Merkez ile sorun her yerde var

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bizde siyasetin Merkez Bankası ile sorunlu olduğunu sağır sultan bile duydu. Başta sayın Başbakan, iktidar partisinin üyeleri Merkez Bankasının faiz politikasından memnun değil. Bunu açıkça eleştiriyorlar. Merkez Bankasını iş bilmezlikle suçlayanlar bile oluyor. Tabii para otoritesi ile siyasi otorite arasında böylesine ciddi bir uyumsuzluğun olması çok istenen bir şey değil. Uyumsuzluğu üretenler ne kadar geriliyor bilinmez ama bu durumu izleyenlerde bayağı bir gerilim oluşuyor. 

Siyaset ile Merkez Bankası arasındaki gerilim önemli kuşkusuz ama bu salt bize has bir durum da değil. Hemen her yerde ve her durumda siyasi otorite ile para otoritesi arasında sorun oluyor. Tarafl ar arasında uygulanan para politikası hakkında uyuşmazlık ve uyumsuzluklar ortaya çıkıyor. Çoğu kez, bu uyumsuzluğu halka mal etmekten kaçınıyor tarafl ar. Meseleyi kendi aralarında, kapalı kapılar arkasında çözme tercihi ağır basıyor. Sorun aleni hale getirilmek istendiğinde de siyaset bunu siyasi alanda, parlamentoda çözmeyi tercih ediyor. Bizim gibi uyumsuzluğu, hem de medya aracılığı ile uluorta tartışmaya hevesli olan pek yok. 

Siyaset ile Merkez Bankası arasındaki uyumsuzluğu parlamentoda çözme isteğinin son örneği ABD’de ortaya çıktı. ABD’de siyasetin bir kanadı FED’den farklı düşünüyor ve bu noktadaki uyumsuzluğu parlamentoda, yasal düzenleme yoluyla çözmek için girişimde bulunuyor. Şimdi kafanızı karıştırmak istemem ama ABD’de para politikası konusunda ki uzlaşmazlık, her şeyi ile bizdekinin tam tersi yönde gelişiyor. Uzlaşmazlığın siyaset alanındaki tarafı iktidar değil muhalefet. ABD’de muhalefette olan Cumhuriyetçiler, FED’in uyguladığı para politikasından şikayetçi. Bu konu hakkında Kongreye bir yasa teklifi verdiler. 

ABD’deki uzlaşmazlığın konusu da bizdekinden farklı. Bizde siyaset Merkez Bankasının parayı gereksiz yere sıktığını, bunun da faizin yüksek kalmasına neden olduğunu düşünüyor. Kamuoyu ile paylaştıkları isteklerini faizin düşürülmesi gerektiği şeklinde özetliyorlar. Bir anlamda bunu para otoritesine dayatıyorlar. ABD’de Cumhuriyetçiler ise bunun tam tersini talep ediyor. 

ABD’de muhalefet ekonominin canlanması için para musluklarını sonuna kadar açmış olan Merkez Bankası’nın (FED) faizi yapay olarak düşük tuttuğunu oysa hemen para politikasını sıkılaştırıp, faizi yükseltmesi gerektiğini savunuyor. 

Bu çok açık olarak ifade edilmiyor olsa da bizde para politikasına itiraz eden siyasi otorite bunun daha kurala dayalı (rule based) olarak yürütülmesini talep etmek yerine daha iktidarın istediği yönde, onun belirlediği biçimde yürütülmesini istiyor gibi görünüyor. Başka bir deyişle, bizde siyasi iktidar Merkez Bankası’nın kulağını biraz daha fazla siyasete açması, onu daha çok dinlemesi gerektiği kanısında. Bu kurala dayalı (rule based) para yönetimi anlayışını aşan bir durum. ABD’de ise bunun tam tersi talep ediliyor. Para politikasındaki gevşekliği ve düşük faizi eleştiren muhalefet FED’in kurala dayalı para politikasına geri dönmesini istiyor. 

Bizde siyasi otoritenin Merkez Bankası’na dayatmak istediği para yönetimi biçiminin teorik temelleri ya yok ya da yok denecek kadar zayıf. ABD’de durum bunun tersi. Cumhuriyetçilerin para politikası eleştirisi ve talebinin görece güçlü bir teorik temeli ve geniş çaplı uygulanmışlığı var. Teoride “Taylor Kuralı” olarak ifade edilen kuramsal çözümleme Cumhuriyetçilerin son girişiminin ana iskeletini oluşturuyor. Buna göre para otoritesinin faiz oranını belirlemesi önceden açıklanmış yazılı kurallara göre yapılmalıdır. Taylor kuralı enfl asyon düzeyi ile fiili ve potansiyel büyüme oranları arasındaki farkın muhtelif değerleri için faiz oranının ne olması gerektiğini hesaplayan bir formülden oluşuyor. Büyüme ve enfl asyon hedefleri belirlendiğinde faizin hangi düzeyde olması gerektiği ortaya çıkıyor ve para politikasının hangi sıkılıkta (ya da gevşeklikte) olacağı da belirlenmiş oluyor. 

Kısacası, ABD’de para otoritesinin alıp başını gittiğinden şikayet eden muhalefet paranın yönetiminin önceden belirlenmiş kurallara göre yapılmasını istiyor. Bu talebini parlamentoya getiriyor, yasalaşmasını sağlamaya çalışıyor. Bizde ise Merkez Bankası’nın alıp başını gittiğinden şikayetçi olan siyasi iktidar henüz “benim dediğimi yap” buyruğunun ötesinde bir şey yapmış değil. Gördüğünüz gibi, Merkez Bankaları ile siyaset arasındaki ilişkiler her yerde sıkıntılı. Ama sıkıntının özü ve çözümü farklılaşabiliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018