Globalden konuşmak iyidir

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Ekim ayı başlangıcından bu yana Türk lirası cinsinden fiyatlanan varlıklar açısından eksen değişimi yaşanıyor. Ağustos-Eylül, Nisan-Mayıs dönemlerinin aksine yerelde yaşanan yaşanması muhtemel risk başlıklarından uzaklaşma çabası içerisindeyiz. Atılmış adımlar kadar oluşan beklentiler de süreçte etkili. Öte yandan bu dönemde farklılaşan bir diğer durum da dış koşullara ait haber akışına kanalize olma durumumuzun ivmelenmesi. İyi midir? Net bir şekilde “iyidir.”

İçerideki problemlerden uzaklaşmanın en önemli faydasını emsallerimizden negatif yönlü ayrışmama noktasında görüyoruz. Bir nevi olan biten “dünya nereye, biz oraya” şeklinde gerçekleşiyor. Üzerine bir nebze pozitif katkı sağlayabiliyorsanız bu dönemlerde sizden iyisi yoktur. Bugünlerde içeride olan bitenin özeti bu. Tamam mıdır? Kesinlikle hayır. Beklentiler, satın alındığı hızda geri verilebilir. İade süreci hiçbir sektörde, alım-satım işleminde finansal piyasalar kadar hızlı gerçekleşmez. Dursun bir köşede.

Kısaca yerele değinip dışarıda ne olup bittiğini anlatmaya çalışmakta fayda var. İçeride haftanın ilk yarısında Hazine tahvil ihalelerini konuşur olduk. Geçenlerde Güven SAK hoca da değinmişti; ne zamandır bu sıklıkta ihale takip eder değildik. Şimdilerde pek bir ilgilenir olduk. Zira gerekli. Ekim ve Kasım aylarında gerçekleştirilen başarılı dış borçlanmaların ardından Kasım ayı iç borçlanmalarının bir kısmından vazgeçildi. Fazlaca rakam konuşmadan bilmemiz gereken detay şu; Çarşamba günü itibarıyla piyasada 15 milyar TL’ye yakın bir likidite serbest kaldı. İhale sürecinin alıcılı geçmesi talebi karşılanmayan yatırımcı kesimini ikincil piyasalara yönlendirdi. Getiri eğrisinin kısa ve uzun vadelerinde yaşanan faiz düşüşünün gerekçesi budur. Kontrollü heyecan ve sevinç faydalıdır. Atılan adımın Kasım ayında pozitif yansıması gelecek dönem içerisinde de bu şekilde devam edeceğine dair kesinlik taşımaz. Piyasa beklentilerini diyalog ile yönetmek önemlidir. Rüzgar arkamızda iken kullandık, iyi de oldu.

Dışarıda konuşulan başlıklar epey yoğun. Ticarete dayalı kaygılar, ABD’li teknoloji şirketlerinin gelecek dönem yönlendirmelerinin analist beklentilerinin gerisinde kalması ve yavaşlayan dünya ekonomisi başlıklarında değişiklik yok. Bu cephede stabilizasyon devam ediyor. Peki, haftayı ne domine etti? İki başlık etrafında işlemler şekillendi: i) Petrol fiyatlarında yaşanan düşüş. ii) Brexit sürecine dair artan belirsizlik ve GBP zayıflaması.

İlk başlık ile başlayalım. Önce WTI, devamında ise Brent tipi petrol kontratlarının zirve seviyelerinden yüzde 20 gerileyerek “ayı piyasası” şeklinde tanımlanan zayıf alana girişi ile birlikte yatırımcı algısı da zaten kaygan zeminde seyretmesi nedeniyle erozyonunu artırdı. Üretici-tüketici ülkeler arasındaki ayrışma sert hareketlerin ardından yüksek frekansta belirginleşemiyor. Fiyatların neden düştüğüne kafa yormak daha önemli. Global talep kaybından mı yoksa arzın artışından mı? Bugünlerde konuşulan, talep kısmı. Problem de bu.

İngiltere’de ise yaşananları “kaos” şeklinde tanımlamak yanlış olmaz. AB ile anlaşılan taslak metnin Başbakan May’in kabinesinde çatlağa neden olması ile başlayan süreç istifalar ve koalisyon ortağı DUP’un desteğini çekebileceği spekülasyonuna evriliyor. 25 Kasım’da AB zirvesine May’in başbakan olarak gidip gitmeyeceği dahi tartışma konusu. Pound çaprazlarının zayıflamasını izlemek gerekiyor. GBPUSD paritesinde 1.27-1.25 aralığının aşağı yönde geçilmesi bulaşıcılık riski yaratabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019