Kapitalizmin merhameti

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Soma faciasının pek çok sonucu oldu. Bunlardan birisi facianın arakasında yatan nedenlerin sergilenip, tartışmaya açılması. Geçen yazımda işaret ettiğim gibi bütün olayı yönetici sorumsuzluğu, kâr hırsı vb. gibi etkenlere bağlamak olayın bütününü anlayıp açıklamakta yetersiz kalıyor. Kendi adıma bütün bunların altında sistemik nedenler olduğunu düşünüyorum.

Soma olayı ile birlikte, olağan koşullarda bir göz atıp, unuttuğumuz detaylar da gündeme geldi. Bu vesile ile tüm dünyada maden kazalarına ilişkin istatistik bilgiler de döküldü ortalığa. Bir tablo çok net. Maden kazalarının sıklığı ve tahribatı ülkeden ülkeye fark ediyor. Gelişmiş ülkelerde kaza sıkılığı çok düşük düzeylere çekilmiş, önlenemeyen kazalarda ise can kaybı ve maddi hasar neredeyse yok boyutuna indirgenmiş. Üstelik bu bağlamda esas mesafe son 40-50 senede alınmış. Buna karşılık, geriden gelen gelişmekte olan ülkelerde durum böyle değil. Birkaç istisna dışında çoğunda eski hamam eski tas. Hem can kayıpları çok yüksek hem de maddi kayıplar. 

Gelişmekte olan ülkelerin neden gelişmişlere ayak uyduramadıkları meselenin özünü oluşturuyor. Uyumsuzluğun bir boyutu 1980 sonrasında dünyanın geçirdiği dönüşüm ile ilgili. Gelişmiş ülkelerin zorlamasıyla, belki de dayatmasıyla ekonomilerin dışa açıklık dozu arttı, artan ölçüde küresel rekabete açılmak zorunda kaldılar. Bunların çoğu korumalı ekonomilerdi. Ama kaynak zafiyeti de çekiyorlardı. Küresel kapitalizm kaynak kısıtını aşmak için dışa açılmayı olmazsa olmaz bir koşul haline getirdi. Dünyaya açılmak azgın rekabetle karşılaşmak anlamına geliyordu. Bunun yolu da her hal ve karda maliyetleri rekabetçi düzeye çekmekti. Gelişmekte olan ülkelerin bunu görece daha kolay yapabilecekleri üretim alanları vardı. Bu bağlamda hizmetler ve inşaat öne çıktı. Madencilik de kısa ara arkalarından geliyordu. 

Maliyetleri düşürerek rekabet gücü kazanmanın temel yolu sermaye yoğun (makine kullanan) üretim tekniklerine kaymaktır. Bu pahalı bir opsiyondur. Daha iyisi bunu iş süreçlerinin dolaylı maliyetlerini baskılayarak yapmaktır. Kullanılan malzemenin kalitesini düşürürsünüz. İş sürecinde kullanılan teçhizatın ucuz ve taklit olanına kayarsınız. Üretim sürecinin bazı aşamalarını atlar, kısa yollara saparsınız. İnsan gücünün vasıf ve becerisini düşük tutup, ücret maliyetini azaltırsınız. Konumuz bağlamında en önemlisi de can ve iş güvenliği için evrensel olarak benimsenmiş kural ve iş süreçlerini tırpanlamaktır. Maliyetleri düşürüp, rekabet gücünü arttırmak için güvenliğin arka plana atılıp, olmadık risklerin alındığı anlamına gelir bu. Sonuç yüzlerle ölü, yıkılmış bir iş yeri olur. 

Bu kapitalizmin çirkin yüzdür. Başlangıçta, ilk birikim sürecinde, bu günün gelişmiş ülkelerinin de böylesine güvenliği düşük, riski yüksek uygulamalardan geçtiği biliniyor. Bu günlere nasıl geldiklerini anlamak için sihirli sözcükler de müdahale ve denetimdir. Özellikle madencilik gibi riski çok yüksek alanlarda güvenliğe dönük önlemlerin uygulamaya taşınmasını koşulsuz şartsız dayatan gelişmiş ülkelerin, bunun denetimini de çok titiz biçimde yaparak bu günlere geldiği söylenebilir. Gelişmekte olan ülkeler ise bu tabloya çok uzak bir noktadalar. Facialar ve yüksek can kayıplarıyla ödüyorlar bu geriliği. 

Gelişmekte olan ülkelerdeki bu tabloya bakanlar durumu “merhametsiz büyüme” olarak yorumluyor. Ortada bir merhamet sorunun olduğu açık. Bakın Soma olayına, her yanından merhametsizlik, acımasızlık akıyor. Ama merhametsizliği büyümenin marifeti diye görmek de yanlış olur. Merhametsiz olan kapitalizmdir. Kar için her şeyi mubah gören üretim biçimidir. Bu kapitalizmin fıtratında vardır. 

Toplumsal maliyetlere umursamayıp özel kar kovalamanın kışkırttığı bu sistemik merhametsizliğin kader olmadığını, bu durumun değiştirilebileceğini gösteren en güçlü kanıt gelişmiş ülkelerdir. Bu günün gelişmiş ülkeleri kapitalizmin işleyişine müdahale ederek, şart getirerek, kural koyarak, ceza keserek merhametsiz süreçlerde can kaybını ve hasarı minimum noktaya çekebilmişlerdir. 
Çıplak halinde kapitalizm merhametsizdir. Bunun üstünü örtmeye, saklamaya çalışmak fayda vermez. Müdahale ve önlemlerin devreye sokulup, uygulanmasının da yakından izlenmesi gerekir. Merhametli davranmaya yanaşmayanları merhametli olmaya zorlamaktır bu. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018