MADO’nun “salep üretme” çabası

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Kahramanmaraş’ta saha gözlemlerimizden biri de MADO’nun salep üretimi girişimi oldu. MADO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Kambur’un verdiği bilgiler fikir olarak çok önemli…

Ülkemizde fikir üretimi konusunda sıkıntı yok. Asıl önemli olan, fikirleri hayata taşırken “metot eksikliğimiz”… MADO’nun hayata taşıdığı keçi üretme ve keçi sütünü güven altına alma girişimi ile salep de kültür üretimi konusunu fikir boyutu kadar metot yönüyle de irdeleyelim.

Bir kuruluş olarak MADO’nun keçi ve salep üretimi konusundaki girişimlerini, ülke zenginliklerini yerelden küresele taşımanın anlamlı örneği olarak ele alarak, olmazlarını ve olurlarını içtenlikle sorgulamalıyız ki, örnekleri çoğaltıp ülke zenginleşmesine katkısı olsun…

Keçi üretiminde model ihtiyacı

Önce “MADO Beyazı Projesi” üzerinde duralım. MADO’nun ana üretim alanlarından biri “Maraş Dondurması”. Dondurma üretimine “MADO kalitesini” iki temel girdi belirliyor: Keçi sütü ve salep.
Maraş dondurmasını yaygınlaştırarak zenginlik üretimine katkısını artırmak için “keçi sütü üretimini güven altına alma” ilk ve önemli hedef. Oysa keçi sütü üretiminin artırılması konusu MADO gibi işyerlerine yüklenirse, beklentilerimize ulaşmamız bir hayli zor. Keçi üretimi, tıpkı Fransa’da ve Almanya’da olduğu gibi bir “ulusal sorun” olarak ele alınmalı. Saanen keçilerinin Almanya ve Fransa’da ne zamandan beri “ıslah” edildiğini bilmeden; bu konuya ayrılan kaynakların büyüklüğünü ve Ar-Ge çalışmalarını kavramadan doğru değerlendirmeler yapılması zor.

Türkiye’de çayır ve meraların büyükbaş hayvan yetiştirilmesi için elverişli olmadığını biliyoruz. Kuşkusuz çayır ve meraların ıslahıyla belli gelişmeler sağlanabilir. Bugün, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili kamunun ve girişimcilerin uzun soluklu bir strateji çevresinde örgütlendiğini söyleyemeyiz.

MADO ve benzeri üreticilerin yerel değerlerimizi, ulusal ve küresel ölçeklere taşımaları için arkalarında kolektif güç bulmaları gerekir. Keçi üretim modeli geliştirmek ve uzun soluklu gelişme yaratmak için “Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinde Türkiye’nin Keçi Yetiştirme Ana Planı” olmalı. O zaman işyerlerinin kendi kaynaklarıyla çözemeyeceği birçok sorunu çözebilir; ülkenin geleceğine, insanlarımızın refahına ciddi katkılar yapabiliriz

Endemik bitkilerin üretilmesi

Mehmet Sait Kambur bize “salep” korusunda yeni girişimlerini heyecanla anlattı. Doğadan toplanan saleple ilgili yasal kısıtlama, kültür üretiminin önemini artırmış. Salep soğanında yumru sayısını artırmak için yapılan deneyler hakkında bilgi paylaştı Mehmet Bey.

Konuyla ilgili bazı uzmanlara sordum… Doku kültürü ile üretim yapılmasının daha doğru olacağını söylediler.

Bir dondurma üreticisi, enerjisini keçi sütü ve salep üretimine harcamamalı. Üreticilerin girdi arzını güven altına almak için destek olmaları ve kaynak aktarmaları gerekli, ama yükün ağırlığını üniversiteler, ilgili bakanlıklar, konuları iş edinmiş yatırımcılar üstlenmeli.

Bir ulusal strateji doğrultusunda çalışır, bütün kişi ve kurumlar ortak sorumluluk alırsak, hedeflere daha hızlı ulaşırız.

Ülkemizde endemik bitkilerin üretimine ilgi artıyor. Bu ilginin zenginliğe katkı yapması için ön araştırmalar önemli. Nelerin yapılamayacağını bilmek, nelerin yapılabileceğini anlamamızı sağlar. Nelerin yapılamayacağı üzerinde kafa yormak, iş insanı olmanın gereğidir.

Ülke zenginliği odağından bakalım

Keçi sütü , salep ve diğer üretimlerin artırılması bağlantı, iletişim işbirlikleriyle mümkün. Biz bazı konular üzerinde çok konuşuyor, merkezi düşüncesi ve merkezi örgütlenmesi olmayan girişimlerle de ciddi kaynak israf ediyoruz.Politikalarımız ve özellikle teşvik sistemlerimiz, bütünsel olmaktan uzak.Ayrıca, ciddi planlarla ne yapmak istediğimizi, hangi zaman aralığında yapacağımızı, işlerden kimlerin sorumlu olduğunu, geri-bildirimlerle gözetim ve denetimin nasıl yapılacağını, işin kaynak boyutunu netleştirmeden yola çıkıyor; yüksek beklenti yaratıyor, gerekli sonuçlara ulaşamıyoruz.Söylem ile eylem arasındaki “deneysel mesafeler” açıldığı için insanlarımızın güveni sarsılıyor.

Sorun ülke zenginliğiyle ilgilidir… Maddi ve kültürel zenginlik üretmeden, toplumların refahı artmaz. İş yaparken, planlarımız, fizibilitelerimiz, gözetim ve denetim mekanizmalarımız, yaptığımız işte başarısızlıklarımızı sorgulama özgüvenimiz olmalı ki, zenginlik üretimine katkımız olsun…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar