Patinajın tehlikesi büyüyor

Adnan NAS
Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

Keşke diyorum, kafamızı suya tirit gündemimizden biraz olsun kaldırsak da kollektif enerjimizi dünyadaki temel değişmelere, bunların gelişen ülkelerin ekonomilerine ve onların içindeki en kırılgan gruba dahil olan bize muhtemel etkilerine, hasarı sınırlı tutmak ve büyümeyi mümkün olabilecek en yüksek düzeyde tutabilmek için neler yapmamız gerektiğine odaklandırsak ne kadar iyi olurdu!. Aslında toplumu ve çevrelerini yönlendirebilecek konumdaki pek çoğumuz durumun farkında ama geleneksel kaderciliğimiz ve Akdenizli genetiğimiz nedeniyle olacak, işleri oluruna bırakmayı ve dış koşulların hep lehimize oluşmasına bel bağlamayı tercih ediyoruz, Arada bir umut veren programlar yaptığımız da oluyor, âmâ hem bunları toplumun sahip çıkmasını sağlayacak özenli bir hazırlık süreci ile belirlemiyoruz, hem de altlarını doldurma ve uygulamaya geçme konusunda yeterince istekli ve kararlı davranmıyoruz. Üstelik söylem ve eylemlerimiz, kendimizin de bunlara ne kadar inandığımızı, sadece sıkıntıyı atlatmak ve daha rahat koşullara ulaşmak için zaman kazanma amacıyla böyle davranıp davranmadığımızı sorgulanır hale getiriyor.

Rusya ve ABD dersleri

Gerçekten de, diğer alanları bir yana bırakalım, ekonomi ile ilgili konularda sık sık gündeme gelen ve hemen hepsi çeşitli kesimlerden yaygın destek bulan, oysa aynı anda gerçekleşmesi neredeyse imkansız pek çok iddia ve önerme ile karşılaşıyoruz. Bir yandan tasarruf eğilimi düşüklüğünün en kritik yapısal zaaflarımızdan biri olduğunu kabul ediyor, öte yandan faizlerin indirilmesinin büyüme için şart olduğunu söylüyoruz. Sürekli arge ve inovasyonun ne kadar hayati olduğunu vurgularken, aynı zamanda sınırlı kaynakların başta inşaat olmak üzere rant odaklı faaliyetlere ve karşılığı olmayan transferlere tahsisinin zorunlu olduğunu iddia ediyoruz. Herkes ve bu arada yatırımcılar için hukuki güvenlik açığı, ülkenin en ciddi sorunlarından biri olarak onlarca yıldır ortadayken kamuoyunu sürekli en güvenli ve cazip yatırım yerlerinden biri olduğumuza inandırmaya çalışıyoruz. Elli yıldır beyannameli mükellef sayısını arttırmayı amaçlayan köklü bir reform yapamazken, mali disiplin çapasını daha da sağlamlaştırmak için sürekli vergileri arttırmaktan söz ediyoruz. Belli ki ortak ve doğru bir yol haritası üzerinde uzlaşmaya gönüllü değiliz.

Bakın işte büyük yeraltı kaynakları ve sahip olduğu teknoloji düzeyiyle bizden çok daha büyük manevra alanına sahip Rusya bile, dünyayı ve küresel değişimin yönünü umursamadan davranınca allak bullak oluyor. Yüksek döviz rezervlerine rağmen ulusal parası olan rubleyi baş aşağı gitmekten kurtaramıyor. Daha düne kadar birkaç dolar ucuzlaması bile haber olan petrol, neredeyse değerinin yarısını yitiriyor ve öyle görünüyor ki bu durumun geriye dönmesi pek de beklenmiyor. Dünyanın yeniden kurulan düzeninin çizgileri yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve bu yeni düzende sadece ABD, hatta o bile kısmen, bağımsız ve etkin bir güç olarak beliriyor. Nitekim kendi faiz oranını belirlerken bile sadece kendi ekonomisini değil diğer ülkeleri ve kararının onlar üzerindeki olumsuz etkilerini de hesaplamak zorunda kalıyor. Çünkü diğer ülkelerdeki yavaşlama bir süre sonra ABD için de tehlike oluşturacak. Çünkü şu andaki düşük faiz düzeyinde bile dünyanın en değerli varlığı haline gelmiş olan ABD Doları, bir de faiz artışı ile desteklendiğinde küresel fon akımlarının tek adresi haline gelecek ve bundan en büyük zararı da göreli olarak yüksek getiri sunmasına rağmen büyük cari açığı olan bizim gibi ülkeler görecek. Bu zarar, reform programlarında ikircikli davranıp ayak sürüdükçe ve güvenli, öngörülebilir ve istikrarlı bir ülke görünümünden uzaklaştıkça büyüyecek.

Gecikmeli fakat radikal toparlanma

Hatırlarsanız küresel kriz ilk patlak verdiğinde bunu ABD ekonomisinin çöküşü olarak yorumlayan ve yeni düzende rollerin tamamen değişeceğinden söz edenler vardı. Biz bu sütunlarda buna bel bağlamamamız gerektiğini, bir onarım ve toparlanma döneminin ardından ABD ve sonra batı sisteminin daha da güçleneceğini ve küresel kaynakları kendine çekeceğini, bu süreci mutfağı düzeltmek için kullanarak gelişmiş ülkelere yakınsamamız gerektiğini yazmıştık. Şimdi olan biten, biraz gecikme ile de olsa bundan ibarettir. Tabii gecikmeyi telafi edercesine radikal teknolojik değişiklikler ile birlikte. Şimdilik enerji alanında ortaya çıkan bu gelişmeleri yakın gelecekte başka radikal değişimler izlerse şaşırmayalım...

Peki, ABD'yi farklı kılan ne? Öncelikle dış koşullara bağımlılığının daha az oluşu ve esas itibariyle iç dinamiklerine yaslanması olarak özetleyebiliriz. Gelişen ülkelerin büyük çoğunluğunun ve gelişmiş ülkelerin bir bölümünün aksine ne dış kaynaklara ne de ihracata aşırı bir bağımlılığı yok. Büyük bir iç pazara ve fakat en önemlisi teknolojik üstünlüğe ve yüksek verimliliğe sahip. Bu nedenle olağanüstü likidite pompalamasına rağmen enflasyonda bir sıçrama ile karşılaşmadı, aksine kalıcı bir büyüme yörüngesine oturdu. Bunca gelişmiş ekonomiye ve doymuş piyasalara rağmen bu dinamik potansiyelin gerisinde alabildiğine özgür ve yenilikçi eğitim ve rekabet düzeninin, sağlam hukuk sisteminin, derin ve geniş sermaye piyasalarının, kamu ve özel kesimdeki saydamlık, hesap verebilirlik ve katılımcılık düzeyinin bulunduğu açık. Tıpkı AB'deki toparlanmanın uzun sürmesinin bu ve benzer alanlarda daha fazla sorunlu olmasından kaynaklandığının açık olması gibi. Almanya ve Japonya gibi yüksek teknolojili ülkeler bile ihracata aşırı bağımlılıkları ve başta istihdam piyasaları olmak üzere yapısal sorunları nedeniyle zorlanıyorlar.

Biz ise Türkiye'de hala bambaşka işlerle uğraşıyoruz. Geniş halk kitleleri hadi neyse, ama özel sektörümüz bile güdük ölçekleri, küresel rekabet korkuları ve bolca CEO'larıyla gözleri rant fırsatlarına ve hükümet desteğine çevrili, patinaj yapıp duruyor. Baksanıza daha iki yıl önce yürürlüğe soktuğumuz stratejik yatırım teşviklerinin heveslisi bile çıkmıyor...

Herkese daha mutlu olacağımız bir yeni yıl diliyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Seçim biter, kriz bitmez 02 Temmuz 2019
Yolun sonuna geliyoruz 11 Haziran 2019