Gölge bankacılık ve finansal istikrar

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Uluslararası Para Fonu (IMF) her yıl nisan ayında yayınladığı Küresel Finansal İstikrar Raporu’nu, ekim ayında da güncelliyor. Bu yılda böyle yaptı ve raporun bir bölümünü Gölge Bankacılığa (Shadow Banking) ayırdı. 
IMF’ın gölge bankacılığı finansal açıdan öne çıkartmasının altında yatan neden, bu bankacılığın küresel finansal sistem içinde ağırlığının klasik (geleneksel) bankacılığın hacmini aşma noktasına gelmesi, hatta ABD’de aşması. 

Gölge bankacılık neden finansal istikrarı tehdit ediyor? Bu soruya yanıt vermeden önce ilk olarak bu bankacılık ile klasik bankacılık arasında ki farkı ortaya koyalım. Gölge bankacılık kavramı ilk olarak 2007 yılında Paul McCulley, Kansas City Federal Reserve Bank in Jackson Hole, Wyoming’de kullandı. Gölge bankacılık aslında büyük ölçüde geleneksel bankacılığın işlerini yapıyor. Ancak onlara yönelik uygulanan kısıtlara ve düzenlemelere tabi değil. Faaliyetlerini sürdürürken daha serbest. Bundan dolayı gelişmiş ve yükselen ekonomilerde hızla büyüyor. Bilanço yönetimi açısından izledikleri yol basit, kısa vadeli borçlanıp, uzun vadeli borç (kredi) veriyorlar. Yani durasyonu etkin olarak kullanıp, net faiz marjlarını artırıyorlar. Bunun için en çok kullandıkları yöntemde yatırım fonları ve menkul kıymetleştirme (securitization). 

Gölge bankacılık yapan finansal kurumlar likidite sıkışıklığının olduğu dönemlerde likidite derecesi düşük olan aktifl erin likit kullanıma dönüştürerek finansal sistemin derinleşmesine katkı sağlıyorlar. Kaynak toplarken geleneksel bankalar gibi mevduat sigortası sistemi geçerli olmadığı için maliyetleri de daha düşük, bu da gölge bankacılık yapan kurumlara maliyet avantajı sağlıyor. Kredi finansmanın da geleneksel bankaların talep ettikleri teminatlarından daha düşük. Dolayısıyla kredi müşterileri hep hazır. 

Bu avantajlar gölge bankacılığa rağbeti artırıyor. Bundan dolayı bazı geleneksel bankalar da gölge bankalar kuruyorlar. Böylece karlarını maksimize ediyorlar. Bankaların karlarının artması sermaye yeterliliği rasyosunu yukarı çektiğine göre neden bu bankalar tehlikeli olsun diye düşünülebilir. 

Tehlike fon çıkışının ortaya çıkması durumunda gölge bankacılığının korunmasız olmasından kaynaklanıyor. Kısa vadeli fon toplayıp, uzun vadeli sattıkları için likidite yetersizliğine düşüyorlar. 2007/2008 krizinde bu yaşandı. 

Şimdi bu bankalar yine hızla büyümeye başladı. ABD ve Japonya büyümede istikrar sağlamasına karşın, AB’de büyüme sıkıntısın devam etmesi, bu fonları kullanarak borçlananların kredi geri dönüşlerinde temerrüde düşmelerine neden olabilir, bu da sistemi tıkayabilir. IMF’de bu olası gelişmeden korktuğu için gölge bankacılığa yönelik kısıtlamalara gidilmesini istiyor. 
Türkiye’de gölge bankacılık yapılmıyor, ancak yurtdışından “Türk” bankaları ve şirketleri gölge bankacılık yapanlardan kredi kullanıyorlar. Eğer gölge bankacılık teklerse, bizim bankalar ve şirketlerde zora düşer. Bu da cari açık/GSYH oranı yüksek, döviz konusunda kırılgan bir yapıya sahip olan Türkiye ekonomisinde olası krizi derinleştirir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019