Gıda, kur ve enflasyon

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Merkez Bankası birinci çeyrek sonu enflasyon raporunu geçen hafta açıklamıştı. Hatırlarsanız rapordaki iki önemli noktanın altını çizmiştik. Birisi Merkez Bankası’nın enfl asyon eğilimi ile ilgili süregelen iyimser öngörüsüydü. Merkez Bankası enflasyonun yavaşlama eğiliminde olduğunu ve 2016 sonunda yüzde 5 düzeyine ineceğini söylüyordu. İkincisi ise 2015 yılı enflasyon hedefinde yapılan revizyondu. Uzun dönem için iyimser olan Merkez Bankası kısa dönem için aynı iyimserliği göstermiyordu. Ocak 2015 raporunda yıllık yüzde 5.5 olarak belirlenen enflasyon hedefi son raporda yüzde 6.8 olarak açıklandı. Yorumcular enflasyon hedefinin yükseltilmesini doğru yönde bir adım olarak nitelediler. Yılın birinci çeyreğinde gıda malları fiyatlarında gözlenen yüksek oranlı artışların ve yükselen döviz kurundan kaynaklanan geçişkenliğin hedefin revize edilmesinin ana etkenleri olduğu söyleniyordu. Bu noktada da genel bir mutabakat olduğu gözlendi. Uzun lafı kısası, enflasyonun olası dozu ve görünen karakteri konusunda bir haftadır idmanlı ve hazırlıklıydık. 

Belki de bu nedenle nisan ayında enflasyonun bir çıt yükselmiş olmasına kimse şaşırmadı. TÜİK bu haftanın başında nisan ayı enflasyon bulgularını açıkladı. Fazla değişen bir şey yok. Enflasyon yükselmeye devam ediyor. Gıda malları fiyatları hala yükseliyor ve enflasyonu yukarıya itiyor. Döviz kuru geçişkenliği enflasyonun yükselmesine katkı yapmayı sürdürüyor. Nisan ayı sonu itibariyle Türkiye’de enfl asyonun encamı böyle. Gördüğünüz gibi, durum daha önce bize öğretilen tablodan pek farklı değil. 

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) nisanda aylık bazda yüzde 1.63 oranında artmış. Bu hem mart ayındaki orandan (yüzde 1.19) hem nisan için beklenen orandan (yüzde 1.29) hem de geçen yılın nisan ayındaki fiyat artış oranından (yüzde 1.34) daha yüksek. Enflasyon neresinden baksanız yükselmiş anlayacağınız. Öte yandan, nisan ayı itibariyle tüketici fiyatlarındaki 12 aylık ortalama artış yüzde 8.57 olarak ölçülmüş. Dikkat ederseniz nisandaki aylık fiyat artış hızı ortalamanın altında. Değişmediği takdirde bu eğilimin önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarındaki artış hızını aşağıya çekmesi beklenebilir. Nisan ayındaki fiyat artışları sıralamasında arızi bir değişiklik var. 

Nisan ayında ‘giyim ve ayakkabı’ grubunda fiyatlar yüzde 12.30 yükselerek birinci sıraya yerleşmiş. Bu mevsimlik bir hareket olarak değerlendiriliyor ve pek de önemsenmiyor. Bunun dışında enfl asyondaki hızlanmada etkili olan nedenlerde bir değişiklik yok. Birinci sırada yine gıda grubu yer alıyor. İkinci grupta da yine kur geçişkenliği var. 

Gıda ve alkolsüz içkiler grubunda nisan ayında fiyatlar aylık bazda yüzde 1.63, yılbaşından bu yan yüzde 10.60, 12 aylık bazda da yüzde 14.36 yükselmiş. Gıda grubu kaynaklı enflasyon bağlamında iki noktaya dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan birisi, Türkiye’de gıda ürünleri fiyatlarındaki artışların dünyada gıda ürünleri fiyatlarındaki artış hızının üzerinde seyrediyor olması. Yani gıda ürünleri fiyatları açısından dünyadan ayrışmış durumdayız. Bunun bize özel bir nedeni olması gerekir. Tarımsal üretim alanlarında geçen yıldan bu yana süregelen olumsuz iklim ve hava koşullarının böyle özel bir neden oluşturduğunu söylemek mümkün. Gıda kaynaklı enflasyon bağlamında dikkat edilmesi gereken bir başka olgu bu gruptaki fiyat artışlarının arızi olarak nitelenip, Merkez Bankası’nın (para politikasının) etki alanının dışında değerlendirilmesidir. Böyle düşünüldüğünde gıda kaynaklı enflasyon baskısının ancak olumsuz hava koşulları olumluya dönüştükçe azalacağı söylenebilir. Bu ilk bakışta doğru gibi görünen bir görüştür. Ancak gıda fiyatlarındaki hareketlerin bütünüyle iktisat politikasının dışında kaldığını söylemek de yanlış olur. Para politikası dışında etkin bir stoklama ve depolama politikası, piyasaların yeniden düzenlenmesi vb. gibi politikaların bu bağlamda etkili oldukları bilinir. 

Gıda grubu fiyatları dışında enflasyona katkı yapan ikinci etken yükselen döviz kurunun yarattığı geçişkenlik etkisidir. Türk lirasında bu yılın başından beri hızlanarak devam eden değer kaybı kuşkusuz yerli fiyatlar üzerinde baskı yaratmaktadır. Gıda vb. grupların dışında hesaplanan “çekirdek enflasyon” (özel kapsamlı TÜFE göstergeleri) verileri fiyatlar üzerindeki kur etkisini daha net göstermektedir. Ön planda yer alan H ve I endekslerinin ima ettiği fiyat artış hızlarının nisan ayında yavaşlamış olması kur geçişkenliğinin etkisinin azalıyor olduğuna işaret etmektedir. Bu da önümüzdeki dönem için iyi bir haberdir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018