“Trump Trade” bitti, şimdi ne beklemeliyiz?

Erkin ŞAHİNÖZ
Erkin ŞAHİNÖZ Erkin ŞAHİNÖZ [email protected]

Trump’ın ikin­ci dünya sava­şı sonrası kurul­muş düzeni yerle yeksan ettiğini gö­rüyoruz. Avrupa ile köprüleri yak­tı. Müttefik ülke­lere bile çok ciddi vergi yükü getirdi. Rusya ile yakın­laşmasının yanı sıra Panama, Grönland, Gazze, İran konusunda çok ciddi ham­leler yapmaya devam ediyor. Tüm bunlara bağlı olarak eko­nomik politikalara yönelik be­lirsizlik endeksi tavan yapmış durumda.

Belirsizlikteki artış hem hisse senedi hem de kripto pi­yasalarına güçlü satışlar ge­tirdi. Trump’ın başkan seçil­mesiyle başlayan olumlu hava (Trump trade) bitti. Altın ise primlenmeye devam ediyor. Bundan sonra ne beklemeli­yiz? Beklentilerimizi madde­ler halinde paylaşacağız.

ABD resesyona mı giriyor?

Bitişikteki grafikte, Chica­go Fed’in hazırladığı “finansal koşullar” endeksi görünüyor (eksi olması olumlu). Finansal koşulların ekonomi politikala­rındaki belirsizliklere ragmen COVID döneminden sonraki sürecin en gevşek düzeyinde olduğunu görüyoruz. Finan­sal koşulların reel sektör faali­yetlerini desteklemeye devam edeceğini düşünüyoruz. Ha­liyle konuşulanın aksine ABD ekonomisine yönelik bir reses­yon beklentimiz bulunmuyor.

ABD ekonomisinde ekonomik aktivite Şubat ayında da büyü­me gerçekleştirdi (PMI endek­sinin 50,0 üzerinde olması “re­el-miktarsal” büyüme anlamına geliyor). Yeni siparişlere daya­lı tahminler ABD ekonomisinin yılın geri kalan kısmında da ge­nişleyeceğine işaret ediyor.

Fed’den ne beklemeliyiz?

Trump’ın vergi politikala­rı tarafında korumacı maliye politikaları tarafında ise ge­nişlemeci hamleler yapaca­ğı düşüncesi ile ABD’de enf­lasyonun bu yıl beklentilerin üzerinde seyredeceği düşün­cesi bir süre önce güçlendi. Ancak ABD’de Fed’in dikkate aldığı PCE enflasyonu zaten belirgin bir şekilde geriledi.

Buna bağlı olarak piyasa­ların aksine FED’den bu yıl iki adet 0,25 puanlık indirim bekliyoruz. Faiz indirim sü­recinin de üç yıla yayılacağını ve ekonomik aktiviteyi orta vadede destekleyeceğini dü­şünüyoruz.

Asıl hikaye Avrupa’da

ABD’nin Rusya ile yakın­laşması ve Avrupa ile köp­rüleri yakması Almanya’yı harekete geçirdi. Fed’in do­lar hegemonyasını dizginle­mek için Almanya’nın dünya­nın en itibarlı parası marktan vazgeçerek Euro Bölgesi’ni kurduğu unutulmamalı. Euro Bölgesi “ortak para” üzerine yapılanmıştı ancak para dı­şında ortak hiçbir şey yoktu. Maliye politikaları, savunma politikaları, konuşulan dil­ler ortak değildi. Almanların ABD’nin son hamlelerinden sonra “ortak maliye-ortak borçlanma” yolunda adım­lar atmasını bekliyoruz. Yıl­lık enflasyonun yüzde 2-3 ol­duğu bir ülkede borsanın (Al­man borsası – DAX endeksi) bu kadar prim yapması sizce tesadüf mü?

PMI endeksleri Avrupa’da ekonomik aktivitenin bu yıl daralacağına işaret etse de Rusya-Ukrayna gerginliğinin azalmasını ve Almanya’nın atacağı adımların olumlu ha­va yaratmasını beklediğimiz için Avrupa’nın bu yılın ikin­ci yarısında büyümeye geçe­ceğini öngörüyoruz.

Çin ve Orta Doğu’da ne beklemeliyiz?

