İnovasyon zincirinin son halkası: girişimcilik

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

Geçen hafta Erzincan’daydım. Bir günlük ziyaretimin duraklarından biri de Valilik Makamı oldu. Erzincan Valimiz Sayın Ali Arslantaş 1999 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Benim de o dönemden öğrencim. Bu vesileyle Sayın Valimizle hoş ve yararlı bir sohbetimiz oldu. Görev süresi bir yılı henüz tamamlamamasına rağmen yöreye ilişkin birçok projede önemli aşamalar kaydedilmiş. İnşallah yakın bir gelecekte Erzincan’da önemli gelişmelere şahit olacağız. Erzincan’a girince o meşhur türküdeki “ne güzel bağlar” yanında yeni güzellikler de göreceğiz.

Bugünkü yazımızın konusu da bu sohbete ilişkin olacak. Sayın Valimizin gündeme getirdiği bir konuşma çok ilgimi çekti. Konuşma, Microsoft’un ardından dünyanın en büyük ikinci yazılım şirketi olarak kurulan ve bugün 120 bini aşkın çalışanı ile 145 ülkede faaliyet gösteren Oracle şirketinin kurucusu Larry Ellison’un 2000 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Yale Üniversitesi’ndeki mezuniyet töreninde yeni mezunlara hitaben yaptığı konuşma metniydi. Daha doğrusu konuşmasını henüz tamamlamadan kürsüden indirilinceye kadar yapabildiği kısmıydı konuşmasının. Üniversite konuşmadan rahatsız olduğu için izin vermemişti konuşmanın tamamlanmasına. Larry Ellison başarılı bir girişimci olarak öğrencileri adeta kışkırtıyor ama üniversitelere de önemli uyarılarda bulunuyordu. Ellison, bilgi toplumunun global ekonomisinin dominant mesleği olan girişimcilik konusunda üniversitelerin yetersizliklerini kışkırtıcı ama aynı zamanda çarpıcı bir şekilde dile getiriyordu.

Larry Ellison’un adı geçen konuşma metni şöyle: “Yale Üniversitesi mezunları, daha önce böyle bir giriş görmediğiniz için özür dilerim ama benim için bir şey yapmanızı istiyorum. Lütfen, etrafınızı iyice bir gözlemleyin. Solunuzdaki sınıf arkadaşınıza bakın. Sonra sağınızdaki sınıf arkadaşınıza bakın. Ve şimdi de şunu aklınıza koyun: Bundan beş yıl sonra, on yıl sonra, hatta otuz yıl sonra solunuzdaki kişi hiçbir şey başaramamış olacak. Sağınızdaki kişi de aslında hiçbir şey başaramamış olacak. Ve Siz, ortadaki? Ne bekliyorsunuz? Siz de hiçbir şey başaramamış olacaksınız. Aslında bugün şöyle bir etrafıma baktığımda parlak parlak gelecek için yüzlerce umut ışığı göremiyorum. Görebildiğim tek şey, geleceği başarısızlıktan başka bir şey olmayacak yüzlerce insan. Hepsi o kadar. Sinirlendiniz değil mi? Bu anlaşılabilir bir şey.

Ben, Lawrence Ellison. Üniversite terk birisi. Kim oluyorum ve bu yetkiyi nerden alıyorum ki, ülkenin en prestijli yükseköğrenim kurumunun bu yılki mezunlarına böyle şeyler söyleyebiliyorum?

Bu yetkiyi nereden aldığımı söyleyeyim: Çünkü ben, Lawrence Larry Ellison, üniversite terk ve dünyanın en zengin ikinci adamıyım. Siz değilsiniz. Çünkü Bill Gates, o da üniversite terk ve dünyanın –şimdilik- en zengin adamı. Siz değilsiniz. Çünkü Paul Ellen, o da üniversite terk ve dünyanın en zengin üçüncü adamı. Ama siz değilsiniz. Başka örnekler de var. Mesela Michael Dell. O, listede 9 numara ve yukarı doğru hızla tırmanıyor. O da üniversite terk. Ve siz o listede hiç yoksunuz. Hımmm… Şimdi çok kızdınız. Bu da anlaşılabilir.

