Medyamızda tartıştığımız WAN’ı doğru tanıyalım

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA garbis.kesisoglu@dunya.com

WAN - IFRA (Dünya Gazeteler ve Haber Yayıncıları Birliği ) konusu geçtiğimiz aralık ayı başında Hindistan'da yapılan toplantı nedeniyle basınımızda geniş yer buldu. Kuruluşun CEO'su Timothy Balding, "şiddetli" diyebileceğimiz eleştirilerin hedefi yapıldı. Çünkü Türk medyasındaki bazı "iç" hesaplaşmalar, bu platforma da yansıdı. Sonuçta WAN - IFRA'nın ne olduğunu gerçek boyutlarıyla yeterince bilmediklerini düşündüğümüz bazı köşe yazarlarımız, Doğan Grubu'na karşı hasmane duygularını ortaya koyarlarken, bu uluslararası en büyük medya örgütüne de yer yer eleştiri boyutlarını aştığı izlenimini uyandıran "sataşmalarda" bulundular.

İşte bu güncel vesileyle; "WAN - IFRA nedir, yönetimi nasıl oluşur, ne amaçla kurulmuştur, dünya medyasında nasıl bir işlevi yerine getirir, başlangıcından bugüne Türkiye ile ilişkileri nasıl gelişmiştir" gibi sorulara açıklık getirmemizde yarar olmalı.

Bunu yaparken, WAN'ın 25 kadar yıllık kongresine ve yönetim kurulu toplantılarına katılmış, uzun yıllar bu örgütün yönetim ve pazarlama komitesi üyeliği yapmış bir kişi olmaktan kaynaklanan bilgi ve deneyimlerimize dayanacağımızı da peşinen belirtelim.

Ana hedef basın özgürlüğü ve diyalog

Adı medyamızda giderek sıklıkla geçen  WAN, eski ismi ile "FIEJ" (Uluslararası Gazete Editörleri Federasyonu), 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, Batı Avrupa ülkelerindeki basının toparlanabilmesi, basın özgürlüğünün yerleşmesi ve gazetelerin birbirleriyle diyalog kurması amacıyla, 1948'de Paris'te kuruldu.

FIEJ'in kurulmasında öncülüğü, Fransa'nın gelmiş geçmiş en büyük medya siması, müteveffa Claude Bellanger yapmıştı. Bellanger, Fransa'nın Alman işgali altında bulunduğu yıllarda, yeraltı gazetelerini örgütlemekle ün kazanmıştı.

FIEJ'in ilk genel sekreteri olan Claude Bellanger, 1962'den 1978'e ölümüne kadar örgütün başkanlığını da üstlendi.

Bellanger'in FIEJ' in kurulması için yaptığı çalışmalara Hollandalılar da katıldılar ve 23 Haziran 1948 "de Paris'te düzenlenen ilk kongrede, sonradan Hollanda Maliye Bakanı olan Johan Van De Kieft ilk başkan seçildi.

UNESCO 1949' da, Birleşmiş Milletler de 1950 'de FIEJ ' e gözlemci statüsünü tanıdılar.

1950'de Bellanger harp sonu Almanya'sı ve Avusturya'sını ziyaret ederek, yeniden neşredilmeye başlanan gazetelerle ilk teması kurdu.

Birinci kongreye 12 ülke ( Hollanda, Belçika, Danimarka, Fransa, Mısır, İtalya , Luksemburg, Norveç, İsveç, İsviçre, İngiltere ve ABD ) iştirak etmişti. 1949'da Finlandiya, 1950'de Avusturya ve Batı Almanya, 1952'de Japonya, 1953'te bugünkü ismiyle Sri Lanka, 1957'de İsrail, 1962'de Türkiye ve Senegal, 1963'te Kanada ve

Hindistan, 1967'de Avustralya, 1970'de Endonezya, 1971'de Güney Kore ve 1978'de İspanya üye oldular.

FIEJ'e üye olabilmenin en önemli şartı ülkede basın ve ifade özgürlüğünün bulunmasıydı. Basın özgürlüğünü sınırlayan bazı ülkelerin üyelikleri derhal iptal edildi.

1980 ile 1990 arasında FIEJ'in üye sayısı ikiye katlandı ve örgüt hür dünya medyasını temsil eder hale geldi.

