'İstihdam seferberliği' etkili olabilir mi?...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Ülkenin adeta dört bir yandan sorunlarla sarmalandığını gözlemliyoruz. Güneyimizde, olağanüstü önem taşıyan Suriye ve Irak sorunu. Bu sorunların nedeni veya sonucu konumunda İŞİD ve PKK belası, üstüne üstlük Amerika kavgası.

Kuzeyimizde halen barışamadığımız ve işin aslına bakılırsa henüz rayına girmemiş Rusya ile ilişkiler konusu. Doğumuzda asırlardır birbirine karşı tetikte olan ve hiçbir zaman tam dost olamamış bir İran meselesi. Batımızda da küçük resimde Yunanistan, ancak büyük resimde Avrupa Birliği ile yaşanan ve giderek kopma noktasına gelen gergin ilişkiler.

Ülke içerisindeki sorunlar da işin tuzu biberi. Sonuçları ne olursa olsun, ülkede daha uzunca bir süre tartışılacak ve bir türlü durulmayacak olan Anayasa referandumu. 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ve hukuki tartışmaları. Güney doğuda yaşanan terör belası. 17, 25 Aralık ile başlayan ve giderek kan davasına dönüşen cemaate dönük operasyonlar.

Bütün bunların içerisinde ayrıca yaşanan ekonomik sıkıntılar. Bu sıkıntıları aşmak adına Hükümetin aldığı çok cesur ve fakat sonuç alınamayan teşvikler. Söz konusu teşvikler içerisinde önemli yer tutan konulardan birisi de istihdam ve sosyal güvenlik ile ilgili olanları…

Gerçekten de son dönemde perakende de olsa çıkarılan çok sayıda teşvikler söz konusu. Dilerseniz bunları kısaca bir sıralayalım…

1. 5510 sayılı Kanun’la getirilen sigorta primi borçlarını zamanında ödeyen işverenlere sağlanan 5 puanlık sigorta primi desteği.

2. 6645 sayılı Kanun ile yürürlüğe konulan ücret ve sigorta primi desteği sağlayan İŞKUR işbaşı eğitimi teşviki.

3. 5746 sayılı Kanunla yürürlüğe sokulan gelir vergisi indirimi ve sigorta primi desteği sağlayan Ar- Ge desteği.

4. 6111 sayılı Kanun ile getirilmiş bulunan sigorta primi işveren hissesinin tamamını karşılayan ilave istihdam sigorta primi teşviki.

5. 4857 sayılı Kanun çerçevesinde getirilen engelli personel istihdam eden işverenlere sağlanan sigorta primi desteği.

6. 6322 sayılı Kanun’la getirilen yatırım teşvik belgesi olan işverenlere sağlanan sigorta primi teşviki.

7. 6486 sayılı Kanun ile yürürlüğe konulan kalkınmada öncelikli illere sağlanan sigorta primi desteği.

8. 4447 sayılı Kanun çerçevesinde işsizlik ödeneği alanları istihdam edenlere sağlanan sigorta primi desteği.

9. 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen ilave istihdamda ücret ve gelir vergisi teşviki.

Bu teşviklerin veya desteklerin iki temel özelliği var: Birincisi, daha çok işveren sigorta primi desteğinden vazgeçilmesi. İkincisi de bunların süreli veya geçici olması.

Yukarıda sıralanan düzenlemelerin yanı sıra bir de hükümetin başlattığı “istihdam seferberliği”. Türkiye’nin en büyük meslek örgütü TOBB’un önderliğinde ve diğer meslek örgütlerinin arkasından takıldığı seferberlik.

Ancak; istenen veya beklenen sonuçların alındığını söylemek çok zor. Firmalar bu kadar desteğe rağmen ilgisiz.

Bunun da çok sayıda nedeni var.

• Galiba en önemli neden söz konusu sosyal güvenlik yüklerinin aşırı yüksekliği. Gerçekten Türkiye koşullarında sosyal güvenlik ile ilgili yükler çok fazla.

• Bu yüklerin fazlalığından kaynaklı çok ciddi bir kayıt dışı istihdam söz konusu. Zaten istihdama katılım oranı düşük. Bir de yetmiyormuş gibi bunun yanında asgari ücret civarında ücret bildirimi ve üstünü kayıt dışı bırakma çabaları.

• İş hukuku, sosyal güvenlik mevzuatı, İSG düzenlemeleri firmalar için adeta ayrı ayrı birer pranga.

• Bugün Türkiye’de bir anda tüm kıdem tazminatlarının, ihbar tazminatlarının, birikmiş izin ücretlerinin ödenmesini düşünmek, ekonominin iflası ve özellikle sanayinin çöküşü anlamında.

• Ayrıca bu yükleri ağırlaştıran bürokratik çarklar var. Örneğin 10 yıllık bir zamanaşımı firmaların başında adeta Demokles’in kılıcı gibi asılı durumda.

• Bütün bunlar yetmiyormuş gibi firmaları işin başında suçlu gören ve işçi adına refleks sergileyen yargı mekanizması var.

• ... Böyle bir tablo varken yeni bir takım özendirici ve fakat geçici teşvikler ya da destekler getirmek açıkçası kesmiyor. Getirilen düzenlemelerin ve yapılan kampanyaların ilgi görmemesini, ekonomideki mevcut duruma bağlamak doğru değil. Çünkü sorunun temeli “yapısal”. Açıkçası zemin bozuk. Bu kadar bozuk ve ağır bir yapı varken geçici tedbirlerle çareler aramak gerçekçi ya da etkin olmuyor.

Onun için ısrarla söylüyoruz. Bu ülkede ekonominin rayına oturabilmesi için diğer hukuk reformu ve devlet yapısı yanında vergi ve sosyal güvenlik gibi yapısal düzenlemelere ihtiyaç var. Aksi halde, hep yinelediğimiz gibi, alınan tedbirler veya yapılan düzenlemeler, kızgın saç üzerine düşen su damlaları gibi buhar olmaya mahkum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar