Merkez’in kucağındaki bomba

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Olay dönüp dolaşıp yine Merkez Bankasına geldi. Piyasa oyuncularından dövize müdahale ve faiz artırımı gibi çağrılar geliyor. Dolardaki artışın bu hızla devam etmesi, Ocak 2014’teki gibi agresif bir faiz artışının yolunu açar diyenlerin sayısı her gün artıyor.

Dünyada en adil dağıtılmış şey akıldır. Akıl konusunda herkes sahip olduğu miktardan memnundur. Bu miktardan başkasına vermek için can atar. Bizde de akıl veren çok olur. Televizyonlarda, gazetelerde TCMB’ye fikir verenlerin sayısı son günlerde arttı. Türkiye’de her kafadan bir ses çıkıyor. Yetkili isimler de sessiz kalamıyor. Bakanlar, danışmanlar döviz kuru ve faizle ilgili sürekli yorum yapıyor. Bir kakofoni ortaya çıkıyor. Sanki Merkez Bankası yönetimi ne yapacağını bilmiyor, mevcut konjonktürde hangi araçların kullanılması gerektiğini düşünemiyor. Merkez’in üzerinde bir faiz baskısının olduğu açıktır. İçeride ve dışarıda çok sayıda risk faktörü var. Fed’in faiz politikasını, Başkan Trump’ın uygulayacağı politikaları, Çin Yuanının durumunu kontrol edemeyiz. Ancak içeriyi sakinleştirmek kolaydır. Bunun için de bir adım atılmıyor. Hem iktidardan hem de muhalefetten aklıselim açıklamalar gelmiyor. Ortam her gün geriliyor. İç tansiyon bu kadar yükseldikten sonra bomba Merkez’in kucağında kalıyor. Bu süreçte döviz rezervleri, politika araçları sorgulanıyor. Apolitik olamayan yorumcular ve ekonomistler inandığı ideolojiye göre eleştiri yapıyor. Türkiye ile aynı risk kategorisinde bulunan ülkelerin Merkez Bankaları bu kadar tartışılmıyor.

Türkiye ekonomisinin desteğe ihtiyacı var. Özel sektörün elini taşın altına koyamadığı dönemlerde kamu devreye girer. Ben bir yıldır vergi indirimlerini savunuyorum. Genişletici maliye politikası araçları arasında etkisini daha hızlı gösterenin vergi indirimleri olduğunu düşünürüm. Maalesef vergi indirimleri gerçekleşmediği gibi, otomobillerden alınan özel tüketim vergisi (ÖTV) artırıldı. Görünen o ki önümüzdeki çeyreklerde kamu harcamalarına ağırlık verilecek. Bu açıdan Hazinenin nakit dengesi de iyi gözüküyor. Sonuçta bütçe açığının biraz artırılması elzemdir. Para politikasının etkinliğinin son derece sınırlı olduğu gözüküyor. Merkez Bankası bu sene yedi kez faiz indirdi. Bankaların kredi maliyetleri açısından önemli olan faiz koridorunun üst sınırı toplam 250 baz puan düştü. Bu indirimin ne kadarının kredi faizlerine yansıdığı tartışılır. Esasen Türkiye’de kredi aktarma mekanizması çalışmıyor. Bu yılın ilk çeyreğinde yavaşlama eğiliminde olan kredi büyüme hızı üçüncü çeyrekte yüzde 9’a düştü. Kredi büyüme hızı reel bazda neredeyse durdu. Faiz indirimleri ilk çeyrekte başlamasına rağmen, kredilerdeki bu düşüş yıl boyunca sürdü. Hem kredi almak isteyenlerin sayısı düşüyor, hem de bankacılık sektörü kredi vermeye pek yanaşmıyor. Sistem bir sarmalın içine girdi.

Merkez’in işi yarın gerçekten çok zor. Faiz oranını 25 baz puan artırsa piyasada farklı beklentiler oluşur. Artışın büyüme üzerindeki etkileri tartışılır. Faiz oranına dokunmasa dolar yükselişine devam edebilir. Bunun önümüzdeki aylarda enflasyon üzerinde yansıması olur. Faiz artırımı konusu gündemden hiç düşmez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019