İlk Altın Kalem Ödülü'nü bir Türk gazetecisi aldı

FIEJ, kurulduğu günden itibaren dünyada basın özgürlüğünün yayılması, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamaların son bulması için çaba gösterdi. 1961 yılında da, her yıl basın özgürlüğü için mücadele veren bir gazeteciye verilmek üzere "Altın Kalem" ödülünü başlattı. İlk ödülü de bir Türk gazetecisi aldı.

O ilk "Altın Kalem" ödülü, 1961'de ABD'nin Utah eyaletindeki Elsinore'da yapılan kongrede, Vatan Gazetesi'nin sahibi, dönemin en parlak gazetecilerinden Ahmet Emin Yalman'a verildi.

Geçtiğimiz yılın Altın Kalem ödülü ise Haydarabad'da, Aralık ayı başında yapılan kongrede Pakistanlı gazeteci Najam Sethi'nin oldu. Bu yılın ödülü de, haziran ayında Beyrut'ta toplanacak kongrede, hapiste bulunan İranlı gazeteci Ahmed Zeid-Abadi' ye verilecek. Zeid-Abadi, 1999'da Zürich'te ödülü alan Faraj Sarkohi ve 2006 'da Moskova kongresinde Altın Kalem'e layık bulunan Akbar Ganji'den sonra, bu önemli ödülü alacak üçüncü İranlı gazeteci olacak.

Türk  basını ile ilişkiler nasıl başladı?

FIEJ'in 1969 kongresi İstanbul'da yapılmıştı. Gazetelerin FIEJ'le daha sıkı teması, merhum Nezih Demirkent'in Hürriyet'in genel müdürü olduğu dönemde başladı. O yıllarda Erol Simavi, Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası'nın Başkanı, merhum Naşit Hakkı Uluğ da genel sekreteri idi.

1975 'de Hamburg'da yapılan FIEJ kongresine Nezih Demirkent ve Naşit Hakkı Uluğ ile Hürriyet'in Almanya temsilcisi ve Frankfurt matbaasının müdürü olarak ben, birlikte katılmıştık. O günlerde FIEJ 'in müdürü olan Fransız Michel St. Pierre ile sıkı bir dostluk kurmuştuk... Bu kuruluş tarafından Paris ve Güney Fransa'da düzenlenen sempozyumlarda hiç aksatmadan hazır bulunuyorduk.

Rahmetli Demirkent, Türk basınında uluslararası ilişkilere, dünya medyasındaki gelişmeleri izlemeye, dış platformlarda bayrak dalgalandırmaya çok önem veren bir yöneticiydi, o derecede bir ikincisini ben görmedim. Onunla birlikte, 1976'da Bologna (İtalya) ve 1978' de Lahey'de yapılan kongreleri de yerinde izledik.

FIEJ'de daha sonra Brezilyalı Bayan Maribel Bahia müdürlük görevini üstlendi. Kısa bir süre sonra da dönemin FIEJ başkanı İngiliz Gordon Linacre, İngiliz gazeteci Timothy Balding'i bu göreve getirdi.

25 yıldan beri CEO'luğu başarıyla sürdüren Balding, özellikle basın özgürlüğü konusunda milim ödün vermemekle tanınıyor.

1996 - 1998 yıllarında FIEJ'in başkanlığını yapan, Güney Brezilya'daki en büyük medya grubunun sahibi Jayme Sirotsky, FIEJ adının değiştirilmesi teklifinde bulundu. Yapılan araştırmalar ve nabız yoklamaları sonucu örgütün ismi "Dünya Gazeteler Birliği - WAN" olarak değiştirildi. Yeni isim 2000 yılında Rio de Janeiro'da yapılan kongrede ilan edildi.

İstanbul kongresi çok başarılı oldu

2002'den itibaren, Türkiye Gazete Sahipleri Birliği'nin de başkanı olan Aydın Doğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine katkıda bulunmak amacıyla, WAN kongresinin İstanbul'da yapılması arzusunu dile getiriyordu. O dönemde Türkiye'de cezaevinde bulunan gazetecilerin sayısı, her kongrede geniş yankılar uyandırıyordu. WAN Yönetim Kurulu'nda Türkiye'yi temsil eden Aydın Doğan, her toplantıda bu konudaki üzüntüsünü dile getiriyordu.