O halde biraz da egolarınızı okşamama izin verin. Pek çoğunuz burada dört ya da beş yıl eğitim gördünüz. Bilmeniz gereken pek çok şeyi öğrendiniz. İyi çalışma alışkanlıkları edindiniz. Burada önünüzdeki yıllar boyunca size yardımcı olacak bir sürü insan tanıdınız, onlarla bağlantı kurdunuz. Ve hayat boyunca yanınızdan ayrılmayacak bir kelimeyle güçlü bir ilişkiniz oldu burada. Bu kelimenin adı: Terapi. Bunların hepsi güzel şeyler. Ama gerçekte, o kurduğunuz arkadaşlık bağlantılarına fena halde ihtiyacınız olacak. O çalışma alışkanlığına ve “Terapi”ye de ihtiyaç duyacaksınız hayatınız boyunca evet, ihtiyacınız olacak onlara çünkü üniversiteyi terk etmediniz. Dolayısıyla asla dünyanın en zengin insanları arasına katılamayacaksınız. Belki de listeye 10. ya da 11. sıradan, Microsoft yöneticisi Steve Ballmer gibi girebilirsiniz. Ama herhalde onun kimin için çalıştığını söylememe gerek yok. (Steve Ballmer Bill Gates’in firması Microsoft’ta çalıştı. TM). Öyle değil mi? Sadece kayda geçsin diye söylüyorum; zaten o da üniversiteden terk olmasa da master sınıfından terk. Biraz geç kalmış anlayacağınız.

Son olarak, herhalde bazlarınız ya da umarım bu konuşmadan sonra çoğunuz, kendi kendinize soruyorsunuz: ‘yapabileceğim bir şey var mı? Bir umudum var mı?’

Maalesef hayır! Çok geç kaldınız. İçinize, beyninize çok şey dolduruldu. Siz onlara bakıp çok şey bildiğinizi sanıyorsunuz. Maalesef artık 19 yaşında değilsiniz. Evet, şimdi gerçekten çok kızdınız. Bu da anlaşılabilir bir şey. Belki de şu an size bir umut ışığı vermenin, bir çıkış yolu göstermenin tam zamanı. Hayır, 2000 yılı mezunları, size değil! Siz kaybettiniz. Sizi, yılda 200 bin dolarlık komik maaş çeklerinizle başbaşa bırakıyorum. Üstelik o maaş çekinin üstünde sizden birkaç yıl önce okulu terketmiş birinin imzası olacağını söyleyerek.
Öğütlerim siz 2000 yılı mezunlarına değil! Alt sınıfta okuyanlara.

Size söylüyorum alt sınıftakiler: Hemen tek edin okulunuzu. Başka türlü nasıl söyleyeyim? Ayrılın. Hemen toplayın eşyalarınızı ve fikirlerinizi. Bir daha da geri dönmeyin. Terk edin. Herşeye yeniden başlayın. Size söyleyeceğim tek şey, o başınızdaki kepler ve kıyafetin sizi aynen şu güvenlik görevlilerinin beni kürsüden aşağı çektiği gibi, evet aşağı çektiği…”.

Konuşma üniversite güvenlik görevlilerinin Larry Ellison’u kürsüden indirmeleriyle burada kesiliyor.

Konuşmada adı geçen kişilerin hepsi bilgi toplumunun global ekonomik ortamında kurulan ve bugün dünyanın en büyük şirketlerinin sahipleri. Yani çağımızın global girişimcileri:
Konuşmacı Larry Ellison 1944 doğumlu, Oracle’ı kuran ve sahibi olan kişi. Serveti 51 milyar dolar olarak açıklandı. 1964-1966 yılları arasında Şikago Üniversitesi’nde 2 yıl okuduktan sonra üçüncü sınıfta okulu terk edip iş hayatına atıldı. Bill Gates 1955 doğumlu. Microsoft’un kurucusu ve sahibi. 2009 yılından beri dünyanın en zengin adamı olarak kabul ediliyor. Serveti 87.4 milyar dolar. O da Harvard Üniversitesi’ni 1975 yılında 3. sınıftan terk ediyor. Steve Ballmer 1956 doğumlu ve net serveti 31,3 milyar olarak biliniyor.

