İktisat politikalarında değişim

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Krizin yarattığı karmaşa ortamı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Krizin başlamasından birkaç ay sonra yazdığımız gibi krizin derinliğini, gücünü ve çıkış süresini belirleyen ülke ABD olacak demiştim. Nitekim öyle de oldu. ABD hükümeti ve merkez bankası (FED) krize girilmesinin hemen ardından uyguladıkları iktisat politikalarından vazgeçip, ekonomiye müdahale ederek, daha aktif bir maliye ve para politikası izleyerek krizden çıkmaya çalıştılar. Ve büyük ölçüde de bunu başardılar.

Bu süreçte bana göre, uygulanan iktisat politikaların ismi ya da hedefinin çok önemi yoktu. Önemli olan ülkelerin, özellikle de ABD hükümetinin ve FED'in en azından kriz ortamında paradigma değişikliğine gidip gitmemesi idi. Sonuçta ABD ve birkaç ülke ekonomide ortaya çıkan yıkım karşısında geleneksel politikalardan (muhafazakar) vazgeçip, farklı bir politika üretme yetisine ve gücüne sahip olduklarını gösterdiler.

Örneğin FED ne yaptı? P. Volcker ile başlayıp, A. Greenspan ile devam eden ve son başkan B. Bernanke'nin krize değin sürdürdükleri parasal miktar teorisi temelli (önce Friedman'cı parasal kural sonra enflasyon hedeflemesi temelli Taylor kuralı) para politikasının temel argümanlarını bırakıp likidite sıkışıklığına düşmüş piyasalara istedikleri likiditeyi verdi, sonra da ABD hükümeti ile birlikte daralan reel sektörü canlandırmaya yönelik talep artırıcı önlemlere başvurdu. Sonuca beklenenden daha hızlı ulaştılar.

Vurguyu yeniden yapmakta fayda var. Önemli olan ekonomideki sorunun giderilmesi değil, çünkü er ya da geç hangi politika uygulanırsa uygulansın, ekonomi dipten geri döner. Burada öne çıkan olgu, politika üretenlerin ekonomideki sorunlara karşı hangi hızla ve kıvraklıkla müdahale edecekleri, daha da açıkçası politika üretme becerileri ve güçlerinin gösterilmesi idi.

Kriz bu anlamda ülkelerin iktidar partilerini ve merkez bankalarını test etti. Testin sonucunu elbette herkes kendine göre yorumlayacaktır. Ancak yorumlarken sadece makro ekonomi teorisi ve politikasının fiyat göstergelerine bakarak değil de, temel makro göstergelere bakarak yapılırsa sonuç daha net görülecektir. Bir anlamda aynaya bakmasını bilen için önemlidir diyorum.

Bu yorumu yapmaya giriştiğimizde iki farklı iktisat politikası yürütücüsü tipi görülüyor. Bir tarafta Lakatos'un sert çekirdeğini kırıp sorunu çözmeye çalışanlar, diğer yanda çekirdeğin içinde kalıp sorunu önce inkar edip sonra kenardan izlemeyi tercih edenler. İlkini yapanlar belli maliyetlere katlanıp en azından kalıcı çözümler üretmeyi denediler ve denemeye devam ediyorlar. Diğerleri ise biz yerimizi koruduk, her şey yolunda diyorlar.

İktisat tarihi bu iki farklı duruşu elbette ileriki yıllarda değerlendirecektir. Bugün itibari ile birinci grupta yer alanlar çekirdeğin gücünden kendilerini henüz kurtaramadılar. Ama en azından acil durumlarda kabuklarından çıkabildiklerini gösterdiler. Buna karşın ikinci gruptakiler dersini iyi çalışmayan ya da beşeri sermayesi zayıflar gurubu olarak çekirdeğin içinde kaldılar, bir anlamda sınıfta kaldılar. Ne yazık ki sınıfta kaldıklarının farkında değiller.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019