Kabahati doğru yerde aramak

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Yazının sonunda söyleneceklere ilk cümlede değinmenin faydası zararından daha çok; varlık fiyatlamaları açısından farklı bir fazda olduğumuz gerçeği ile yolda devam etmek sağlıklı olan davranış. Muhtemelen 2019 yaklaşım temasında bugünlerde konuşmakta geç kaldığımız başlıklara sık sık değineceğiz. Anlatmaya çalışalım.

2018’i piyasalar açısından domine eden önemli dönemeçlerden geçiyoruz. Ocak-Şubat, Nisan-Mayıs, Ağustos-Eylül geçişlerinin ardından şimdilerde Ekim sonrası başlayan ve görece daha uzun soluklu olan bir ortamı tecrübe ediyoruz. Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmişler arasındaki ayrışma uzun bir aradan sonra belirginleşiyor. Öte yandan ayrışmanın uzun soluklu olması ek değişkenlerin seyrine bağlı. Ne gibi? Listenin ilk sırasında global büyüme temposunu yazıyoruz. Devamında itici güç olan ABD ekonomisini. Üçüncü sıradan ziyade ikincinin alt başlığı olarak Fed’in izleyeceği yol haritası ve temelde iletişim politikasını belirtmek gerekiyor. Üstelik altını kalın bir şekilde çizerek.

Yukarıda anlattıklarımla yapmaya çalıştığım giriş detay gibi gelse de önemli bir dönüşümü içeriyor. İki ay önce 2019, Fed, ECB ve dünya için anlattıklarımızla bugünün arasında farklılaşma söz konusu. En önemli kırılım Fed cephesinde üstelik Fed’in kendi eliyle yaşanıyor. İletişimde öne çıkarılan başlıklarla ekonomik datalar henüz birbirini teyit etmese de Aralık ayında gerçekleşecek olan FOMC toplantısı muhtemelen faiz patikasına dair yakın vadede tahmini en kolay ve en son toplantı olarak hatırlanacak. Sonrası her toplantının canlı bir şekilde takip edileceği, bekle-gör politikasının bir adım öne çıkacağı ve yeni iletişim diline piyasanın nasıl alışıp tepki vereceğini kestirmekle geçecek. Yani, belirsizlik konuşacağız. İki ay önce Amerikan para politikasının geleceği için bu tarz bir ifade kullanmıyorduk. Aksine ECB ve Avrupa’yı tanımlarken yaklaşımımız bu şekildeydi. Kestirmenin zorlaşacağı yılda iki büyük para otoritesinin bu tarz bir algı içerisine girmesi herkes için koşulları zorlaştıracak.

Geride bıraktığımız hafta öngörünün kaybolduğu işlemleri masaya getirdi. Arjantin’de düzenlenen G-20 toplantısından devraldığımız hava “yaz mevsimi” gibi düşünülse de aslında “kışın ortasında açan güneş” tadındaydı. Kanada’dan gelen haber akışı ve arka planında ABD-Çin arasındaki potansiyel ticarete dayalı kaygıların yer aldığı fiyatlama yaklaşımı geleceğin iskontosunun bugüne indirgenmesine imkan tanıdı. Seans içi oynaklıklar zaten yüksek seyrederken yıl sonu işlemlerinin getirdiği pozisyonlardan çıkış isteği de tetikleyici oldu. Sonuç, Perşembe seansında Dow Jones sanayi endeksinin en düşük-yüksek makasında 700 puanda dalgalanması oldu.
Gelişmişlerdeki sıkıntı gelişmekte olan varlıklarda aynı şiddette hissedilmiyor ancak yansıması takip ediliyor. 30 Eylül sonrası dönemde -6 Aralık kapanışı itibarıyla- S&P 500 endeksi yüzde 8 değer kaybederken MSCI dünya endeksinde zayıflama yüzde 9, MSCI GOÜ’de ise yüzde 6.5 düzeyinde gerçekleşti. Bu süreçte Avrupa varlıkları İtalya, ECB ve doğal kaygılar eşliğinde yüzde 10’u aşan değer kaybı sergilerken MSCI TR endeksi yüzde 5.6 primli seyrediyor. Gelişmekte olanları Ağustos-Eylül çalkantısındaki iskontolu duruma düşüş, Türk varlıklarını ise hem aynı nedenin yarattığı yaklaşım, hem faiz kalkanı hem de düzelen dış ilişkiler koruyor.
Belirsizlik artışındaki ana sebebi Fed’e dair bilinmezlik olarak görürken oynaklık artışının kısa vadeli haber akışı kaynaklı olduğunu düşünmek yanlış gelmiyor. Tatil etkisi de gözetildiğinde Ocak ayı ortasından önce yeni pozisyonlanmalar pek mümkün durmuyor. Kısa vadeli tepkiler bir yana öncelik resmi tam anlamıyla netleştirmek olmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019