Seçime kadar finansal stabilite ve büyüme

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

 

Sanayi üretiminin beklenenden yüksek gelmesi görüşümüzü değiştirmedi. (a) Seri hem manşet, hem düzeltilmiş olarak hayli dalgalı. (b) Artış geniş tabana yayılmış değil. (c) Ara malları, dayanıklı tüketim malları ve enerji üretimi girdileri gerilerken yatırım mallarında çift haneli artış muhtemelen bir kerelik. Yani giderek 2012-13 yıllarını “ikiz yıllar” ilan etmeye yaklaşıyoruz. Bu nedenle TCMB için de sadece iki veri öne çıkacak. Finansal stabilite (kur hareketi, sermaye çıkışı, Fed’in davranışı) ve büyüme. İstisnai gün, parasal sıkılaştırma, koridor genişlemesi, doğrudan politika faizi artışı, her şey bu iki boyutlu uzayda gelişecek. Fed dünyada lider olduğuna göre herkes lideri takip edecek. Burada yapılacak bir şey yok. Büyümede de aslında fazla yapılacak bir şey yok. Yapılabilecekler de aslında tam olarak veya sadece TCMB’nin işi değil.  

Krizler artık eski usul olmuyor. Uzun süren durgunluklar halini alıyor. Yabancı yatırımcı dalgalı kurda anında çıkarak büyük zarara uğramak istemez iken, zaten çok fazla yerel tahvil-bono-hisse senedi yüklü olduğu için kime satacak? Ancak yeni sermaye girişlerinin durması bile yeterince büyük sorun. Kimse 2001 ile kıyaslamasın: Fakat yeni bir boom da beklemesin. Bir diğer neden şu: Para ikamesi 2001 ve öncesine göre çok gerilemiş durumda. Klasik ödemeler dengesi krizlerinden uzak bir manzara var:  (a) Dolarizasyon düşük. (b) Kur dalgalı. (c) Hem yabancı payı yüksek, hem yerlilerin döviz borcu yüksek. Herkes iç içe. (d) kredi artış hızı ve kredi momentumu yüksek iken büyümenin düşük seyretmesi ezber bozan bir veri. Yılın sonlarına doğru kredi artış hızı da, momentum da (13 haftalıktan yıllıklandırılmış büyüme hızı) düşecek ve bulmaca falan kalmayacak.  

 

17878432465.jpg

 

Şu ana kadar sadece iki not artışı arası dönemde GOÜ’lere göre kazanılan prim erimiş durumda. Ama 2011 sonuna göre durum daha fazla kontrol altında ve grafikten de bu durum izlenebiliyor. Sadece bundan sonrası için fazla bir ışık yok. O dönemde de rezerv erittik, ama Draghi gelmişti. Şimdiki dünya değişik. Bir nokta daha: ABD’de bakılan faizin 10 yıllık olduğu defalarca yazıldı. Ama sadece bu değil: Mesela 10 yıllıkla 2 yıllık arasındaki farka da bakmak lazım. Fark yukarı gidiyor.

Bankacılık? Mayıs sonundan itibaren fonlama maliyeti politika faizi üstünde tutuldu: Yani parasal sıkılaştırma başladı. 23 Temmuz’daki PPK toplantısı öncesinde piyasanın ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti 50 baz puan artırılmıştı. 11 Haziran’da başlayan döviz satış ihaleleri karşılığında çekilen TL’nin birikimli etkisi Haziran sonundan itibaren belirgin olmaya başlarken, 23 Temmuz’a kadar yükselen tutarda APİ fonlaması döviz satış ihaleleri ile çekilen TL likiditenin etkisini karşılamış, nötralize etmişti.  Gecelik faizde üst bant artırımı ve istisnai günlerde piyasa yapıcısı bankalara fonlama yapılmaması kararı alınan 23 Temmuz PPK sonrası Ağustos başına bayram tatili öncesine kadar fonlama kısıldı: Fonlama 48 milyar TL’den 30 milyar TL'ye düşürüldü. Günlük bazda ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti %6.49’a kadar yükselirken, PPK’dan beri geçen dönemin ortalama fonlama maliyeti yaklaşık 1 puan arttı. Yani 150 baz puan toplam artış var fonlama maliyetinde. Bankalar bir çeyrek daha net faiz marjını fazla daralmadan idare edebilirler kanısındayım. Sonra hem faiz mevduat ve kredide biraz daha yükselecek, hem maliyetler daha da artacak, hem hacim düşecek. Son çeyrekte bir miktar karlılık azalması yaşanabilir. 2014 ayrı bir manzara sunacak. Fakat bankacılık sistemi gayet sağlam.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019