Ortadoğu, Afrika ve diğer kardeş ülkeler ya da MENAP ülkeleri

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

MENAP ülkeleri, özellikle İsrail ile yaşanan kriz ile birlikte, Türkiye'de kamuoyunda hükümet tarafından öne çıkartılan ülkeler oldular. MENAP ülkeleri hangi ülkeleri kapsıyor? Ortadoğu Ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, Afganistan ve Pakistan'ın (Middle East, North Africa, Afghanistan and Pakistan) oluşturduğu ülkeler gurubu uluslararası örgütler tarafından MENAP ülkeleri olarak adlandırılıyor. (Dikkat bu guruba İsrail sokulmuyor.)

Bu ülkeler de kendi aralarında petrol ihracatçısı ile petrol ithalatçısı olarak ikiye ayrılıyorlar. Petrol ihracatçısı ülkeler; Cezayir, Bahreyn, Irak, İran, Suudi Arabistan, Libya, Umman, Katar, Kuveyt, Sudan, Yemen ve Birleşik Arap Emirlikleri. Petrol ithalatçısı olanlar ise Afganistan, Cibuti, Mısır, Ürdün, Lübnan, Fas, Moritanya, Suriye, Tunus ve Pakistan.

Neden bu ülkeler önemli hale geldi? İlk olarak bu ülkelerin bazıları ile vize kaldırıldı. Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye arasından gevşek bir ticari birlik kurulması öngörülüyor. Diğer yandan bu ülkeler Avrupa Birliği'ne (AB) alternatif ülkeler gurubu olarak görülüyor. Üstelik son dönemlerde bu ülkelerin kanı ile bizim kanımızın aynı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni ziyaret eden Suriye Devlet Başkanı tarafından ifade edildi. Böylece birlikteliğimiz için bir biyolojik temel de bulunmuş oldu. Diğer yandan uzun zamandır, Türkiye'deki Yeni Osmanlıcılar bu ülkelerle tarihsel bir bağlılığımız olduğunu kamuoyunda sürekli işlediler, devletin en üst makamlarınca da (Başbakan ve Cumhurbaşkanı) büyük takdir topladılar.

İsrail krizi ile birlikte de bu çevrelerce MENAP ülkelerinin iktisadi olarak AB'nin yerine geçebileceği, bu ülkelerden Türkiye'ye önemli bir sermaye akacağı ifade edildi. Adeta yaklaşık 50 milyar dolar ihracat yaptığımız AB'nin rahatlıkla bu ülkelerle ikame edileceği düşüncesi egemen olmaya başladı. Sokaktaki sıradan yurttaşın buna inanması normal. Ancak bu düşüncenin devletin resmi kurumlarınca da açık ya da örtük biçimde kabul görmesi doğrusu hiç bir iktisadi gerçekle bağdaşmıyor.

Neden böyle düşünüyoruz? İlk olarak şunu söyleyelim, bir ülkenin ithalatı o ülkenin GSYİH'sine bağlıdır. Yani ülkenin GSYİH'si düşük ise ithalatı da düşük olur. Hatırlayın geçen yıl Türkiye'nin GSYİH'si azaldı. İthalatı da azaldı. MENAP ülkelerinin hiç birinin GSYİH'si Türkiye'nin GSYİH'sinin üzerinde değil.

Diğer yandan bir ülkenin başka ülkelere özellikle portföy ya da doğrudan yabancı yatırım yapabilmesi için o ülkenin tasarruf oranının daha da önemlisi tasarruf oranındaki artışın yüksek olması gerekir. MENAP ülkeleri içinde tasarruf oranı yüksek olanlar petrol ihracatçısı olanlardı. Petrol fiyatlarındaki düşüş ile birlikte bu ülkelerin tasarruf oranındaki büyüme ciddi oranda düştü. Tasarrufun en önemli göstergesi olan mevduat hacmindeki büyüme oranı bu ülkelerde 2007'de yüzde 30'lar düzeyinde iken, kriz ile birlikte hızla azaldı ve IMF verilerine göre yüzde 4'lere inmiş durumda. (Bakınız: www.imf.org/external/pubs/ft/survey/so/2010/CAR052410A.htm)

Sıraladığımız bu iki nedenle bile MENAP ülkelerinin hiç bir şekilde AB'nin alternatif olamayacakları görülmektedir. Peki bu ülkeler neden bazılarınca çekim merkezi olarak görülüyor? Sanırım bu ülkelerden üçünün dışında (Pakistan, Tunus, Lübnan) hiç birinin demokrasi ile alakası olmaması, bizim "demokrasi havarilerine"(?) çekici geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019