Seçime girerken siyasi analiz

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Sadece seçim ittifakları ve seçmen davranışı açısından yapılan bir analizdir. Ortadoğu, ABD, emperyalizm vb. stratejik ve temel düşünme araçlarını bilinçli olarak kenarda tutmaktadır. 

CHP artık bir tarihsel bloktur. Teşkilatlarında her zaman aktif olmuş olan Alevilerle Osmanlı-Türk Aydınlanması’nın ürünü olan diğer modern insanları  birleştirmiştir. Bir kısım eski Serbest Fırka, DP, AP, ANAP seçmenini de içerecek şekilde, önemli bir bloğu “yaşam tarzımıza daha fazla müdahale istemiyoruz” çizgisinde buluşturan defansif bir dinamiktir. Sol, sosyal demokrat, “ulusalcı” vb. şekillerde “sivriltilmesi” mümkün değildir ve bu tip incelikler CHP’yi son kale olarak gören yüzde 25 tarafından sıfıra yakın oy verilmek suretiyle susturulmaktadır –Emine Ülker Tarhan örneğindeki gibi. Bu bloğu çözmek için yapılan Alevi açılımları sonuç vermemektedir. Bu blok herhangi bir yakıcı konuda sivri çözümlerde ortaklaşamaz: Örneğin “devlet kurup gitsinler” de demez, “özerklik verelim, sussunlar” da demez. Sadece “kan akmasın, yeter” diyebilir. Kapitalizme karşı değildir mesela; hatta kapitalizmin tezahürlerine bile karşı olması düşünülemez. O anlamda solla alakası yoktur.    

AKP de tarihsel bir bloktur. İlk büyük başarısı 1950 sonrası DP / AP / ANAP / DYP tarafından temsil edilen siyasi merkezi –yani sıradan sağcılığı- dinci sağdan gelen dinamikle buluşturarak, zamanla tek bir siyasi yapıda konsolide edebilmiş olmasıdır. Yüzde 40’a oturmuş bir bloktur. Eskiden merkez sağ denilen çizgiye yakın bir partiyle temsil edilme ihtiyacı doğmadığı sürece de böyle kalacaktır. O tarafta da, tıpkı CHP bloğundaki gibi, merkezkaç hareketler cezalandırılmakta ve söndürülmektedir –Has Parti örneğindeki gibi. Geride bırakılan en geleneksel bölme de çok düşük bir oy oranına sıkışmıştır. Fakat bu bölme bağımsız hareket ettiği sürece ana gövde yüzde 40’ın etrafında salınır; 45’e ulaşması artık çok zordur. Bu durum ancak ve ancak geleneksel bölme AKP’yle birlikte hareket ederse değişebilir.

Konsolide olmaya başlamış MHP’nin durumu önemli konudur çünkü burayı biraz bile olsa çözmek AKP’yi kolayca 50 oya yaklaştırabilir (di.) Oysa ki bu, amaçlansa bile, ulaşılması çok zor bir hedeftir, çünkü; MHP 2004 yerel seçimleri dahil girdiği son 6 yerel ve genel seçimde yüzde 14.5 oy ortalamasına sahip bir partidir. 2007 seçiminden başlatırsak son 5 seçimde MHP’nin oy ortalaması yüzde 15.5 oluyor. Başlı başına bir kutuptur ve düzenin sigortasıdır. Çözülmesi hem çok tehlikelidir, hem de çok zordur. Buradaki bütün hadise MHP’den 2 veya en fazla 3 puan alabilmek üzerinde dönüyor.  

7 Haziran seçimindeki en önemli özellik sadece AKP’nin ilk defa iktidar olamaması değildir. Oyunun düşmesi de değildir, çünkü 2009 yerel seçiminde yüzde 40’ın altına düşmüştü. Son dönemdeki asıl olay  Kürt oylarının masif biçimde HDP’ye kayışıdır. Bu, 7 Haziran sonrası hızlanarak devam ediyor olması olasılığına mantıksal olarak yüksek olasılık vermemiz gereken bir süreçtir. Rakamlara hiç bakmadan dahi HDP’nin 7 Haziran’da Kürt seçmenden aldığı 11 puanlık oyun azalmadığını, muhtemelen arttığını düşünebiliriz. 

Böylece AKP’nin son 13 yılda toplumsal –ve sonuçta siyasal- ittifaklarda yarattığı depremin diğer bacağına geliyoruz. Kürt oylarının yüzde 55’ini alabilmiş olan bir partiden bahsediyoruz. Bu, 13 yıldır böyleydi. Şimdi bu ittifak dağılıyor. Bunun anlamı oy ve sandalye sayısı olarak MHP’yi geçme olasılığı bulunan bir dördüncü yapıtaşının sisteme yerleşmesidir. 1 Kasım seçimi bu yeni durumun oturmasını engelleme yönünde sonuç verebilecek bir deneme olarak da görülmelidir. Nedensel açıklama açısından değil, ama fonksiyonel açıklama açısından böyle görülebilir. 

Neden? Tarihi ve çözülmesi zor olan bloklar bir kez yerlerine yerleşip, AKP’nin Kürtleri CHP’ye mesafeli tutup –CHP’deki “ulusalcılar” meselesi yüzünden CHP’nin de mesafeli kalmak durumuna düştüğü süreç, esas olarak MHP / Kürtler salıncağında kendisine alan açma ve “iki dünyadan da oy alma” çizgisinin sonuna gelmiş olabiliriz. Bu yeni tablo yerleştiği anda olay seçimlerdeki 2-3 puanlık hata payı içindeki kaymalara indirgenir. 25-15-15 şeklinde pivot oyu olan üç “indirgenemez gerçek blok” kemikleşirse, AKP her seçime olsa olsa yüzde 40’ı biraz aşmayı hedefleyerek girmek zorunda kalır ve bu “denge” oyununda bal gibi başaşağı da gidebilir. Eğer hassas sayı olan 40 bir şekilde yukarıda konsolide edilemezse olacak olan muhtemelen budur. 

Bunun anlamı Y-AKP demektir; minimal programına ve defansif bir duruşa geriler. Bu, “fabrika ayarları” tabir edilen henüz gücü azken izlediğini söylediği siyaseti bu sefer içselleştirerek benimsemesi demektir. Fakat o kadar da kolay değil çünkü bu parti bir “blok” olarak, açık ittifaklarla, zamanın tüm yerleşik güçlerinin moderatörlüğünde, iktidar olmak için kuruldu. Durursa, dönüşemeyebilir. Buradayız.   

Başka bir yerde de olamayız. Çünkü kimse müdahale etmezse ve “oyunu değiştirecek” bir hamle daha –AKP cenahından- gelmezse, ortaya pat durumu çıkacaktır. Seçim sonucu olarak da çıkar; çok daha önemlisi, tarihsel olarak da çıkabilir. Başka deyişle, mevcut durum hayli “gerçektir.” Genç Parti’nin bir kerelik çıkışı gibi bir vaka değildir. 

Türkiye’de, seçmen davranışı açısından, taşlar yerine tam olarak oturduğu takdirde artık 25-15-15-40 şeklinde dörtlü bir bloklaşmadan söz edebileceğiz. Bu, yeni bir durum. Aralarda MHP’nin bazı manevraları ya da Kürt hareketinin şu veya bu kanadı veya sözcüsünün birbirleriyle çelişen ve değişen “taktik” açıklamaları yanıltmasın. Gündelik dildeki anlamda “siyasettir.” Yaparlar, karşılığını 2 puan fazla veya az alarak öderler. Önemli olan bu yeni “siyasal bloklar” manzarasının yerleşmesi. Sonra elbette kim kimle koalisyon yapar, ne olur ne biter görülür. 

Bağımsız blokların taktik açılımları ayrı, bloklardan birisinin yürüyüş halinde yakalanıp konsolide olamadan sönümlendirilmesi bambaşka bir şey. Yani dört yapıtaşının oturması hem dengeye gelme, hem mecliste ana akımların temsil edilmesi, hem de demokrasinin olmazsa olmazı olan koalisyon kültürünün yerleşmesi açılarından kritik önem taşıyor.  

Peki oyunu veya durumu kısa vadede ne değiştirebilir? Kalıntı oyların –ki 7 Haziran’da SP / BBP ittifakı dışında 2.66- daha da azalması bir faktör olabilir. Çok daha önemlisi, SP ile AKP’nin seçim ittifakı yapması olabilir, çünkü AKP’nin toplam oyunu 2 puandan fazla artırır ve istenen farkı yaratabilir. 7 Haziran’da yüzde 54.5 alan CHP / MHP / HDP bu seçimde de toplamda bu noktada kalırsa, AKP 43’ü rahatlıkla bulabilir, hatta geçebilir. Bloklaşma mantığı geçerliyse, böyle bir “sadeleşmenin” çok da zor olmadığını düşünmek lazım. Yani 40 etrafında dediğimiz blok pekala 42-43 etrafında da seyrediyor olabilir, ki bu sayı seçim sistemindeki değişikliklerle gelecekte de tek parti iktidarı çıkarmaya yetebilir. Bıçak sırtı bir “geçici denge” durumu diyebiliriz. Yine de asıl önemli olan 4 bağımsız ve temsil manasında “gerçek” olan bloğun oturmasıdır.

1 Kasım sonrası ya tek parti iktidarı az farkla da olsa bir şekilde kurulacak ya da koalisyon olacak. Lakin netice ya 1 Kasım akşamı ya da seçim sonrası kısa sürede alınacak ve piyasa yavaşça bu netliğe yaklaşıyor.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019