Harvard Üniversitesi mezunu. Harvard öğrenimini Steve Ballmer 1973 yılında tamamlıyor. Paul Allen 1953 doğumlu ve Bill Gates ile birlikte Microsoft’u kuran kişi. Bir süre sonra geçirdiği bir hastalık nedeniyle şirketten ayrılıyor. Bill Gates’i okulu bırakarak şirket kurmaya ikna eden kişinin de Paul Allen olduğu söyleniyor. Onun da serveti 20 milyar dolar.

Evet, bilgi toplumunun global ekonomisinin ortaya çıkardığı bu girişimcilerin biri hariç hepsi de üniversite terk. Üniversite öğrenimini tamamlayan Steve Ballmer’i de esasen girişimciden ziyade Microsoft’ta çalışan en üst seviyedeki bir profesyonel yönetici olarak kabul edebiliriz.

Bu girişimcilerin üniversite öğrenimlerini yarıda bırakmaları yanında bir başka ortak özellikleri de terk ettikleri üniversitelerin Harvard, Stanford, Şikago, Texas at Austin gibi Amerika’nın en meşhur, girilmesi oldukça zor üniversiteler olması. Bu da bu kişilerde bir cevher, önemli kabiliyetler olduğunu gösteriyor.

Benzer bir özelliği yine Hamdi Ulukaya’da da görüyoruz. Hamdi Ulukaya da bilindiği gibi son yıllarda meşhur olan Amerika’daki Türkiye kökenli bir girişimci. 1972 Erzincan İliç doğumlu. 2005 yılında kurduğu Chobani Şirketi yoğurt sektöründe Amerika’nın en büyüğü. Servetinin 1.41 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. O da üniversite terk. 1994 yılında, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Mülkiye) devam ettiği üniversite öğrenimini terk edip Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ediyor ve orada 2005 yılında Chobani Şirketini kuruyor. Terk ettiği okul Mülkiye gibi o yıllarda girilmesi oldukça zor olan ve kuruluş tarihi 1859 yılına kadar uzanan Türkiye’nin en köklü yükseköğrenim kuruluşlarından biri.

Sonuç olarak girişimcilik 21. yüzyılın bilgi toplumunun global ekonomisindeki en önemli, hatta dominant mesleklerden biri. Girişimcilik, bilgi toplumunda sermaye sahipliğinin ötesinde bir meslek niteliği kazandı. Sanayi toplumu ortaya çıkardığı büyük işletmelerle yöneticiliği ekonomik bir meslek mertebesine çıkarırken, bilgi toplumu girişimciliği de aynı niteliğe kavuşturdu.

“Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür” sözü sık sık dile getirilir. Türkçemize “yenilik” olarak tercüme ettiğimiz inovasyon kavramının da 3 halkası var: yeni bilgiler, bu yeni bilgilerle geliştirilen yeni ürünler ve bu yeni ürünlerle gerçekleştirilen yeni katma değerler; yani yeni ticari değerler, yeni ekonomik değerler. Milli gelire sağlanan yeni katkılar. Bu son işlev de girişimcilerin işi. İnovasyon zincirini son halkası girişimciliğin işlevi.

İnovasyonun değeri gerçekleştirdiği katma değerle ölçüldüğü için zincirin son halkasını gerçekleştiren girişimcilik bilgi toplumunun global ekonomisini dominant mesleği olarak büyük önem taşıyor.

Girişimcilik artık bilgi toplumunda sermaye sahipliği değil, sermaye sahiplerinin sahip oldukları parasal güçleriyle arkasından koştukları bir meslek. Melek yatırımcılık, risk sermayesi şirketleri (venture capital) gibi girişim bankacılığı konusuna giren yeni oluşumlar girişimciliğin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor.

Bundan sonraki yazılarımızda ülkemizde girişimciliğin teşvik edilmesi konusuna sıkça yer vermeyi düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017