"İlk birikim"

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

 

 

Temel kavramları ve temel metinleri bilmek gerekir. Böylece tezlerin ve anti-tezlerin değerlendirilmesi için teorik ve ampirik bir alana girmek mümkün olabilir. Mesela kapitalizm nasıl doğdu? Öyle ya, kapitalizm öncesi dünyada -tam olarak sanayi devrimi öncesi dünyada- üretim ve nüfus binlerce yıl boyunca yatay seyretmişti. Marx çitleme hareketine Kapital'in Birinci cildinin 26-31. bölümleri arasında, ama en çok 27. bölümde yer verir. Kapitalizm İngiltere'de 15. yüzyılın son 30 yılında ve 16. yüzyılın başında doğmuştur ve Marx'a göre 16. yüzyıl başıyla 15. yüzyıl sonunu bir uçurum ayırır. Thomas More'un Utopia'da 1516 yılında bahsettiği ve Evsei Domar'ın ele aldığı "insan yiyen koyunlar" temasına Marx da gönderme yapar. Flandre'da yünlü manüfaktürünün canlanması ve yün fiyatlarının artması çitlemelere yol açmış ve tarlalar hayvan yetiştiriciliğine yol açmak için boşaltılmıştır. Henry VII ve Henry VIII zamanında çıkarılan bütün yasalara rağmen topraklarından koparılan köylüler proleterleşme sürecine veya yoksulluğa-dilenciliğe itilmiştir. Bu gelişmeler İngiltere'de serfliğin sona ermesinden yaklaşık 100 yıl sonra olmaktadır. Feodalizm 14. yüzyılın sonunda esas itibariyle sona ermiş, fakat köylüler topraklarında kalmıştır. 
 
Felakete ve kapitalizmin gelişimine yol açan, köylü kökenli sanayi işçilerini ve tarımda çalışan gündelikçi sınıfı yaratan serfliğin bitmesinden çok, köylülerin geçimlik toprağa sahip olma haklarını kaybetmeleridir. Elizabeth I zamanında yoksulluk bir olgu olarak kabul edilmiş ve yoksullara yardım için adı konmadan "yoksullara yardım vergisi" çıkarılmıştı. Ama aynı Elizabeth kentlerde işsiz yakalanan yoksulların çok korkunç şekilde cezalandırılmalarını da uygun görmüştü. Reform sonrası Kilise topraklarına el konulması geri kalan topraklara el konulmasını daha da kolaylaştırmıştı. İngiliz yeomanry 1750 civarında tükenmiş ve yerini lortlardan daha kaba ve vahşi bir zengin köylülük almıştı. 1698 gibi geç bir tarihte bile İskoçya'da "eski feodal yasaların canlandırılması" ticaret ve manüfaktür yüzünden işsiz ve yoksul düşen köylülerin kurtarılması için çare olarak öne sürülebiliyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen özgür köylü-serf isyanlarına rağmen, feodalizm dönemi çok daha güvenli ve kapitalizmin şafağındaki yoksullukla karşılaştırılmayacak kadar insancıl görülüyor.
 
Stuart restorasyonuyla toprak sahipleri feodal haklarının özel mülkiyet hakkına dönüştürülmesini, serf ve köylülere karşı yükümlülüklerinden arındırılmalarını, tarım işçilerini parish'te (papazın dini bölgesi veya komün) veya zorunlu ikamete mecbur eden yasalar çıkardılar.  1688 ise kamu arazilerinin  yağmalanmasını hızlandırdı. Marx 18. yüzyılda, daha önceki 150 yıl boyunca yasalar tarafından frenlenen yağmanın Parlamento tarafından çıkarılan ve ortak kullanılan arazilerin çitlenmesine yönelik yasalarla bambaşka bir mecraya aktığına dikkat çeker. Marx toprak sahiplerinin bu yasalarla komünal topraklara el koyduğunu ve halkı soyduğunu bildirir. Ortak arazilerin ve otlakların çalınmasına devlet mülküne el konulması eşlik eder. Bu sistematik soygun 18. yüzyılda Capital-farms veya Merchant-farms denilen büyük kapitalist çiftliklerin yaygınlaşmasını sağladı ve sanayi için proletarya üretti. İlk günah gibi bir ilk birikim vardı ve Marx'a göre bu birikim toprak mülkiyetinde oluşmaktaydı. Çünkü Marx ilk birikimin kapitalizm-dışı veya öncesi gerçekleşmiş olması gerektiğine dikkat çeker.  
 
