İngiltere’nin çıkışının Türkiye üzerindeki etkisi sınırlı olur

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Dünya ekonomisinin topu topu yüzde 3’ünü oluşturan İngiltere ekonomisi herkesin kafasını karıştırıyor. Aylardır yatıp kalkıp AB referandumunu konuşuyoruz. Gerçi İngiltere’deki propaganda sürecinde ekonomik mevzular arka planda kaldı. Ana gündem maddeleri; mültecilerin durumu ve bu grubun devletin sosyal harcamalarında yarattığı yük idi. 2016’nın başından beri İngiltere’de günde 40 mülteci tutuklanıyor. 2015’te 30.000 mülteci yasa dışı yollarla ülkeye girmeye çalışmış. Bunların çoğu sınır dışı edilmiş. Ülkedeki mültecilerin popülasyon içindeki oranı o kadar düşük ki, bu konuyu öne sürerek AB’den çıkmak isteyenler abesle iştigal ediyorlar. İlginç olan, çıkışın ekonomi üzerinde negatif etkilerinin olacağını düşünenler ezici bir ağırlığa sahip. Ekonomi üzerinde olumsuz etkilerin olacağını düşünen bu grup, aynı zamanda bu işin kendilerine pek dokunmayacağına inanıyor. Bir üçüncü dünya ülkesi olsa anlarım da, eğitim ve gelir seviyesinin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede böylesine çelişen fikirler normal midir? Ekonomi yönünü aşağı çevirirken, bunun ucunun o ülkede yaşayanlara dokunmaması mümkün müdür?

İngiltere Maliye Bakanı Osborne ve Maliye eski Bakanı Darling, kısa ve orta vadede çıkış faturasının 40 milyar sterline ulaşabileceğini söylüyorlar. İki Bakan da, ayrılma durumunda, önümüzdeki dönemde kamu harcamalarının sert biçimde düşeceğini, vergilerin defalarca kez artırılabileceğini vurguluyorlar. Çıkış isteyen politikacılar, ‘‘Büyüyen dünya ekonomisine kendi başımıza daha iyi entegre oluruz’’ söylemini kullanıyorlar. Dünya ekonomisi son yıllarda zaten bir ‘‘büyüyememe’’ sorunu yaşıyor. Önümüzdeki yıllar için de büyüme konusunda pek bir umut yok. Dünyada popülist ve şovmen politikacılar seçmenlerin sempatisini kazanıyor. ABD’de Trump, İngiltere’de siyasete ısınan Londra Belediyesi eski Başkanı Johnson tuhaf şekilde heyecan yaratıyor. Ben AB referandumunda şansların yüzde 50-yüzde 50 olduğunu düşünüyorum. Kararsızların oranının hala yüzde 10 civarında olması büyük bir belirsizlik kaynağıdır.  

İngiltere’nin AB’den çıkışının, Türkiye üzerindeki etkileri sınırlıdır. Kaos senaryoları yazmaya gerek yok. Ekonomik açıdan direkt bir etki olmaz. Çok kısa vadede kur kanalından yansımalar olabilir. Karamsar değilim. Yeter ki Çin ekonomisi yoluna bu şekilde devam etsin. Yeter ki Fed ağır hareket etsin. Çin’de ve ABD’de beklenmedik bir gelişme yaşanmadıkça finans piyasaları bir şekilde dengesini bulur. Referandum sonuçları geldikçe, finansal varlık fiyatlarında sert hareketler olur. Alım satım yapanlara naçizane tavsiyem; ‘‘Ya kenara çekilin, ya da korunmasız bir pozisyon almayın’’. Hedge fonlar büyük paralar ödeyerek kendi anketlerini yaptırıyorlar. Ekstra paralar ödeyerek referandum günü saat başı bilgi alacaklar. Yatırım bankaları müşterilerine, ‘‘Referandum sonuçlarından sonra likidite sıkıntısı olabilir. Alım-satım fiyatlarında büyük farklılıklar oluşabilir’’ uyarısını yapıyorlar. Oynaklık seviyeleri yüksek kalacak. Alım satım işlemlerinden önce temel veya teknik analize dayalı olarak bir risk-getiri hesabı yapılır. Yatırım dünyasının içinde uzun süre kalmanın yolu, sonucu öngörülemeyen önemli bir olay öncesinde piyasada büyük pozisyonlar almaktan geçmez. Son günlerde konuştuğum yatırımcılardan, ‘‘Yüklü miktarda açığa altın sattım. Bütün parayı sterline yatırdım’’ gibi ifadeler duyuyorum. Majör olaylar öncesinde finansal araçlarla riskleri minimize etmeyi yatırımcı öğrenemiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019