Kuzey Irak: Birlikte zenginleşme

Recep ŞENYURT
Recep ŞENYURT DÜNYANIN ENERJİSİ recep.senyurt@dunya.com

Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ve Irak merkezi hükümeti arasındaki ilişkiler insanın başını döndürecek kadar hızlı gelişmeye başladı.

Türkiye’nin enerji ihtiyacını uygun fiyatla ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamak için başta Kuzey Irak enerji kaynakları olmak üzere Irak’ın enerji kaynaklarına olan ilgisi ilk günden itibaren uluslararası birçok aktörün tepkisini çekmişti. Bu ülkelerin firmaları Irak’ın enerji kaynakları ile ilgili olarak anlaşma üstüne anlaşma imzalarken, Türkiye Kuzey Irak Bölgesi ile yaptığı anlaşmalarla da Irak’ın parçalanmasına yol açacak tehlikeli bir iş yapmakla ve yeni Osmanlıcılık heveslerine kapılmakla suçlanır olmuştu.

Kuzey Irak Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin Diyarbakır ziyareti ile ilişkilerini en üst seviyeye çıkaran Türkiye, aynı dönemde merkezi Irak Hükümeti ile karşılıklı sıcak mesajların verildiği bir ortama girmiş ve üst düzey ziyaretlerin gündeme gelmesi kamuoyunda Türkiye ile Irak’ın bütünü arasında yepyeni bir sayfanın açılması olarak algılanmıştı. Geçtiğimiz hafta Ankara’ya gelen Kuzey Irak Kürt Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin başkanlığındaki bir heyet ile yapılan görüşmeler enerji alanında; üretim sahalarının kullanımından, petrol ve gazın taşınmasına, kullanımından Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara satışına kadar bir dizi anlaşma ile sonuçlanmıştı.

Ancak işler bir anda çok hızlı değişti. Türkiye’nin atmış olduğu bu adımlara merkezi Irak Hükümeti’nin tepkisi de gecikmedi. Yapılan anlaşmaları Irak Anayasasına aykırı bulan Bağdat yönetimi, sürecin tek başına Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile yürütülemeyeceğini, kendisinin ana belirleyici olduğunu hatırlatmış oldu. İşleri tekrar rayına koymak için Enerji Bakanı Taner Yıldız, Erbil’den önce Bağdat’ı ziyaret etti ve burada verilen birtakım garantiler sonucunda Erbil’e ulaşarak Kürdistan Irak Petrol ve Gaz Konferansına katılabildi.

Esasında Kuzey Irak petrolü uzunca bir süredir tankerlerle de olsa Türkiye’ye ulaşmakta. Geçtiğimiz günlerde Akdeniz İhracatçılar Birliği’nin davetlisi olarak Erbil’e yapmış olduğumuz ziyarette Kuzey Irak’tan tankerlerle Türkiye’ye sevkiyatın yapıldığı Erbil’in yaklaşık 25-30 km dışındaki dolum tesislerini görme imkânımız olmuştu.

Geçtiğimiz yıl İlk başlarda günlük 5-10 tankerle başlayan sevkiyat bu gün beş şirket tarafından toplamda 2.500 tankerle yapılır hale gelmiş. Bu sevkiyatın yıllık 2 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmış olduğunu, üstelik Türkiye’ye ham petrol taşıyan tankerlerin dönüşte Kuzey Irak’a benzin ve mazot taşıyarak çift yönlü bir fayda sağladığını öğrenmiştik

Petrol ticareti ve bu ticaretin gelirlerinin nasıl paylaşılacağı konusu, Bağdat ve Erbil arasında henüz tam olarak çözülemediğinden tankerlerle taşıma işinin bir zorunluluk olarak başladığını ifade eden uzmanlar, bu işin eninde sonunda boru hatları ile yapılır hale geleceğini söylemekteydiler. Uzmanlara göre, mevcut Kerkük Yumurtalık petrol boru hattına bağlanan Kuzey Irak ham petrolünü taşıyacak olan boru hattının inşası aslında epeydir bitmiş durumda. Ancak merkezi Irak Hükümeti ile anlaşılamadığı için bu hattan petrol sevkiyatına başlanamıyor.

Enerji Bakanı’nın önce Bağdat sonrasında da Erbil ziyaretleri sonucunda Türkiye’nin şeffaf bir süreci yöneteceği ve Irak Anayasası çerçevesinde üçlü bir mekanizma ile bu işi yürütmek istediğini ifade etmesi, sorunu Irak merkezi hükümeti ile Kuzey Irak bölgesel yönetimi arasında çözülmesi noktasına indirgemiş görünmekte. Ancak yine de anlaşmaların istenilen şekilde tamamlanabilmesi Türkiye’nin etkisini ve desteğini devam etmesini bağlı gözükmekte.

Başta Kuzey Irak olmak üzere Irak’ın Enerji kaynaklarının Türkiye’ye ulaşması, Türkiye’nin enerji talebinin istikrarlı ve uygun fiyata karşılanmasını sağlamanın yanında Kuzey Irak’ı zenginleştirirken, bölgenin istikrarına da ciddi anlamda katkısı olacaktır. Haliyle zenginleşen Kuzey Irak başta olmak üzere Irak’ın tamamının mal ve hizmet talepleri yine Türkiye tarafından karşılanmaya devam edilecektir.

Kuzey Irak enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden uluslararası alana çıkma sürecinin kısa zamanda ve sorunsuz olmasını beklemek ise biraz hayalcilik olur. Bu anlamda, uluslararası aktörlerin çıkarları, bölge ülkelerinin durumları ve izleyeceği politikalar, Türkiye ile Irak arasında kurulacak olan üçlü mekanizmadaki öncelik farklılıkları ve pay oranları, müşterek hareket edilecek ticari şirketlerin güçleri ve sürece etkileri gibi daha birçok etkinin sonucunda şekillenecek zor ve sancılı bir süreç bizi beklemekte.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar