Rota belirleme zamanı

Otomotiv sektörünün ilk 7 aylık sonuçları açıklandı. Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2016 yılı ilk yedi ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,69 azalarak 497 bin 350 adet olarak gerçekleşti. 2015 yılı yedi aylık dönemde 516 bin 386 adet toplam pazar gerçekleşmişti. Otomobil satışları, 2016 yılı ilk yedi ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,04 azalarak 384 bin 48 adete geriledi. 

Hafif ticari araç pazarı, 2016 yılı ilk yedi ayında geçen yıla göre yüzde 8,86 oranında azalarak 113 bin 302 adete geriledi 2016 yılı Temmuz ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı 58 bin 533 adet oldu. 83 bin 836 adet olan 2015 yılı Temmuz ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar yüzde 30,18 oranında küçüldü. 

2016 yılı Temmuz ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 29,04 azaldı ve 45 bin 566 adet oldu. Geçen sene 64.bin 18 adet satış gerçekleşmişti. 2016 yılı Temmuz ayında hafif ticari araç pazarı 2015 yılının Temmuz ayına göre yüzde 33,9 daraldı ve 12 bin 967 adet olarak gerçekleşti. Geçen sene 19 bin 618 adet satışa ulaşılmıştı. 

Bize iktisat fakültesinde öğretilen önemli konulardan bir tanesi ekonomik ajanların beklentilerinin geleceği şekillendirdiğiydi. Burada ajan derken, aklınıza başka bir şey gelmesin özellikle bugünün Türkiye’sinde bu ve türevi kelimeler farklı algılanabiliyor… 

Ajan olarak nitelendirdiğim, siz, ben, köşedeki bakkal, banka müdürü komşunuz, memur emeklisi aile büyükleriniz vs… Kısaca, tüketim gücü olan tüm gerçek ve tüzel kişilerden bahsediyorum. 

Çok anormal gelişmelerin yaşandığı bir temmuz ayında bu ajanların beklentilerinin farklılık göstermesi gerçekten çok atipik bir durum olurdu. 15 Temmuz olaylarının ardından belki de en dikkat çekici unsur, piyasalarda bir paniğin yaşanmamasıydı. Türk ekonomisi ile AB ülkelerinin ekonomilerini rakamlardan bağımsız olarak şöyle tanımlayabiliriz. AB ülkesi ekonomilerini bir transatlantik ya da dev bir petrol tankeri olarak düşünün. Bu dev gemilerin harekete geçmesi, hızlanması, manevra yapması ve tabi durması da zaman alır. Kaptanın verdiği komutlar hemen uygulansa bile geminin tepkisi geç olur. 

Lakin, her zaman daha stabil, daha uzun yola gidebilen ve güvenli limanlara daha rahat ulaşabileceğiniz taşıtlardır. Türkiye ise bir motoryat gibi. Hızlı hareket ediyor, çalkantılardan daha çok etkilenirken, tekne içinde bardak tabak kırılıp, hasar oluşurken, düz denizde ise çok hızlı bir şekilde ilerleyebiliyor. Kaptanın tepki ve komutlarına anında yanıt alabiliyorsunuz. Ya da dışarıda hava bozduğu anda hemen tekne sallanmaya başlıyor. 

Tüm bu ortam içinde çalkantılara rağmen bizim teknenin bir şekilde yoluna devam edebilmesi çok önemli. Bu ilerleyişi de özelikle otomotiv pazarından görebiliyoruz. Eğer gerileme bu seviyelerde kalırsa bence fırtına atlatılmış demektir. 

Şimdi yapılması gereken teşvik ve yapısal önlemlerle teknenin bir an önce hedef limana ulaştırılması. Bunun için de karar mekanizmalarının tez vakitte hedef ve rotayı belirlemesi gerekiyor. 

Unutmamak lazım ki “Rotası belli olmayan bir gemiye, hiçbir rüzgar yardım etmez.”