Sözleşmedeki imza?

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ sefik@utided.org

Geçtiğimiz hafta yayınlanan “Alıcınız Ne Kadar Güvenilir” başlıklı sohbetimiz üzerinde konuştuğumuz bir dostumuz, kendisine gelen bir öneriden söz etti. Yurt dışındaki alıcı, ihracatçı firmaya kendi çeklerini vermeyi ve böyle ithalat yapmayı düşündüğünü söylemiş. Yükleme başına düşecek olan mal bedelleri çok yüksek olmasa da düzenli yapılması düşünülen bir iş olduğu için, risk edilecek finansman yükü fazla olabilecekti.

Alınacak olan çeklerin süresi geldiğinde ödenmemesi halinde neler olabileceğini sorduğum zaman da “İyi bir sözleşme imzalayıp göndermişler” diye cevap verdiler. Ben de kendilerine, yurt içindeki vadeli çek ödemelerinde görülen ve gittikçe yükselmekte olan ödenmeme durumunu hatırlattım. Ellerinde çek ve sözleşme olan firmaların, yurdumuzun mahkeme kapılarında çektiklerini duymayan kalmamıştır her halde. Bu durumun bir de yurt dışında olması haline çekilecek dert ve katlanılacak masrafın, ne kadar yükseleceğini tahmin bile etmek istemeyiz.

Uyuşmazlıkların, yurt dışındaki mahkemelerde çözülmesinin, bizdeki kadar uzun olamayacağı düşüncesi ile hareket ederek, sözleşmeyi imzalamayı düşünüyorlardı. Gelen sözleşmeyi okuduğumuzda içerdiği koşulların, pek rahatsız edici olmadıklarını gördük. Sözleşmede yer alan firma bilgilerinin yasal zemini ile imza atan kişinin, böyle bir sözleşmeye imza atma yetkisinin olup olmadığı sorulduğunda da maalesef cevap yoktu.

Herhangi bir sözleşmede, en önemli unsurların taraflar ile imza yetkilerinin tanımlanması olduğunu söylersek hiç de abartmış olmayız. Zira sözleşmede ürünler ve diğer uygulamalar, ne kadar sağlıklı belirlenmiş olursa olsun, eğer tarafların tanımlanmasında bir eksik veya yanlış varsa, o sözleşmenin “Olmayan bir alıcı” ile imzalanmış olması gibi tuhaf bir durum ortaya çıkacaktır. Öte yandan, sözleşmenin, taraflar dahil olmak üzere tümü düzgün olsa da sözleşmeye imza atacak olanların, bu konu ve bu kapsam ile bu bedelde sözleşmeye imza atma yetkilerinin olmaması, sözleşmeyi tamamen geçersiz kılabilecektir. Bu nedenledir ki imza aşamasına gelmeden, bu yetki konusunun çözülmesi gerekecektir.

Gerek bizdeki gibi imza sirküleri olsun, gerekse alıcı firma tarafından çıkartılmış olan bir yetki belgesi olsun, bu kapsam ve bedelde sözleşmeye imza atacak kişinin yetkisinin belirlenmesi gereklidir. Ayrıca, sözleşmenin bedeline bağlı olarak sunulacak belgenin, o ülkedeki Türk yetkililerce onaylanması dahi istenilebilir.

Sözleşme imzalama yetkisi bir yana, bazı KOBİ sahibi ve yöneticisi dostlarımız, sözleşmenin kendisine bile karşı çıkabiliyorlar. Gerekçeleri de “Alıcının, sözleşme konusunu duyunca vazgeçmesi” oluyor. Kişisel görüşüm, peşin para ile alışveriş yapılsa dahi, işlerin bir sözleşme çerçevesinde yürütülmesinin, her iki tarafı da güvence altına alacağıdır. Çünkü sözleşmenin varlığı, taraflar arasında çıkması olası sorunları en aza indirgeyecek ve belki de ortadan kaldıracaktır. Sözleşme yapmaktan çekinen alıcı, yarın işler tamamlandığında, farklı bahaneler bularak işi yokuşa sürmeyi düşünen birileri olabilir.

Mişli geçmiş zamanla ticaret yapılmaz, sonu hikaye olur.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019