Marx 1801-1831 arasında çitleme yasalarıyla ya büyük ölçekli kapitalist çiftçiliğe, ya da hayvancılığa açılan 3.511.77o hektara karşılık bir kuruş ödenmediğine dikkat çeker. Demek ki, "ilk birikim" 19. yüzyılda da devam etmektedir. Bu nokta önemlidir çünkü sanayi devrimi ilerlemiştir ve sanayi kapitalizmi gelişmiştir. Ama Marx'a göre yağma ve hırsızlık birikim kaynağı olmaya devam etmektedir. Sutherland Düşesi hakkındaki yazısıyla 1853 yılında Marx bu noktada ilk defa mülkiyetin kökünde yağma olduğuna dikkat çeker. 19. yüzyıla gelirken İskoçya'nın yağması sürmektedir. Bu yağma önce insanların yerine koyunların, sonra koyunların yerine av hayvanlarının geçmesiyle sonuçlanmış ve İskoçya topraklarında ormanları ve doğayı tamamen tahrip ederek av alanları açmak yaygınlaşmıştır. 
 
Marx ilk birikimde devletin rolünün proleterleştirilmekte olanlara zor kullanmak, ücretleri düşürmek, çalışma gününü uzatmak gibi noktalara uzandığını yazmakla beraber, aslında 1349 Statute of Labourers sonrası zaten bütün düzenlemelerin benzer espride olduklarını da gösterir.  Elizabeth Yasaları çok yüksek ücret veren patronu da cezalandırmaktadır. Böylece devlet bir "kolektif eylem" probleminin çözücüsü olarak sahne almaktadır. İlk birikim ve işçilere yönelik sert müdahalelerde devletin oynadığı rolü anlattıktan sonra Marx, henüz kapitalistin nereden geldiğini görmediğimizi söyler. Toprak mülkiyeti üzerinden bir birikim sağlanmış ve toprak feodal zincirlerinden kurtulup alınır satılır bir meta haline gelmiş olabilir, ama bu henüz kapitalist girişimciye işaret etmemektedir. Marx önce kapitalist çiftçiden bahseder ve bu oluşumu kolayca anlayabileceğimizi söyler: (a) Tarımda devrim yaşanmakta, hayvancılığa geçiş ve artan et, süt, yün, buğday fiyatları çiftçiyi zenginleştirmektedir (b) Çitlemeler yoluyla toprağa el koymaktadır (c) "Fiyat Devrimi" enflasyonu artırırken, 99 yıla varan kontratlarla toprağı kiralamış olan eski bailiff ödediği para-rantın reel değerinin azaldığını görmektedir (d) Aynı şekilde reel ücretler de enflasyonla erimektedir.  Marx kapitalist çiftçinin doğuşunun parmağımızın ucuyla dokunabileceğimiz kadar yakın, yavaş ve yüzyıllar alan bir süreç olduğunu ifade eder. Fakat buradan kapitalist sanayiciye nasıl ulaşacağız? Böyle bir anlatının doğruluğunu başka anlatılarla karşılaştırmadan karara bağlayamayız. En anlamlı ve post-modernlere en yakın gelebilecek anlatılardan birisi Deirdre McCloskey'nin anlatımı ve daha sonra ona da yer vereceğiz.    
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019