Gazete Sahipleri Birliği'nin genel sekreteri rahmetli Ömer Ersöz ile iki yıl uğraşarak, 2004 kongresinin İstanbul'a alınma kararını çıkartmayı başardık. Aslında 2003 kongresi için İstanbul öngörülmüştü. Ancak icra kurulunda bulunan, bugünkü başkan, o günlerin başkan yardımcısı Gavin O'Reilly'nin bastırması sonucu o kongre son anda Dublin'e kaydırılmıştı.

2004 yılında İstanbul'da, bugüne kadar üzerinde çok konuşulan, unutulmaz ve başarılı bir kongre organize edildi. Başından sonuna kadar Doğan Grubu'nun katkılarıyla gerçekleştiğini hakkaniyet gereği belirtmemiz gereken bu kongre, o günlerin dünya medyasındaki olumsuz Türkiye imajının değişmesine de yardımcı oldu. Bu durum, aleyhteki kasıtlı ve çarpıtılmış bazı propagandaları bertaraf edebilmek için uluslar arası organizasyonlara sahip çıkılmasının önemini bir kez daha ortaya koydu.

WAN yönetiminde ilk Türk temsilciler

Kongre başlamadan önce Hilton Oteli'nde yapılan basın toplantısında, Güney Koreli başkan Dr. Seok Hyun Hong, Aydın Doğan'ın WAN İcra Kurulu'na seçildiğini duyurdu.

Böylece ilk kez, WAN'ın 16 kişilik İcra Kurulu'na Türkiye'den bir isim seçilmiş oluyordu. WAN'ın yönetim Kurulu (Board), üye ülkelerin gazete sahipleri birlikleri tarafından tayin edilen temsilcilerden oluşuyor.

Yönetim kurulu, biri kongrenin yapıldığı ülkede olmak üzere yılda iki defa toplanır. Kongreler genellikle Haziran ayı basında düzenlendiği için, sonbahar yönetim kurulu toplantıları genellikle bir yıl sonra kongrenin yapılacağı ülkede yapılır. Halen 78 ülke WAN yönetim Kurulunda temsil ediliyor.

Basın özgürlüğü bulunmayan ülkeler WAN'a üye kabul edilmiyor. Üye iken, basına getirilen kısıtlamalar nedeniyle ihraç edilen ülkeler arasında Tunus'ta bulunuyor.

WAN ile ilgili tüm kararları alan İcra Kurulu'na seçilmek için, oy çoğunluğuna ve özellikle başkanın oyuna ihtiyaç var.

İcra kurulunda Aydın Doğan'dan sonra ikinci bir Türk temsilcinin, Hanzade Doğan Boyner'in başkan yardımcısı olarak görev yaptığını da belirtelim.

Burada, WAN ' a bağlı Dünya Editörler Forumu " WEF "e de değinmeliyiz. Bu kuruluş, yıllardan beri büyük bir gelişme kaydetti ve katılımında sürekli artış görüldü.

WEF, WAN'a bağlı olmakla birlikte 22 kişilik farklı bir yönetim Kurulu tarafından yönetiliyor. Tam bu noktada, üçüncü bir Türk temsilciden söz edeceğiz:

WEF yönetim kurulunda Türkiye'den, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevinden geçtiğimiz günlerde ayrılan gazeteci yazar Ertuğrul Özkök yer alıyor.

Haydarabad'da yapılan son kongrede Doğan Grubu' nu hedef alan bir grup Türk gazetecinin kongreyi de protesto eden tavrının diğer üyeler arasında hoş karşılanmadığını üzülerek belirtmek durumundayız.

Görüş ayrılıkları her özgür zeminde elbette olacaktır, ama özellikle Amerikalılar, üç basın kuruluşumuzun bir diğerine karşı böylesine " hasmane " davranmasını çok yadırgadılar.

