Kadına ‘aile içi’ rol değil,insan olarak bir rol biçmemiz gerekli

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER)’in, gelenekselleşen Kahvaltı Toplantıları’nın aralık ayı buluşmasında CHP İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke’yi dinledik.

Kadının güçlenme mücadelesinin sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın mücadelesi olduğunu; ekonomik kalkınmanın kadınları yok sayarak mümkün olamayacağını; kadınların ekonomik ve sosyal özgürlüğünün artmasının küresel bir hedef olduğunu; kadınsız bir geleceğin inşa edilemeyeceğini söyledi Selin Sayek Böke. Türkiye’de ise “kadına bakışı değiştiren yeni bir siyasete ihtiyacımız olduğunu” ifade etti.

Selin Sayek Böke’nin konuşmasında verdiği rakamlar ve araştırma sonuçları, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşma mücadelesinde çok büyük adımlar atması gerektiğini kanıtlar nitelikte:

Kadın-erkek eşitliğinde 144 ülke arasında 131. sıradayız.

Ekonomiye katılımda kadın-erkek eşitliği sıralamasında 128. sırada, sağlığa erişimde ise 59. sıradayız. Türkiye bugün kadınların işgücüne katılımında OECD ülkeri arasında sonuncu sırada yer alıyor.

“Oysa kadınlar kalkınmanın motoru olmalı” diyen Böke; bir büyük soruna daha parmak basıyor: “Bugün her iki kadından biri kayıtdışı ekonomide. Yani çalışan kadınların yüzde 47’si kayıtdışı ekonomide istihdam ediliyor. Kadınlar tam zamanlı, hak ettikleri ücreti aldıkları işlerde çalışmıyorlar. ”

Peki bu sorunların çözülmesi için ne yapmak gerekiyor? Selin Sayek Böke’ye göre, reçete belli. Ama bu reçetenin sonuç verebilmesi için 'kadına aile içinde bir rol biçen yaklaşımdan, kadına insan olarak rol biçen bir yaklaşıma geçmeye ihtiyacımız var.' Aksi taktirde hiçbir reçete, soruna çözüm olamaz.

Kadını güçlendirecek reçete

1. Kadının önündeki en büyük engel sosyal bakım hizmetlerini üstlenmiş olması. Kadınların üçte biri istihdam piyasasında, ama aslında her iki kadından biri iş hayatına giriyor; fakat bir süre sonra çıkmak zorunda kalıyor. Çünkü çocuk doğuruyor; çünkü ailesinde bakım ihtiyacı olan kişilerle ilgilenmek zorunda kalıyor. Türkiye'de ulaştırmaya ayrılan 29 liralık bütçenin yarısının her mahalleye kreş ve geceli gündüzlü bakım evi açmaya harcanması gerekiyor. Bu sayede kadınlar işgücüne katılma yönünde özgürleşecekler.

2. İşgücü piyasasında kadın-erkek eşitliğini mümkün kılacak yasal düzenlemelere ihtiyacımız var. Doğum iznini sadece kadınları ilgilendiren bir konu olmaktan çıkartıp, ebeveyn iznine dönüştürmek bunlardan biri.

3. Eğitimde kız çocuklarına fırsat eşitliği sunan, bilimsel, rasyonel, laik temelleri olan bir sisteme ihtiyaç var.

4. Aşırı esneklik, taşeronluğun yaygınlaşması gibi neoliberal düzenin yarattığı uygulamalar en fazla kadınlara zarar veriyor. Kadınlara eşitlik veren sosyal uygulamalara ihtiyacımız var.

Sorun insan kaynağı eksikliği değil, insan kaynağını nasıl kullandığımız

Selin Sayek Böke’nin dikkat çektiği önemli bir diğer unsur da, bir ülkenin kalkınma hikayesinde çok önemli bir rol üstlenen girişimciler. Böke, 6 milyon işsizin bulunduğu Türkiye’de, girişimciliğin çok önemli bir çözüm gücüne sahip olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Tüm dünya büyük bir üretim dönüşümünün kapısında. Bir cep telefonu, bir 3D yazıcı ve bir girişimci ile herşeyin üretileceği bir döneme giriyoruz. Bu süreci destekleyecek bir ekosistem kurmak çok önemli. Aksi taktirde bir kez daha Sanayi Devrimi’ne hazırlıksız yakalanırız.” Bakın neler diyor Selin Seyek Böke;

- Dünyanın start-up merkezleri arasında yokuz

● Dünyanın start-up merkezleri nereleri? Silikon Vadisi, New Yok, Pekin, Boston, Tel Aviv, Londra... Bu listede İstanbul yok, Ankara yok, İzmir yok, Hatay yok.. Türkiye’den hiçbir şehir yok.Oysa genç ve girişimci bir nüfusa sahibiz. Sorun insan olmaması değil; insan kaynağını nasıl kullandığımız. Varolan fiziki gücü, başarılı bir yetenek havuzuna dönüşütürebiliyor muyuz? Çocuklarımızın özgürce düşünebilmesini sağlıyor muyuz?

- Dijital otobanlara ihtiyacımız var

● Ürünlerimiz ve fikirlerimizin yol alabileceği dijital otoyollara ihtiyacımız. Bugün rekabet ettiğimiz ülkelerin sahip olduğu fiber optik kablo ağının 20’de birine sahibiz. 1.1 milyon kilometre karayoluna sahipken, fiber optik kablo uzunluğumuz 240 bin kilometre.

● Bugün gençler ‘öteki’ olarak tanımladıkları ve kendilerinden farklı gördükleri kişilerle işbirliği yapmak istemiyorlar. Bilgi Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre böyle düşünen gençlerin oranı yüzde 84. Oysa Sanayi 4.0, farklılar arası iletişimi gerektiriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar