Seçim ve siyasi risk senaryoları

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Yerli ve yabancı yorumcular Türkiye ekonomisinin bir seçim riski altında olduğu noktasında hem fikirler. Seçim riski bize has bir durum değil. İktidar ve/veya iktisat politikalarında değişme olasılığı taşıyan her genel seçim potansiyel risk unsuru olarak algılanır. Bizde de iki hafta sonra bir genel seçim yaşanacak. Bunun ekonomi açısından potansiyel risk unsuru olarak tanımlanıp tartışılmasında olağan dışı bir şey yok.

Türkiye’de 2002 seçimlerinden sonra yapılan tüm genel ve yerel seçimlerde siyasi risk algısı hep düşük düzeylerde kaldı. AKP’nin seçimleri görece yüksek ve rahat marjlarla kazanması ve bunu sürdürmesi bunda etkili oldu. Bu süreklilik bir sonraki seçimin de böyle sonuçlanacağı inancını besledi. Dolayısıyla seçim süreçlerinde iktidarın değişmesi olasılığı hep düşük düzeyde kaldı. İktisat politikaları bağlamında da benzer bir algının geçerli olduğu söylenebilir. 2000’li yılların başından bu yana yapılan tüm seçimlerde siyasi iktidarın değişmesi ve/veya iktisat politikalarında radikal bir dönüş olması olasılığı düşük kaldığı için siyasi risk algısı da görece düşük düzeylerde kaldı. 

Ancak önümüzdeki genel seçim sürecinde Türkiye ekonomisi açısından farklı ve yeni bir durumun ortaya çıktığı görülüyor. Uzun süredir ilk kez seçim sonuçları açısından bir belirsizlik var. İktidar partisinin önceki seçimlerdeki rahatlığının yerini ciddi bir belirsizliğe bıraktığı anlaşılıyor. Yeni olan bu. Belirsizliğin siyasi risk algısını beslediğini biliyoruz. Hep söylediğim gibi, seçimlerde siyasi risk olur. Bu defa yeni olan uzun süredir ilk kez bunun vurgulu hale gelmiş olması. 

Seçim sonuçlarının rahat ve kolay biçimde öngörülebilir olmaktan çıkması hem siyasi iktidarın değişmesi hem iktisat politikalarının farklı bir karakter kazanması hem de bunların değişik bileşimlerinin gündeme gelme ihtimallerini düşünmeyi gerektiriyor. Çoklu olasılıkların geçerli olduğu durumlarda senaryolar yardımı ile yol bulmaya çalışmak bilinen bir yöntem. Seçim sürecinde doğru pozisyonlar alınabilmesi için ortaya konuşmaktansa bu tür bir yaklaşımla hareket etmek doğru olur diye düşünüyorum. 

Kamuoyu yoklamaları, siyasi konuşma ve değerlendirmeler, seçmenlerin kendi aralarında benimsediği gözlenen söylemlerinden hareketle üç ana senaryo kurulabileceği görülüyor. Birinci senaryo mevcut iktidar partisinin alışmış olduğu gibi rahat bir çoğunlukla seçimi kazanması olasılığı üzerine kurulur. İkinci senaryo iktidar partisinin oylarının önceki seçim sonuçlarına göre gerilediği ama ufak bir farkla da olsa seçimi kazanıp, tek başına iktidar olduğu bir durumdan hareketle kurgulanabilir. Üçüncü senaryo ise mevcut iktidar partisinin seçimde önemli boyutta oy kaybettiği, tek başına iktidar olma imkanının ortadan kalktığı ve bir koalisyon olasılığının gündeme geleceği bir durum için oluşturulabilir. 

Bu üç senaryonun gerçekleşme ihtimalleri birbirinden farklıdır kuşkusuz. Örneğin, bu gün için sahip olduğumuz bilgiler ve izlenimlerden hareketle gerçekleşme olasılığının en düşük olduğu senaryonun birinci senaryo olduğu söylenebilir. Üçüncü senaryonun gerçekleşme olasılığının da görece düşük olduğuna ilişkin çok sayıda değerlendirme var. Gözlemciler en yüksek gerçekleşme olasılığını ikinci senaryo ve türevlerine veriyorlar. 

Türevleri demem boşuna değil. Zira dönemin koşulları her senaryonun içinde var olan birden fazla etken bulunması ve seçimde elde edilen sonucun bir de bu süzgeçten geçerek hayata aktarılacak olması aynı senaryonun farklı sonuçlar üretmesine imkan verecekmiş gibi görünüyor. Bu etkenler arasında seçim barajının etkisi, partilerin temel siyasi tercihlerinin önemli ölçüde farklılaşmış olması, iktidar partisi içinde var olduğu gözlenen ayrışma potansiyeli gibi unsurlar sayılabilir. Bir de tabii, tüm bu süreçlerin üzerine gölgesi düşen rejim değiştirme, parlamenter rejimden başkanlık sistemine geçme konusunda yapılan baskı ve dayatmalar var.

Kısacası, seçim sonuçlarının ekonomi üzerindeki olası etkilerini kestirebilmek için kullanılabileceğimiz üç ana senaryo ve bunların kendi içinde taşıdıkları farklı türevler söz konusu. Bu çerçeveyi kurmak zor ve karışık bir iş. Ama seçim öncesinde doğru pozisyon almak için bu tür egzersizleri yapmak gerekiyor. Araya başka konular girmezse seçime kadar birkaç egzersiz de biz yaparız diye umuyorum. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018