Likidite bolluğu biterken

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

 

CDS hareketi mayıs ortasında başladı ve en çok Brezilya, Güney Afrika, Rusya, Meksika, Şili, Hindistan ve Türkiye etkilendi. Gün içi tepe korelasyon 0.99-0.97 arası. Kurda baştan mesela Güney Afrika’ya göre az etkilendik. Fakat gün içi tepe ve dip  dahil dönemin tümünde korelasyon 0.94. Tamamen global gelişmekte olan piyasalar dalgasıyla beraberiz.

Araştırma bölümümüze göre bankalarda 31 Mayıs sonrası beri haftalık bazda kur etkisinden arındırılmış olarak ne oldu? Krediler sadece 7 Haziran ilk haftada durdu –toplam bazında. Yabancı para cinsinden kaynaklarda sektörden çıkış oldu mu? İlk hafta 2.8 milyar dolar çıkış, 14 Haziran haftasında 5 milyar dolar giriş,  21 Haziran haftasında 2.2 milyar dolar çıkış. 3 haftanın neti ‘0’. Yabancı para cinsi çıkışlarda yurtdışı bankalar sadece ilk hafta 360 milyon dolar, 21 Haziran da 547 milyon dolar. İlk iki hafta için mevduatta yurtdışı yerleşik çıkışı yok. 21 Haziran haftası detayı henüz yok. Repodan çıkışta yabancı payı var mı çok sonra belli olacak. Mesela 14 Haziran haftasında: Türk parası repoda Merkez Bankası ve diğer 5.2 milyar TL düşürüldü zira Türk parası mevduatta 9.9 milyar TL, yabancı para mevduatta 3 milyar TL ve yurtdışı bankalardan 4.3 milyar TL kaynak geldi. Karşılığında 6 milyar TL kredi kullandırıldı, menkul değerler 2.6 milyar TL arttı. Menkul değerler artışı esas olarak yabancıların sattığı menkullerin alımı ve kısmen hafta başına göre faiz düşüşü.

Peki fiyatlama geçici olarak oturunca başa mı döneceğiz? Hayır, trend değişti. Global mali varlıkların yıllık büyüme hızı 2007’de yüzde 7.9’dan 2012 sonunda yüzde 1.9’a düştü. Sermaye hareketleri 2007 zirvesinden yüzde 60 aşağıda. 2007 sonrası Euro alanı bankalarının yurt dışı mali alacaklarında 3.7 trilyon dolar düşüş var.  Kamu borçlanmasındaki artış 2007 sonrası 15.4 trilyon dolar. Öte yandan, onca gürültüye rağmen gelişmekte olan ülkelerin global borç ve sermaye enstrümanları  içindeki payı sadece yüzde 7. Ama yeni sermaye akımlarının yüzde 32’si oraya gidiyor. Bu oran 2000 yılında yüzde 5 idi. Özel sektör tahvilleri yılda 1.4 trilyon dolara ulaştı. Kriz öncesinin iki katı. Uluslararası sermaye akımlarının yüzde 40’ı artık doğrudan yatırım şeklinde. Gelişmekte olan ülkeler birbirlerine sermaye ihraç ediyor ve sermaye akımları 1.9 trilyon dolara ulaştı. Ve artık cari açık veren ülke az. GSYH’nın yüzde 30’u kadar azalma var. McKinsey raporu bunu söylüyor. Ve “alfa” arayın diyor. Yani “beta” artık yetmeyecek. Peki bu mümkün mü? Bunun mümkün olması için önce finansal mimarinin değişmesi gerek.

Kamu harcamaları hız kesmeyecek. Yine de büyüme aşağı yönlü risk içeriyor ve sonrasında, Fed’in asıl çıkışı gerçekleşince, işler çok daha zorlaşacak. Bugüne kadar ucuz kaynak temin edenler doğru karar vermiş durumdalar. Ekonominin kırılganlıkları öne çıkmaya başladı. Uzun vadeli yatırımcı ancak verim eğrisinin dikleşmesiyle belki çekilebilir. Kısa dönemli girişler artabilir; Ancak uzun vadeli projelere kaynak bulmak zorlaşacak. Gelişmekte olan ülkeler arasında yabancı sermaye çekmek için “güzellik yarışması” başlayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019