Reyting kuruluşlarına dava açalım!

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

ABD yönetimi 2013 senesinde kredi derecelendirme kuruluşu S&P’ye dava açtı. S&P, bazı mortgage kredilerinin üzerine çıkarılan finansal kağıtlara hak etmedikleri yüksek kredi notları vermişti. Kuruluş bu dava sonucunda 1.4 milyar dolar ceza ödedi. İtalya 2012 yılında, not indirimleriyle ülke ekonomisini zarara uğrattığı gerekçesi ile yine S&P’ye dava açtı. Bir ülke maddi ve manevi zarara uğradığını düşünüyorsa hukuki yollara başvurabilir. Doğal hakkıdır. Bundan bir sene önce ‘‘Reyting kuruluşlarının peşini bırakalım’’ başlıklı bir yazı yazmıştım.Bu yazıda ‘‘Türkiye’nin majör makro göstergelerinde çok fazla bozulma olmadığı halde notumuzun indirilmesinin haksızlık olduğu düşünülebilir. Fakat indirimlerde siyasi ve jeopolitik faktörler belirleyici olabiliyor. Brezilya’nın notu artan politik riskler nedeniyle düşürüldü. Rusya, Kırım’ı ilhak etti. Bir nevi savaşa girdi. Reyting kuruluşları iç ve dış politikası dalgalanan ülkelere acımıyorlar. Cezayı hemen kesiyorlar’’ ifadelerini kullanmıştım. Ülke yönetiminin, bakanların reyting kuruluşlarıyla söz dalaşına girmesi gereksizdir. Enerjimizi bu tarz işlere harcamayalım. Önümüzde yığınla sorun duruyor. Kaldı ki bizim gibi gelişen ülkeler için bu kuruluşlardan maddi açıdan hesap sormak zordur. Örneğin notu indirilen ülkenin ve o ülkenin bankalarının borçlanma maliyetleri artar. Geçen hafta biz bunu yaşadık. Bu durumda nasıl bir tutar davanın konusu olabilir? Not indiriminin ülkenin itibarını zedelediği düşünülüyorsa, kredibilite açısından dava açılsın. Herkes rahat bir nefes alsın.

Türkiye’de enflasyonun ve dolayısıyla faizlerin durumu ortadadır. Döviz açığı da rahatsızlık verecek rakamlara doğru ilerliyor. Bir sene sonra yapılacak yerel seçimler öncesinde hükümetin büyüme konusunda geri adım atmayacağı açıktır. Bu nedenle hükümet tarafında yüksek cari açık önemsenmeyebilir. Önümüzdeki aylarda muhtemel ekonomik teşviklerle iç talep güçlenebilir. Enflasyon beklentileri de buna göre şekillenir. Yayımlanan son enflasyon raporuna göre Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 7.9’dur. Ekonomist tahminleri yüzde 9 civarındadır. Ancak bu öngörülerde döviz kurlarında ani bir artış senaryosu yoktur. Enflasyon konusunda önemli faktör döviz kurlarıdır.Dünya piyasalarında risk alma iştahının dengeli olduğu bir dönemde bile Türk Lirasının (TL) değerlenememesi dikkat çekicidir. USD/TL paritesi 3.5 aydır dar bir bandın içinde hareket ediyor. Dolar kuru dün gördüğü 3.8720 seviyesiyle tarihi zirvesinin sadece yüzde 3 altında bulunuyor. Döviz kurlarının ansızın zıplaması ekonomik ve finansal hesaplamaları bozar. TL’nin cazibesini artıracak; ekonomik, jeopolitik, siyasi ve hukuki adımların atılması elzemdir. Bu hamleler yapılmalıdır. İş dünyasının, tasarruf sahiplerinin, yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine yönelik algısı iyileştirilmelidir. Kredi derecelendirme kuruluşlarına mütemadiyen ayar verilmesi, mevduat faizlerine tavan oran gibi konuların dillendirilmesi ne yazık ki yardımcı olmuyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019