Pamukta GDO yalanları ve gerçekler

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

Hasat öncesi pamukta önemli bir etkinlik yapıldı. İzmir Ticaret Borsası ve Yunanistan Pamuk Birliği'nin işbirliğinde düzenlenen "2. Akdeniz Pamuk Yolu Etkinliği" kapsamında Akdeniz ülkeleri ve dünyada pamuk sektörünün genel durumu ele alındı.

Diğer üretici ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de pamuk üretimi artıyor. Tekstil ve konfeksiyon ihracatı 30 milyar dolara yaklaşan Türkiye için, yıllar sonra çiftçinin tekrar pamuk üretimine dönüşü çok olumlu bir gelişme olarak nitelendiriliyor.

Hafızalarımızı tazelersek; 1995 yılında 757 bin hektar olan pamuk ekim alanı, 2016'da adeta dibe vurarak 416 bin hektara düştü. Bu dönemde ihtiyacın önemli bölümü ithalatla karşılandı.

Türkiye, pamukta dünyanın en büyük ithalatçısı ülkelerinden birisi olarak dışa bağımlı hale geldi. Son olarak, 2016/17 sezonunda 1.4 milyar dolar değerinde 801 bin ton pamuk ithal edildi. 2000 yılından bu yana pamuk ithalatına 20 milyar dolar ödendi. İthalat 2010 yılına kadar çoğunlukla Amerika ve Yunanistan’dan yapılırken, bu tarihten itibaren Türkmenistan ve Brezilya’dan da önemli miktarda ithalat yapıldı. Son sezonda bu dört ülkenin toplam ithalat içerisindeki payı yüzde 77 oldu.

Pamukta bu kadar sıkıntılı bir dönem yaşanırken Türkiye, ihtiyacı olan pamuğu üretemedi. Fakat, bir konuda doğru olanı yaptı. Dünyadaki baskılara ve büyük üretici ülkelerin tercihine rağmen genetiği değiştirilmiş (GDO) pamuk üretimine girmedi.

İzmir Ticaret Borsası ve Ulusal Pamuk Konseyi'nin çabaları ile genetiği değiştirilmiş pamuğa karşı bir kampanya başlatılarak "GMO FREE" etiketi ile Türkiye'de genetiği değiştirilmemiş pamuk üretimi tescillendi.

Bu çalışmalar, Türkiye pamuğuna, tekstil ve konfeksiyon ürünlerine ciddi prestij kazandırdı.

GDO teknolojisi terk ediliyor

Ulusal Pamuk Konseyi bir süreden beri genetiği değiştirilmiş pamuk konusunda önemli araştırmalar, çalışmalar yapıyor. Elde edilen sonuçları Ulusal Pamuk Konseyi Genel Sekreteri Prof. Dr. Ünal Evcim 2. Akdeniz Pamuk Yolu etkinliğinde açıkladı.

GDO'lu pamuk ile ilgili yalanlar ve gerçekler özetle şöyle:

1- Dünyada ilk kez 1995-96 sezonunda Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya'da genetiği değiştirilmiş pamuk üretimi ticarileşti. Daha sonra Çin ve Pakistan'ın katılması ile dünyanın 4 büyük pamuk üreticisi GDO'lu pamuk üretimine geçti. Dünyada pamuk üreten 61 ülkenin 15'inde GDO'lu pamuk üretiliyor. Bu dönemde Türkiye,Yunanistan ve İspanya ise GDO'lu pamuk ekimini yasaklayan 3 ülke oldu.

2- Üretiminin başladığı 1995-96 sezonunda toplam ekim alanlarında yüzde 2 paya sahip olan GDO'lu pamuk, 2011 yılına kadar sürekli olarak payını artırdı ve yüzde 70'lere ulaştı. Son 5 yılda dalgalı bir seyir izlerken 2015'te en yüksek seviye olan yüzde 78'e çıktı. 2016'da ise yüzde 75'e geriledi.

3- Genetiği değiştirilmiş pamuk üretimini savunanların iddiasına göre, GDO'lu pamuk üretimi ile;verimde artış,insektisit (böcek ilacı) kullanımında azalma, çalışan güvenliğinde artış, toprak işlemede azalma, ekonomide iyileşme yani maliyet düşerken gelir artıyor.

4- Bir başarı öyküsü olarak anlatılan GDO'lu pamuk üretimi ile verimde bir artış olmadığı verilerle ortaya konuluyor. Pamukta verimde genel bir artış zaten vardı. Son 10 yılda ise verim yavaşladı. Lif verimi GDO'suz pamuk üreten Türkiye'de daha çok artıyor. Çünkü Türkiye pamuk tohumunda 80 yıldır ıslah çalışmaları yapıyor.

5- Zirai ilaç kullanımı azalmadığı gibi, GDO'lu pamukta kullanılan ilaçlar "ikincil zararlıların gelişmesi" sorunu yarattı. GDO’lu pamuk üreten ülkelerin hepsi bu sorunu rapor ediyor. Hedef zararlıya karşı ilaç uygulamanın azalması, beraberinde hedeflenmeyen zararlı türlerinin gelişmesine yol açmakta ve daha önce ikincil öneme sahip olan bu zararlılar birincil öneme sahip zararlı konumuna gelmektedir. ayrıca yararlı böcekler de öldürüldüğü için yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Hindistan bu sorun nedeniyle GDO'lu pamuk üretiminden vazgeçiyor.

6- Yapılan araştırma sonuçları GDO'lu pamuk üretiminin maliyetleri azalttığı geliri artırdığı tezini de doğrulamıyor. GDO’lu pamuk üreten ülkelerin çoğunluğu özel firmaların GDO’lu pamuk tohumu teknolojisi için çiftçilere çok yüksek harçlar yüklediklerinden yakınmakta, tohum maliyetlerindeki artışın ilaç ve toprak işleme maliyetlerinde sağlanan iyileşmeyi aştığından yakınmaktadır.

7- Teknoloji maliyetinin ülkeler arasında önemli farklılıklar göstermesi bir başka yakınma konusu.“Dışa Bağımlılık” GDO teknolojisine sahip olmayan ülkeler için büyük önem taşıyan bir diğer handikap olarak öne çıkıyor. Burkina Faso elyaf kısalığı nedeniyle GDO'lu pamuk ekimini bırakıyor.

8- GDO'lu pamuk üretiminde ortaya çıkan bir başka önemli sorun ise, pamuk tohumundan, çekirdeğinden yağ elde ediliyor. Bu yağ insanlar tarafından gıda maddesi olarak tüketildiği gibi, hayvan yeminde de kullanılıyor. Üstelik bu ürün etiketine yazılmıyor. Dolayısıyla insan ve hayvan sağlığı ile çevre de olumsuz etkileniyor.

9- Bugün GDO teknolojisi gelişmiş ülkeler için ucuz olsa bile geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler için çok pahallı bir teknoloji. Aynı zamanda GDO'lu tohum bağımlılığı nedeniyle ülkeler bağımsızlığını yitiriyor.

Özetlersek, gelinen noktada Hindistan, Burkina Faso gibi ülkelerde olduğu gibi yaşanan sorunlar nedeniyle genetiği değiştirilmiş pamuk üreten ülkeler bu teknolojiyi terk ediyor. Soya, mısır, kanola ile birlikte dünyada genetiği değiştirilmiş 4 temel üründen biri olan pamukta GDO'nun yarardan çok zarar getirdiği nihayet anlaşılmaya başlandı.

Yöresel Ürünler Fuarı

Antalya Ticaret Borsası’nın öncülüğünde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteği ile düzenlenen Yöresel Ürünler Fuarı için Antalya'da bu gün açılıyor. Her fırsatta ifade ettiğimiz gibi, dünyada hızla yayılan fast-food kültürü ile insanlar tek tip besleniyor. Yerel ve yöresel ürünler yok oluyor. Yıllar önce İtalya'da meslektaşımız Carlo Petrini'nin başlattığı Slow-Food Hareketi tek tip beslenmeye karşı yerel ürünlerin önemini anlatıyor.

Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ve borsa yönetimi, çalışanları ise tam 8 yıldan beri Anadolu'nun en büyük zenginliği olan yöresel ürünleri gelecek kuşaklara taşımak için büyük çaba gösteriyor. Yöresel ürünleri, kültürüyle yaşatmak için büyük bir organizasyon olan Yöresel Ürünler Fuarı'nı gerçekleştiriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar