden güç kazanarak dönüş göstermesini önemsemek gerekiyor. Kaldı ki yılın son çeyreğinde ihtiyat kavramının biraz daha öne çıkmasını beklemeye devam ediyoruz.
Son dört yazının ağırlıklı üçünü Erbil, Berlin ve Katalonya’da kurulan sandıklara ayırdım. Bir süre daha fiyatlamalarda bu hattan çıkan hikayenin etkili olacağını düşünüyoruz. Euro pozisyonlanmasını konuşurken siyasi riski ayıramayacağız. Türk lirasını konuşurken bölge riskini ayıramadığımız gibi. Ayrıca, tahvil faizlerindeki kıpırdanma döngüyü rahatsız edecek potansiyele sahip.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019