Türkiye, ekonomide dünyadan ayrışıyor mu?...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Dünyada ve özellikle Türkiye’de ekonominin seyri konusunda kafalar karışık.
İktisatçılar, siyasetçiler, akademisyenler, basın, iş dünyası ekonomik konulara kendi açılarından veya bir boyuttan bakıyorlar. Dolayısıyla sonuçlarını da farklı görüyorlar.
Adeta “körün fili tarifi” gibi. Malum, kör, filin neresini tutuyorsa, fili öyle tarif edermiş. Örneğin; hortumunu tutuyormuş, fili hortum olarak tarif ediyormuş. Dişini tutuyormuş, fili diş gibi tarif ediyormuş.
Tabii bakmakla görmek da ayrı şeyler. Bakabilirsin, ama göremeyebilirsin. Önemli olan bakmak yanında görebilmek…
Çeşitli çevreler de ekonomiye baktıkları zaviyeden farklı şeyler görüyorlar ve hatta görmek istiyorlar. Ona göre söylem geliştiriyorlar. Son zamanlarda buna verilebilecek en güzel örnek, 2017 yılı üçüncü çeyreğindeki yüzde 11.1 oranındaki büyüme. Özellikle iktidar tarafının ve yakın olanların, Türkiye’nin bu büyümesinin sağladığı dünya birinciliğini göklere çıkarması. Aslında yapılan, sadece görülmek istenen idi.
Her neyse… Şimdi gelin; hem dünyada ve hem de Türkiye’de iyi giden ve kötü giden konuları tek tek sıralayalım.
Sonra da düşünelim:
- