Parada ipin ucu kaçtı: Negatif faiz

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Dünya artık bildiğimiz dünya olmaktan çıkıyor.  Bildiğimiz dünyada paranızı belli bir süre için birisine verirseniz süre sonunda verdiğiniz paranın yanında bir miktar da ek para istersiniz. Bu sizin paranızı bir süre için kullanmaktan vaz geçmenizin karşılığı olarak istenen bir paradır. Alışılmış dünyada eğer yasa dışı, eğri büğrü bir iş yapmıyorsanız size ödenecek bu ek paraya faiz deniyor. Bu tür işlemlerin yapıldığı ortamlarda kimse de faiz denen bu ilave parayı ödememeyi düşünmüyor. Sonuçta, ana paranız aynen geri geldiği gibi faiz de pozitif bir miktar olarak size ödeniyor. Bildiğimiz dünyada bunun tersi sadece yasa dışı işlemlerde ve mafya türü zorbalıkla yapılıyor. Bunun da sonu genellikle iyi bitmiyor.    

Sanırım bizim bildiğimiz dünya değişiyor. Zira, şimdilerde, yasal sistemin içindeki borçlanma işlemlerinde de böyle bir parasal ilişki gelişiyor. Parayı borç olarak veriyorsunuz, vade sonunda size pozitif bir faiz ödenmediği gibi ana paranızı da bir miktar azalmış olarak geri alıyorsunuz. Yani, adeta, borç verdiğiniz kişi ya da kuruma vade sonunda siz bir miktar faiz ödemiş gibi oluyorsunuz. Mesela bir bankaya belli bir vade için mevduat olarak bir miktar para yatırtıyorsunuz, vade sonunda banka size yatırdığınız paradan daha az bir ödeme yapıyor. Ya da, sabit getirili bir tahvil satın alıyorsunuz, tahvilin üzerinde yazılı olan faiz negatif oluyor. 

Olur mu böyle şey demeyin. Bu günün dünyasında  oluyor.  Koca devletler ve de bankalar negatif faizle borçlanıyor. Devletin borçlanma senedini, tahvili aldığınız ya da bankaya mevduat yatırdığınız zaman vade sonunda paranız size negatif faiz oranı kadar azaltılmış olarak geri ödeniyor. Kim yapar bunu derseniz Avrupa ve Asya’da bayağı yapılmaya başlanan bir işlem bu. Henüz sistematik olarak bireysel müşterilere sunulan bir borçlanma türü haline gelmiş bir uygulama değil. Ama, söylenenlere bakılırsa, eli kulağında. Yine de toplam işlem tutarı oldukça yüksek. Örneğin, geçtiğimiz ay içinde 1.1 trilyon dolar tutarında negatif faizli Alman tahvili ihraç edilmiş. Japonya’da negatif faizle 4.5 trilyon dolar tutarında kamu borçlanması yapılmış. Dahası, küresel sistemde dolaşan 7 trilyon dolar tutarında tahvil negatif faiz taşıyor. 

Dikkat ederseniz negatif faiz uygulaması yasa dışı zorbalık ya da mafya türü dayatmalarla yapılmıyor.  Resmi, yasal, tarafların alenen rıza gösterdiği işlemlerde negatif faiz uygulanıyor. Alan razı veren razı anlayacağınız. İşin ilginç tarafı da bu. Negatif faiz uygulamasında iki taraf ve iki farklı motif var. Bir tarafta negatif faiz taşıyan enstrümanlara para yatıranlar var. Bunların çoğunluğu tahvil ya da kamu borçlanması gibi görece uzun vadeli ve sabit getirili araçları tercih ediyorlar. Özellikle hala kırılgan ve krize yatkın koşulların geçerli olduğu ülkelerde sabit getiri bir tür güvence olarak algılanıyor. Dahası, faizin negatife düşürülmesi  kırılganlığı yükselmesinin ve kriz olasılığın artmasının işareti olarak yorumlanıyor. Sabit getirili enstrüman talebi daha da yükseliyor. Faizlerin hepten düştüğü, daha da negatif olduğu durumlarda  tahvilin fiyatı yükseliyor. Faizden kaybedilenin satıştan kazanılma imkanı ortaya çıkıyor.  Alıcı tarafında temel motifler bunlar. 

Satıcı tarafında ise negatif faiz uygulamasının arkasında genellikle merkez bankaları ve kamu var. Bunlar negatif faizi bir politika aracı olarak kullanıyor. Dikkat ederseniz bu uygulamayı yapan iki tane ortak sorun var. Bunların birisi büyüyememe öteki de enflasyonun en düşük düzeye gerilemiş ve hareketsiz hale gelmiş olması. Negatif faiz politikasının  bu iki sorunun da aşılmasında önemli katkı sağlayacağı düşünülüyor. Merkez bankaları borçlanma maliyetini negatife çeken ticari bankaların çok düşük faizle kredi vereceğini öngörüyor. Banka müşterilerinin daha çok borçlanıp, daha çok harcayacağı, daha az tasarruf edeceği düşünülüyor. Bu etkilerin talebin artırması ve bunun da bir yandan büyümeyi yukarı çekerken bir yandan da enflasyonu kıpırdatması, böylece büyümenin  görece daha hızlı bir kulvara itilmesi bekleniyor.  Bir de tabii hiç dillendirilmeyen bir etki beklentisi var. Negatif faiz uygulayan ülkelerde ulusal paranın değer kaybetmesi kaçınılmaz. Bunun da ihracatı özendirerek dış talebi canlandırması ve büyümeye bu yönden da katkı sağlanması bekleniyor.  

Bütün bunları anlamak mümkün ama negatif faiz uygulamasının çözeceği sorunlardan daha fazla sorun yaratması olasılığı da yüksek. Örneğin, negatif faiz uygulamasının tasarruf davranışını kalıcı bir şekilde etkileyebileceği ve tasarruf kurumasına yol açabileceği öne sürülüyor. Negatif faiz uygulamasının uzun sürmesi halinde aktörlerin banka sisteminden uzaklaşacağına ve bunun da kolay onarılamayacağına işaret ediliyor. Negatif faiz uygulaması ile ihracatın teşvikinin sonuçta ülkeler arasında ciddi bir kur savaşı yaratabileceği ve bunun da küresel sisteme zarar vereceği öngörülüyor. 

İşleri yoluna sokalım derken paranın ucunu  kaçırınca  bu tür çapraşık durumlar çıkıyor ortaya. Yeni dünyadan benim anladığım bu. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018