İnovasyon Haftası'nda inovasyon şakaları

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

Türkiye İnovasyon Haftası’nın bu yıl üçüncüsü yapıldı. Etkinlikler, “Türkiye İnovasyonla Geleceğe Koşuyor” sloganıyla önce İzmir’de 29-30 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. Daha sonra ikinci ve üçüncü etkinlikler 21-22 Ekim tarihlerinde Ankara’da ve 5-6-7 Kasım tarihlerinde Gaziantep’te sürdürüldü. Türkiye İnovasyon Haftası’nın finali da dün (4 aralık Perşembe) İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı. Program yarın ve cumartesi günleri de devam ediyor. 

Biz de İnovasyon Haftası’na aşağıdaki inovasyon şakalarıyla katılalım dedik. 

1) Fırsat ayağına gelince kaçırma!

Olay Patagonya’da geçer (Burada Arjantin’in Şili sınırı yakınındaki, Buenos Aires’in 1837 km güneyindeki Rio Negro Bölgesi’nin en güzel dağ şehri olan gerçek Patagonya değil, genelde bir ülke olduğu varsayılarak absürd örnekler verilmek için kullanılan hayali Patagonya kastedilmekte). Şehirde gerçekleştirilen bir banka soygununda soygunculardan biri oradakilere yüksek sesle bağırır: “Kımıldamayın, para devletindir ama hayatınız sizindir!” Herkes sessizce yere yatar… Bunun adı “zihin değiştirme operasyonu”dur. Alışılmış düşünce tarzı değiştirilmelidir. 

Bu arada banka müşterilerinden bir kadın alelacele bir masanın üzerine yatmıştır. Ama aceleyle ve olayın heyecanıyla bacaklarını kapayamamış, bacakları açıkta kalmıştır… soyguncu onu fark edince bağırır: “Edebini takın, kendine gel! Bu bir soygun, ırza geçme değil!” bunun adı da “profesyonellik”tir. Yani, “işin neyse onun üzerinde yoğunlaş” mesajıdır. 

Soyguncular operasyonu başarıyla sonuçlandırıp, paraları saymayı bir tarafa bırakıp, toplayabildikleri Arjantin Pesolarını (Peso Argentinio) yüklenip eve kapağı atmışlar. Eve ulaşıp kendilerini biraz da olsa güvende bulunca, soygunculardan genç olanı (kendisinin MBA derecesi de varmış) daha yaşlı olanına (ki kendisi sadece ilkokul diplomasına sahip biriymiş) bağırmış: “Haydi şu paraları sayalım; bakalım kazancımız ne olmuş!” Yaşlı olanı bu teklifi reddetmiş, daha kolay bir yol göstermiş: “Çok aptalsın be! Bu kadar para oturup sayılır mı? Biraz bekle, TV’nin akşam haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.” İşte buna da “tecrübe” derler. Yaşlıların tecrübesini dikkate almak gerekir. Unutulmamalı, tecrübe günümüzde üniversite ve yüksek okulların diplomalarından çok daha önemli!

Bu sırada soyulan bankada neler olmaktadır. Soyguncular Peso’ları toplayıp kaçtıktan sonra banka müdürü şefine hemen polisi arayıp soygunu bildirmesi talimatını verir. Şef acele edilmemesi önerisinde bulunur: “Durun hele Sayın Müdürüm” der; “Soyguncular alacaklarını aldılar, biz de kasada kalan Peso’ları alıp uygun bir yere saklayalım. Ondan sonra da polisi soygundan haberdar ederiz!” Müdür şefin bu önerisine hayran kalır ve heyecanla bağırır: “Yahu, her ay bir soygun olsa ne harika olurdu” diyerek sevincini açıklamaktan çekinmez. 

İşte buna da “sıkıntılardan kurtulmanın bir yolu hep vardır” derler. Yani, “her derdin bir çaresi, her yokuşun bir inişi, her gecenin bir sabahı olduğunu unutmamak gerekir. 

Akşam TV'leri bankadan 100 milyon dolar değerinde Arjantin Pesosu'nun çalındığını, soyguncuların aranmasına devam edildiği haberini verir. Çaldıkları paranın bu kadar olmadığının farkında olan soyguncular bu haber üzerine paraları sayarlar. Çaldıkları Peso’ların sadece 40 milyon Dolar değerinde olduğunu görünce de oynanan oyunun farkına varırlar. Yine de parayı tekrar tekrar saymışlar ama çaldıkları paranın daha fazla olmadığını görmüşler. Sayım sonuçları hep 40 milyon dolar çıkmış. 

Bankacıların oynadıkları bu oyuna çok kızmışlar. “Biz hayatımızı tehlikeye atıp ancak 40 milyon çalabildik ama banka müdürü bir el hareketiyle bizim sırtımızdan 60 milyon doları götürmüş.” diye düşünmüşler. Hele yaşlı olan soyguncu bu işe çok kızmış ve şöyle düşünmüş: “Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst bir öğrenim görüp banka müdürü olmak daha iyiymiş.” Bu, “bilgi altından da tecrübeden de daha değerlidir” demektir!

Yaşlı soyguncu kızgınlıkla polise gidip banka müdürünün 60 milyon dolar değerindeki Pesoları götürdüğünü ihbar eder. Tabii soyguncular da yakalanır. Polis şefi, yaşlı soyguncunun ihbarına inanmaz. Evde sadece 40 milyon bulununca, geri kalan 60 milyonun nerede olduğunu öğrenmek için soyguncuları sıkıştırır. Soyguncuların şaşkınlığını fark eden güngörmüş yaşlıca bir polis, şefinin kulağına bir şeyler fısıldar. Polis şefi de soyguncuların doğru söylediğini anlar. Onların bankadan çaldıkları 40 milyonun 35 milyonuna el koyarak , “toz olun lan salaklar” diye bağırır. “Sizi bir daha gözüm görmesin” diye de eklemeyi unutmaz. 

Buna da “fırsatları değerlendirmek” denir. 
Peki gerçek soyguncular kim?
Sonuç: bir yenilik, bir fikir veya icat talep bulsa da katma değer yaratamamışsa inovasyon olmaz.

2) Rakibinizin üzerinden de kazanabilirsiniz!

Olay yine Patagonya’da geçer. Devlet kuruluşlarının birinin genel müdürü makam odasının kapısını değiştirmek ister. Gerekli formaliteler tamamlanır. Devlet ihalelerinde şeffaflığın, hesap verilebilirliğin ve sorumluluğun bir gereği olarak gazetelere ilan verilir. Kapıyı yapmak isteyen iş adamlarının belirli bir gün ve saatte genel müdürlüğe gelerek teklif vermeleri istenir. Belirlenen gün ve saatte iki iş adamı genel müdürlüğe gelir. Genel müdür birinci iş adamını makamında kabul eder. İş adamı kapıyı yapmak için 500 dolar talep eder. Genel müdür uygun bir indirim yapıp yapamayacağını sorar. İş adamı kapı için dikkatli bir kalkülasyon yaptığını, malzeme için 200 dolar ve işçilik için de yine 200 dolar harcaması gerektiğini, kendisinin de bu işten 100 dolar kazanabileceğini, dolayısıyla bir indirim yapamayacağını söyler. 

Bunun üzerine genel müdür ikinci iş adamını kabul eder makamına. Ona da kapıyı kaça yapabileceğini sorar. İş adamı 2500 dolar talep eder. Genel müdür şaşırır bu teklife. Daha biraz önce, kendisinden önce kabul ettiği iş adamının sadece 500 dolar teklif ettiğini, bu kadar farkı anlayamadığını söyler şaşkınlıkla. 

İkinci iş adamı bu duruma hiç şaşırmamıştır. Çok sakin ve kendinden emin bir tavırla cevaplandırır genel müdürü: “Biliyorum benden önceki meslektaşımın 500 dolar teklif ettiğini. Esasen ben de onun bu teklifini esas alarak belirledim 2500 dolarlık teklifi. Eğer işi bana verirseniz 2500 doların 1000 dolarını siz alırsınız, 1000 dolarını da ben alırım. Geri kalan 500 doları da meslektaşıma verir bu işi hepimiz için kârlı bir şekilde bitiririz.”

Sonuç: Tüm paydaşlar için kârlı olan bir inovasyon toplum için zararlı olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017