Hükümetin hedeflediği dü­zeyde bir büyüme bekleme­sek de Çin’in su üzerinde ka­lacağını öngörüyoruz. Orta Doğu ise 2025 yılında küresel ekonominin en hızlı büyüyen bölgesi olmaya devam ede­cek. Orta Doğu’daki jeopolitik riskler nedeniyle son dönem­de hız kesmekle birlikte güç­lü düzeyde büyüme kaydeden Birleşik Arap Emirlikleri’n­de petrol dışı ekonomik ak­tivitenin önümüzdeki aylar­da hızlanmasını bekliyoruz. Aynı tablonun Katar ve Su­udi Arabistan için de geçerli olacağını öngörüyoruz. Orta Doğu “doğal kaynağın aslın­da bir lanet olduğunu” yeni anladı ve büyük bir zihinsel dönüşüm sürecinde. Bu uya­nış Orta Doğu’yu önümüzde­ki yıllarda önemli bir büyü­me merkezi haline dönüştü­recek.

Özetle genel beklentimiz dört büyük bölgede de büyü­menin devam edeceği yönün­de. 2025 yılı küresel ekono­mik aktivitenin canlanacağı bir yıl olacaktır (ekonomi po­litikalarına yönelik belirsiz­liklerin tavan yapmış olması­na rağmen)

Küresel piyasaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm yaşanan belirsizlikle­re ve borsalardaki sert düşüş­lere rağmen küresel sermaye­deki paranın yönünü gösteren korku endeksinin eşik değer 30,0’un altında olması piya­saları destekliyor ve destekle­yecektir. Üstelik korku endek­sinin vadeli piyasa fiyatları piyasalarda kalıcı bir bozul­ma beklentisinin olmadığı­na işaret ediyor. Bu bağlamda S&P500 endeksinin bu yıl içe­risinde 6.200 direncini zorla­masını bekleriz. Borsalardaki sert düşüşün bir ayı piyasası başlangıcı olduğunu düşün­müyoruz. Paritenin ise yakın vadede 1,06-1,11 bandında sı­kışık bir izleyeceğini öngörü­yoruz.

Türkiye konutta rekor kıracak

Konut kredisi faizleri diğer tüm faizler gibi oldukça yük­sek düzeyde seyretmeye de­vam ediyor. Haliyle ipotekli konut satışları toplam satış­ların içerisinde oldukça dü­şük bir paya sahip durum­da. Geçmişte her satılan ko­nutun üçte biri ipotekli satış iken bu oran şimdilerde onda bire gerilemiş durumda. Bu­na ragmen konut satışları re­kora yakın düzeyde seyredi­yor. Bu yıl faiz oranlarındaki gerilemeyle birlikte (özellik­le kampanyaların da etkisiy­le) ipotekli satışların da bir miktar hareketlenmesini bek­liyoruz.

Haliyle konut sektö­rüne yönelik beklentilerimiz oldukça olumlu. 2025 yılının konut sektöründe rekor satış­ların olması kuvvetle muhte­mel. Konut fiyatlarındaki ar­tış 2024 yılında enflasyonun altında kalmıştı. Bu yıl varlık enflasyonunun tüketici enf­lasyonundan daha yüksek ol­masını bekliyoruz. Bir baş­ka ifadeyle konut fiyatlarında reel artış görmeyi bekliyoruz. Kurdaki artışın TL faizin al­tında kalması konut sektörü­ne geçişi desteklemeye devam edecektir.

Türkiye’de ekonomik aktivite ne zaman toparlanmaya başlar?

Türkiye alım gücündeki dü­şüklük ve faiz hadlerindeki yükseklik nedeniyle çok zor bir dönemden geçiyor. PMI en­deksine göre bir miktar topar­lanma olsa da ekonomik akti­vite Şubat ayında da daralma kaydetti. Tahminimiz Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrek­te büyüme bölgesine geçece­ği yönünde. İç talebin özellik­le 2025 yılının ikinci yarısında güçleneceğini öngörüyoruz.

Kur ve enflasyon beklentisi

Yabancı yatırımcının Tür­kiye risk algısındaki eğilim­ler (CDS), yurt içi yerleşikle­rin tasarruf tarafındaki para birimi tercihlerindeki eğilim (döviz mevduat hesapları) ve küresel piyasalardaki genel tablo kurun yükselmeye de­vam edeceğine bu yükselişin enflasyonun altında kalacağı­na işaret ediyor. Bu bağlamda resmi TÜFE enflasyonunun 2025 yılını yüzde 28-29 ban­dında dolar kurunun da 43-44 bandında bitirmesini öngörü­yoruz. Hissedilen enflasyon resminin üzerinde seyretme­ye devam edecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar