Göstergeler iyi değil

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

İngiltere genel bir Brexit riski altında zor günler geçiriyor. Henüz AB’den kopuş şekli, yöntemi ve takvimi belli değil. Her kafadan bir ses çıkıyor. Başbakan mart ayında sürece bir nokta konulacağını açıkladı. Bu önemli bir belirsizliği çözerek biraz gevşeme getirdi. Ama esas moral düzelten gelişme bu hafta başında oldu. İngiltere’nin üçüncü çeyrek büyüme hızı açıklandı. İngiltere’nin üçüncü çeyrekte yüzde 0.5 büyüdüğü anlaşıldı. Bu bizde hafif bir tebessüm yaratacak ölçekte bir büyüme hızı. Ama beklentinin yüzde 0.3 ve altı olduğu düşünülürse gerçekleşen büyüme beklentiyi önemli ölçüde aşmış gibi görünüyor. Memnuniyet bundan kaynaklanıyor. Aslında bu biraz buruk bir memnuniyet. İngiltere geçen yılın aynı döneminde yüzde 2.3 hızında büyümüş. Bu yılın temmuz-eylül dönemindeki büyüme ise yüzde 0.7. Yani bu yılın üçüncü üç ayında büyüme geçen yıla kıyasla ciddi ölçüde yavaşlamış. Temmuz sonrasında ise yine ciddi bir yavaşlama var. Dahası, İngiltere’de büyüme oldukça dengesiz. Ekonominin yüzde 80’nini oluşturan hizmet sektöründe üçüncü çeyrekte büyüme pozitif (0.8). Öteki sektörlerin hepsinde büyüme negatif, yani üretim düşmüş.

Bu göstergeler pek iyi değil tabii. İngiltere’de büyümenin bu ölçüde bozulmuş olması büyük ölçüde Avrupa Birliğinden (Brexit) ayrılma kararı sonrası oluşan yoğun belirsizlik ve artan risk algısından kaynaklanıyor. Bu şartlarda aktörler önlerini göremiyorlar, hesap yapamıyorlar ve harcamalarını erteliyorlar. Ortaya çıkan talep erimesi büyümeyi yavaşlatıyor. Bu tabii sadece Brexit baskısı altındaki İngiltere’ye has bir durum değil. Beklentilerin bozulduğu, risk algısının büyüdüğü her ortamda er ya da geç, az ya da çok büyüme yavaşlıyor.

Bunun bir örneği de son dönemde Türkiye ekonomisi. Malum Türkiye ekonomisi de artan risk algısının baskısı altında. Bir yandan temmuz ayındaki darbe girişiminin etkileri ve yansımaları bir yandan da güneyimizde gittikçe yoğunlaşan sıcak çatışma ortamının içine çekilmiş olmamız bizde de belirsizlik üretiyor, risk algısını büyütüyor. Biz henüz üçüncü çeyrek büyüme sayılarına sahip değiliz. Ama yol gösterici değişkenler bu olaylardan sonra bizde de algıların bozulduğuna işaret ediyor. Örneğin hafta ortasında açıklanan “Ekonomik Güven Endeksi” ekim ayında ekonomide önemli bir güven kaybı olduğunu gösteriyor. Eylül ayında 87.8 düzeyinde olan ekonomik güven endeksi ekim ayında yüzde 8.3 gerileyerek 80.6 oranına iniyor.

TÜİK hesaplamasını yaptığı ekonomik güven endeksini “tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endeks” olarak tanımlıyor. “Endeks tüketici güven göstergesi ile mevsim etkilerinden arındırılmış imalat sanayi, hizmet, perakende, ticaret ve inşaat sektörlerine ait normalleştirilmiş alt endekslerin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır” deniliyor. Yani, her ayın ilk iki haftasında derlenen verilerden hesaplanan oldukça kapsamlı bir eğilim göstergesi bu endeks. Hem tüketici davranışlarında hem de temel üretici sektörlerde genel ekonomik duruma dönük algı ve beklentilerdeki değişimleri yansıtıyor.

Buna göre Türkiye’de ekim ayında beklentilerde bir bozulma, risk algısında bir yükselme olduğunu söylemek mümkün. Üstelik bu bozulma oldukça yaygın. Eylül 2016 tarihindeki ölçüm sonuçlarına kıyasla ekim ayında hem tüketici güveninde hem de üretici güveninde değişen boyutlarda gerileme olmuş. Yılın başında 83.9 düzeyinde olan ekonomik güven endeksinin temmuz ayına kadar yükselme eğilimi gösterdiği bu tarihten sora genel eğilim olarak düşme trendine girerek ekim ayında yılın başındaki düzeyinin de altına indiği görülmektedir. Tüketici güvenindeki gerileme yüzde 0.3 gibi görece küçük boyutta kalırken en hacimli gerileme yüzde 3.1 oranıyla imalat sanayinde kaydedilmiştir.

Güven endekslerindeki genel düşüş ekim ayında beklentileri bozan, risk algısını yükselten gelişmeler olduğunu gösteriyor. Temmuz ayındaki darbe girişimi, ardından gelen OHAL düzenlemesi ve gittikçe yayılan sıcak çatışma durumunun, beklendiği gibi, güven duygusu üzerinde olumsuz yansımalar yarattığı söylenebilir. İngiltere örneğinde olduğu gibi bizde de bu sürecin sonucunda büyümede bir yavaşlama olacağını söylemek kehanet sayılmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018