Kıssadan hisse çıkaracaksak şunu söyleyeceğiz:

Bu vesileyle fark etmiş olduk ki, kendi kamuoyumuzda bile eleştiri konusu olan medya çekişmelerimizi böyle uluslararası kuruluşlara yansıtmamaya özen gösterebilsek, hiç kuşkusuz etkinliğimiz çok daha fazla artacak ve bundan da hem tüm medyamız, hem de ülkemiz yarar görecek. Yeri gelmişken bir teknik hususu da belirtelim: WAN ' in basın özgürlüğü ile uğraşan elemanları sadece bir kanaldan bilgi edinmiyorlar, çeşitli uluslar arası sivil toplum örgütleriyle de temas halinde bulunuyorlar. Bunun ötesinde, karar verilen konu ile ilgili olarak diğer gazetelerden görüş alınması gibi bir alışkanlık bulunmuyor.

Kriz WAN ile IFRA'yı birleşmeye zorladı

Uluslararası Gazete Editörleri Federasyonu (FIEJ) 1961 yılında, gazetelerin renk kullanımına başlamasıyla birlikte, uluslararası Renkli Gazete Örgütü " INCA " yi kurdu. 1971'de INCA, FIEJ 'in araştırma kolu ile birleşerek "IFRA" adını aldı.

Merkezi Almanya'nın Darmstadt şehrinde bulunan IFRA, Kısa sürede gelişti ve gazetelerin özellikle teknik sorunları için çözümler üretmeye başladı.

Amerikan gazetelerinin Örgütü "NAA" ın üyelerinin otomatik olarak üye olduğu IFRA'nın üye sayısı, 2009 itibariyle üç bini aştı. IFRA'nın her yıl bir Avrupa şehrinde düzenlediği fuar, dünyanın her tarafındaki gazete yöneticilerinin en önemli uğrak yeri haline geldi. IFRA'nın politik yanı yok. Bu husus, Libya'dan Çin'e, tüm ülke gazetelerinin kolaylıkla üye olabildiği bir basın örgütü haline gelmesini sağladı.

IFRA'da gazeteler, tirajlarına göre yıllık bir aidat ödüyor. Ayrıca fuar gibi organizasyonlardan, diğer sempozyum ve eğitim seminerlerinden elde edilen gelir de araştırma projelerinin finansmanına yarıyor.

IFRA'nin Darmstadt şehrinde bulunan merkezinin dışında Fransa'da Lyon, İsveç'te Stockholm, İspanya'da Madrid, Hindistan'da Chennai ve Singapore'da aktif şubeleri bulunuyor. Dünyadaki ekonomik kriz geçtiğimiz yıl WAN ile IFRA'yı birleşmeye zorladı. İki örgütün 16'şar kişilik icra kurullarında kabul edilen birleşme sonunda iki merkezli örgüt, WAN - IFRA adını aldı. İki icra kurulunun birleştirilmesiyle 32 kişilik yeni bir kurul ortaya çıktı.

Bu yılın sonunda süresi bitecek olan WAN'ın başkanı Gavin O'Reilly, yeni kuruluşun başkanı oldu. IFRA'nın başkanı Avusturyalı Dr. Horst Pirkel ise bu yılın sonunda başkanlığı devralacak ve muhtemelen iki dönem, dört yıl WAN - IFRA'yı yönetecek.

WAN - IFRA'nın tek bir CEO tarafından yönetilmesi kararı alınmış olduğundan, Alman asıllı bir CEO şubat ayından itibaren Paris ve Darmstadt merkezlerinden sorumlu olacak. IFRA'nın CEO'su Reiner Mittelbach, görevinden ayrılmak durumunda olacak. WAN'ın CEO'su Timothy Balding ise grupta kalarak basın özgürlüğü ile kongrelerin organizasyonundan sorumlu olacak.

Aidatlara yeni bir sistem

Birleşme nedeniyle üye aidatları konusu yeniden ele alınarak yeni bir sistem geliştirilecek. WAN' da üye ülkelerin aidatları ülkenin ekonomik durumu ile gazetelerin tirajına orantılı olarak hesap ediliyordu. Gazetelerin hem bulundukları ülkenin gazete sahipleri birliklerine, hem de IFRA'ya üyelik aidatı ödemeleri nedeniyle, tekrarı önleme yolunda çalışmalar yapılıyor. Varılacak sonuç, önümüzdeki haziran ayı başında Beyrut'ta yapılacak WAN - IFRA kongresinde genel krul gündemine getirilecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar