Gerginlik güvenli limanları destekliyor

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Geçen haftaki Avrupa Merkez Bankası(AMB) toplantısı ve ABD istihdam raporu sonrasında gözler Rusya-Ukrayna arasındaki gerginliğe çevrildi. Bu mevzunun ve artçı depremlerinin daha uzun süre piyasaları tedirgin edeceği söylenebilir. 

AMB geçen hafta agresif bir adım atmadı. Yakın zamanda hamle yapılacağına dair Draghi’den bir sinyal de gelmedi. Sıkça konuşulan negatif mevduat faizi uygulaması, nükleer bir opsiyondur. Atılacak son adımlardan birisidir. Yirmi yıldır deflasyon ve durgunlukla mücadele eden Japonya, 2008’de büyük bir kriz yaşayan ABD bile negatif mevduat faizi uygulamadı. Büyük bir merkez bankasının negatif faiz uygulaması ekstrem bir politikadır. Keşfedilmemiş arazidir. Geçen haftaki toplantı öncesinde asıl dillendirilen, AMB’nin aldığı devlet tahvillerine karşılık bankacılık sistemine verdiği parayı toplamaya son verip vermeyeceği idi. Merkez bankasının bu operasyonuna ‘‘sterilizasyon’’ deniyor. Kurum, sorunlu ülkelerin tahvillerini satın almak için harcadığı her euroyu sistemden geri çekiyor. Bunu yapmak için de bankacılık sisteminin elindeki paraya faiz ödüyor. Haftalık olarak 175 milyar euroyu sistemden topluyor. Para arzını bu şekilde dengede tutuyor. Ayrıca, Fed’in uyguladığı gibi bir tahvil alım programına girilmediğini gösteriyor. Sterilizasyonun bitmesini destekleyenler, ‘‘Para sistemin içinde kalırsa, likidite fazlasına sahip bankalar diğer bankalara borç verir. Kısa vadeli faizler düşer. Düşük faizle borçlanan bankalar özel sektöre kredi açarlar’’ diyor. Enflasyon korkusu nedeniyle, başından beri parasal genişlemeye karşı çıkan Almanya Merkez Bankası bile son günlerde bu konuda ılımlı mesajlar veriyor. Fed’in tahvil alım programını ‘‘Reel ekonomiye faydası yok. Sadece varlık balonlarına yol açıyor’’ diye eleştirenlerin, AMB’den bu işe girişmesini istemeleri ilginç bir durum oluşturuyor. Sterilizasyon uygulamasının bitmesi, euronun değeri açısından da önemlidir. AMB’nin geçen haftaki eylemsizliğinden sonra, EUR/USD paritesi 1.40’a doğru bir atak yaptı. AB, paritenin 1.40’ın üzerine demir atmasını istemez. Geçen haftaki basın toplantısında euronun değeri ile ilgili soruyu, Draghi üst düzey bir bürokratın cevaplaması gerektiği gibi cevapladı. Euronun seviyesi ile ilgili yorum yapmayacağını, mühim konuların büyüme ve enflasyon olduğunu belirtti.

AMB toplantısından sonra yayımlanan ABD istihdam raporunun detaylarına bakarak, verinin genel olarak zayıf olduğu söylenebilir. Açıkçası, çok iyi bir veri olsaydı bile, Amerikan ekonomisine yönelik makro beklentilerimi değiştirmezdi. ABD’nin yüksek bütçe açığı, krizden çıkılmasına çok yardımcı oldu. Kamu açığının, özel sektörün fazlası olduğunu yıllardır yazıyorum. Bu bütçe açığı artık düşüyor. 2012’de 1.1 trilyon dolar olan açık, 2013’te 680 milyar dolar oldu. Bunun baskısı, şirket kazançlarında yavaş yavaş hissediliyor. Özel sektörün fazlasının, zirve seviyeden düşmeye başladığı görülüyor. Ekonomide bir resesyon tehlikesi yok. Fakat önümüzdeki aylarda ABD büyümesi beklentilerin altında kalabilir.

Kırım’da bu hafta sonu yapılacak olan referandum, uluslararası gerginliğe yeni bir boyut katabilir. ABD’nin desteğiyle, AB önümüzdeki dönemde Ukrayna ile bir anlaşma yapabilir. AB üyeliği için adım atılabilir. Bundan sonrası için önemli olan, Putin’in Rusya’nın etki alanını ne kadar genişleteceğidir. Putin ileri gittikçe, ABD’nin çok istediği ancak Avrupa’nın sıcak bakmadığı ‘‘ekonomik yaptırımlar’’ somutlaşabilir. Bir çatışma olmadıkça, Rusya başka bir bölgeye girmedikçe, ekonomik yaptırımların hayata geçirilmeyeceğini düşünüyorum. Rusya-Ukrayna arasındaki yüksek tansiyon; dolar, altın, yen, frank gibi güvenli limanları kalabalıklaştırır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu yükselen piyasalar grubuna yönelik mesafeli duruş sürebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019