Sermaye yeterliliği ve bankalar

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

2008 krizinin finansal boyutunun ağır olması ve etkisinin hale devam etmesi, özellikle bankacılık sektörünü hala gündemde tutuyor. Bundan dolayı da sektörün finansal yapısı sürekli sorgulanıyor. Krizden bankacılık sektörü ciddi zarar gören ülkeler ise bir anlamda boynu bükük ülke konumuna geldi. Belki de bundan dolayı bizim ekonomiden sorumlu devlet bakanımız Ali Babacan, ABD'li bankacılara öğütler vermeye kadar götürdü işi. Bakanın bu söyleminin ardında, Türkiye'deki bankaların sermaye yeterliliği oranının yüzde 20'lere ulaşması, buna karşın ABD bankalarında bu oranın yüzde 7'lere kadar düşmüş olması var.

Sermaye yeterliliği oranı ne demek? Basit olarak bankaların karşı karşıya kaldıkları kredi riski, piyasa riski ve operasyonel riski karşılayacak  kadar sermaye (özkaynak) bulundurma oranıdır. Bu oranda uluslararası ödemeler bankasının uzun bir süre önce yaptığı Basel I düzenlemesi ile yüzde 8 olarak belirlenmiş. Peki kim bu banka? 

Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank for International Settlement, BIS), 1930 yılında para ve finansal piyasalarda istikrarı sağlamak amacıyla İsviçre'nin Basel kentinde kurulmuş. Şu anda 55 ülke buraya üye. Esasında BIS, gönüllük esası ile üye olunan ve aldığı kararlara uyulması zorunlu olmayan bir kuruluş. Ancak getirdiği kurallara uymak itibar getirdiğinden finans dünyası açısında aldığı kararlara uymak bir kural gibi algılanmaktadır. İşte BIS'in yaklaşık 30 yıl önce aldığı kararlardan birisi olan sermaye yeterliliği kuralıda bu bağlamda ortaya çıkan bir düzenleme. Yüzde 8'lik oran minimum sermaye yeterliliğini ifade etmektedir. Sermaye yeterliliği oranı yine en basit anlamı ile bir banka ödeme güçlüğüne düştüğünde yani likidite krizine (bankacılıkla uğraşanlar likidite krizini mevduat çekilişlerini ve/veya kredi taleplerini karşılayamamak olarak tanımlarlar) girdiğinde bu sermayesi ile kendini ayakta tutabilecektir. BIS uluslararası sermaye hareketlerinin artması (aynı zamanda hızlanması) ve hacminin artması ile 2000'li yılların başında Basel II düzenlemesini yürürlüğe koydu. Bu yeni düzenleme ile sermaye yeterliliği oranı da yükseltildi ve yüzde 12'ye çıkartıldı.

Biz de dahil olmak üzere bir çok ülke bu kurallara söz de çoktan uygulamaya geçirmiş olacaktık. Ancak başta bizim BDDK olmak üzere bankacılık sektörüne yönelik düzenlemeleri yürüten ulusal kurumlar bu düzenlemeler uyumu hep erteledi. Kriz ile birlikte de unutuldu. Şimdi yeniden yavaş anımsanmaya başlandı.  

Burada kriz öncesi de yazdığımız ve söylediğimiz bir olguyu tekrarlamamız gerekiyor. Bir bankacılık sektörünü krizden sermaye yeterliliği oranının yüksek olması kurtarmaz. Sektörün kurtarıcısı ya da sektörü krizden uzak tutan unsur, bankaların bankacılık kurallarına uyup uymadığıdır. Örneğin 2001 kriz öncesi bankalarımızın sermaye yeterliliği yerlerde sürünmüyordu. Onları likidite krizie sürükleyen, kurallara uyulmayan bankacılık yapmaları ve devletin uyguladığı iktisat politikaları olmuştur. Yoksa bir bankaya yönelik mevduat çekilişi başladığında sermaye yeterliliğinin yüksek olması o bankayı tek başına kurtaramaz. Çünkü bankalar kasalarında para tutmazlar.

1929 krizi başladığında ABD'de bankaların sermaye yeterliliği oranı yüzde 12'ler düzeyinde idi. Ancak 1929-1934 arasında yaklaşık 8 bin bankanın batmasına engel olunamadı. Dolayısıyla sermaye yeterliliği yüksek olan bankacılık sektörü sağlam bankacılık sektörü değildir. Aktif kalitesi yüksek olan bankacılık sektörü sağlamlık açısından daha anlamlıdır. Hadi bir örnek verelim. Varsayalım ki faiz oranı yüzde 10 olan bir ülkede eğer bankaların aktifleri içinde devlet borçlanma tahvillerinin oranının yüzde 30-40'ların üzerinde olsun. Faiz oranı birden bire yüzde 20-25'lere çıkması halinde sistemde bir avuç bankanın kaldığını görürsünüz. Örnek mi? O kadar çok ki. Onları da siz sıralayın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019