OVP: Gerçekçi Hedefler

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE fatma.melek@akbank.com

Orta Vadeli Program açıklandı. Programda öngörülen temel ekonomik büyüklükler gerçekçi görünüyor: GSYİH; 2009 icin -% 6, 2010 icin %3,5, 2011; %4 ve 2010: %5.0.  2010 yılı  icin öngörülen %3,5 seviyesindeki buyume oranı beklentilerimize paralel.  Global gelismelere ve yurtdışı  finansman imkanlarına baglı olarak ekonomideki toparlanmanın yavas ve kademeli olacağı öngörülüyor. Düsük kapasite kullanım oranları onumuzdeki donemde yatırım harcamalarını sınırlı tutarken ic talebin zayıf seyri sürüyor. Ekonomide büyümenin 2011'den itibaren ivme kazanması bekleniyor.

İssizlik tahmini 2009 icin %14,8, 2010 icin %14,6, 2011 icin %14,2  2010 yılında issizlik oranında onemli bir iyilesme öngorülmüyor. Ekonomideki toparlanmanın yavas olması GSYİH büyüme hızının issizligi dusurmek icin yeterli olamayacagına isaret ediyor.

Yaptığımız imalat sanayi sektör çalışmaları, bir çok sektörün üretim düzeyinin, potansiyelinin altında ve bazı sektörlerin 2005 yılı üretim seviyesinde olduğuna işaret etmekte, dolayısıyla bunların 2008 seviyesine dönmesi zaman alacak. Program çerçevesinde öngörülen yatırım harcamalarına göre özel sektör yatırımları ancak 2012 yılına doğru 2008 seviyesine ulaşabilecek gibi gözükmektedir.  Halen, imalat sanayinde önemli ölçüde bir atıl kapasite olup, %70 seviyesinde olan kapasite kullanım oranları gerek iç, gerekse dış talepte kısa vadede görülebilecek bir artışı karşılayabilecek düzeydedir. Özel tüketim harcamalarının ise programda daha hızlı toparlanacağı öngörülmüş ve buna göre 2010 yılında 2008 tüketim seviyesine ulaşılacağı tahmin edilmiştir.

Mevcut talep koşulları çerçevesinde 2010 yılı enflasyon beklentisi %5.3 olup, politika faizleri uzunca bir süre tek haneli seviyelerde kalacaktır. 

2010 yılında Türkiye ekonomisindeki gelişmeler dünyadaki gelişmelere paralel gidecek. Gelişmekte olan ülkelere giden sermaye girişlerinin 2010 yılında azalmaya devam etmesi  ve bu trendin bir kaç yıl sürmesi bekleniyor. Bu da dış finansman olanaklarının 2010 yılında da sınırlı kalacağını gösteriyor.

Hükümetin tahmini ihracatın 2009'da 98,5 milyar dolar, 2010'da 107,5 milyar dolar, 2011'de 118 milyar dolar olacağı yonunde. 2009 yılında %30 ihracat daralmasından sonra 2010 yılındaki artıs %10'un altında. Dış ticarette temel partnerimiz olan Euro Bölgesi'nin performansı kritik bir faktör. Asya bölgesi, Çin merkezli olmak üzere, daha hızlı bir toparlanma kaydetmekte.  Euro Bölgesi ve özellikle  Almanya, Asya'nın beklenenden güçlü toparlanmasından yarar sağlamakta.  Ancak, Asya kendisi ile birlikte tüm dünyayı kurtarabilecek güçte değil; Almanya  ihracatının %65'ini AB'ye (yeni katılan ülkeler dahil) yapmakta.  Ayrıca Almanya ve Fransa'nın düzelme gösteren 2. çeyrek milli gelir rakamlarına karşın, diğer iki büyük bölge ekonomisi; İspanya ve İtalya resesyonda. Dolayısıyla, Euro Bölgesi'nin toparlanması iç talebe bağlı kalıyor. Burada, önümüzdeki yıl içinde Avrupa bölgesinde verilecek kamu harcamalarının seyri önemli olacak. Zaten kamu harcamaları Almanya ve Fransa'da  krizin etkilerinin yavaşlatılmasında etkili oldu.

Programda butce açığı tahmini 2009 icin 62,8 milyar TL. Yılın ilk sekiz ayında bütce açığı 31 milyar TL'ye ulaşmıştı.  Hukumetin tahmini, açığın onumuzdeki aylarda da yüksek seyrine devam edeceği yönünde. Butce açığının milli gelire oranının 2009'da %6,6, 2010'da %4,9, 2011'de %4, 2012'de %3,2 olması bekleniyor. Burada kademeli bir düzelme öngörülüyor.  Kamu sektörü borcunun milli gelire oranının ise 2009-2010 yılındaki artıştan sonra (%49), 2012'de (%47.8) düşmeye başlayacağı görülüyor.  Butce gelirlerinin 2009'daki 203,9 milyar TL seviyesinden 236,8 milyar TL'ye (yıllık %16 artıs) yukseleceği yonunde. 2007- 2008 yıllarında bile yıllık artışlar %10  seviyelerinde idi.  Vergileri artırmadan bu hedefe ulaşmak kolay görünmüyor. 

2010'un ilk ceyreğine kadar mali kural altyapısının tamamlanacağı vurgulandı. Mali kuralın bütce açığı üzerinden belirlenmesinin hedeflendiği ve 2011 bütce doneminden itibaren yürürlüğe girmesi planlanmakta. Mali kural ile kamu açığının milli gelire oranının sürdürülebilir  borç yapısı ile uyumlu bir duzeyde gerceklesmesinin hedefleneceğinin altı çizildi. Mali kural ozellikle IMF'nin de üzerinde durduğu konulardan birisi olup, program ve hedeflerin  gerçekleştirilmesi açısından oldukça önemlidir. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016