İhracatçı birliklerinin yapılanması ve turizm

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Bugünlerde gündemde ihracatçı birliklerinin yapılanması revizyonu var. Galiba ağustos ayından sonra konu gündeme gelecek. Bu revizyon çalışmasının, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) bir tasarrufu mu değil mi bilmiyoruz. Aynı şekilde Ekonomi Bakanlığı’nın ya da hükümetin talebi doğrultusunda olup olmadığı hakkında da bir bilgimiz yok. Peki bu düzenlemelerle neler yapılmak isteniyor, neler yapılmalı? Turizm niye bu işe dahil edilmiş ya da turizm sektörü ne yaptığını biliyor mu? Bu soruların cevaplarını aramaya çalışalım.

İhracatçı birliklerinde neler yapılmak isteniyor?...

TİM bünyesinde sektör ve bölge bazında 60 ihracatçı birliği var. Birliklere, Ekonomi Bakanlığı ve Gümrük İdaresi mevzuatı ile verilmiş ihracat ile ilgili bir takım görevler söz konusu. Zaten herhangi bir ihracatçı birliğine üye olmadan ihracat yapılamıyor. Tabii ilgili ihracatçı birliği bu işleri yaparken de hizmet bedeli alıyor. Her neyse…

Şimdi yeni düzenlemelerle bu birliklerin sayısında, adında değişiklikler yapılıyor ve kimi birlikler kapatılırken kimi birlikler de yeni kuruluyor. Öncelikle birliklerin sayısı 60’dan 42’ye iniyor. Aslında sayı ne kadar düşerse sektörler o kadar güçlenir ve sesini duyurur. Dolayısıyla bu gelişmeyi olumlu karşılamak gerekir.

Aynı sektörde olmakla beraber farklı coğrafi bölgelerde bulunan birlikler sektörel bazda bir araya getiriliyor. Yani Akdeniz, Doğu Anadolu, Orta Anadolu gibi coğrafi adlarla kurulmuş olan bölgesel sektörler birleştiriliyor. Bölgeler kalkıyor, onun yerine sektör olarak ülke geneli bir araya getiriliyor. Bunu da olumlu ve doğru bir uygulama olarak görmeliyiz. Zira önemli olan, bölge değil; sektör olmalıdır. Bazı birliklerin adı değiştiriliyor. İşin tekniği veya daha doğru bir tanımlamaya dayalı yaklaşım olabilir. Dolayısıyla çok da anlamsız bir düzenleme değil.

Sayısı 7 olan bazı birlikler de ülke için geçerli olan stratejik önemi nedeniyle korunuyor. Yani kapatma veya birleştirme olmadan aynen korunma yolu seçilmiş.

Bu arada ihracatçı birliklerinin faaliyet gösterdiği sektör sayısı da 26’dan 42’ye çıkıyor.

Önemli ve öne çıkan bir düzenleme olarak da turizm sektörü Hizmet İhracatçı Birlikleri kapsamına alınıyor. Hatırlatalım ki “hizmet” kavramını, kullanıldığı yer ve yarattığı algı nedeniyle bir daha gözden geçirmek gerekiyor.

İhracatçı birlikleri esasında ne yapmalı?...

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız düzenlemeler, aslında şekli ve yüzeysel konular. Oysa çok daha önemli konular var ihracatçı birliklerinin önünde.

Her şeyden önce ihracatçı birlikleri kendine şu soruyu sormalı: Birlikler olmazsa ihracat düşer mi? Ya da Birlik sayesinde sektörel ihracat artmış mı?...

Birliklerin ihracatçılardan aldığı üyelik giriş ve işlem tescil aidatı gibi ücretler normal mi? Ya da yüksek mi? İhracatçı için gerçekten maliyet oluşturuyor mu?

Bir diğer önemli konu olarak toplanan bu paralar ihracat için harcanıyor mu? Yani ihracatçı bu zorunlu ödemenin bir şekilde kendisine geri döndüğüne inanıyor mu? TİM’in DEİK ile nasıl bir iş birliği var? Her yılın başında bir araya gelip pazarlar ve sektörler ile ilgili ortak yol haritaları belirleniyor mu? Aynı şekilde Ekonomi Bakanlığı ve özellikle yurt dışındaki ticaret müşavirlikleri ile birlikte hareket ediliyor mu, güçlü işbirlikleri oluşturuluyor mu?

İhracatçılar tüm gelişmeler hakkında bilgilendiriliyor mu? Bu sorular rastgele seçilmiş sorular değil. İhracatçı birliklerinin gerçek durumunu sorgulayan sorular.

Turizm sektörü nereden çıktı?

Öngörülen yeni düzenleme ile turizm sektörü, Hizmet İhracatçıları Birliği adında yeni bir birlik olarak TİM’in içine alınıyor. Böylece turizm gelirleri de TİM’in gelirlerine dahil ediliyor. Bu yaklaşım sanki bir istatistik hamlesi veya oyunu gibi görünüyor. Üstelik turizmcinin yerli ve yabancı satışlarını, ihracatçılar gibi resmi kayıtlarla kanıtlamak da çok kolay görünmüyor. Galiba sektör ne yapıldığını çok iyi anlamış değil. Turizmciler ne yazık ki bugüne kadar güçlü ve tek bir yapı görüntüsünü veremedi. Turizm sektörünün; otel, tur operatörü, seyahat acentesi, uçak, rehber gibi alt bileşenleri kendini puzzle’ın bir parçası gibi göremedi. Bunların hepsi bir arada çevre, planlama, fizik altyapı, pazarlama stratejisi gibi konulara el atamadı.

Sektörün, sadece seyahat acentelerini kapsayan tek yasal örgütü konumundaki TÜRSAB yapılanması dışında sayıları onlara ve hatta yüzlere varan dernek ve vakıf örgütlenmesinden hiçbir ortak ve güçlü sonuç alınamadı.

Turizm sektörü şimdi de TİM’in altında kendisine çözüm arıyor. Bu çok kolay ve hatta mümkün gözükmüyor. Zaten zorluklar içinde bulunan ve kazancı günden güne düşen sektöre yeni ve ciddi bir mali külfet geliyor. Ne diyelim, sektöre mübarek olsun!...

Aslında çiçeği burnunda Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş için çok ciddi bir fırsat var, eğer iyi değerlendirebilirse…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar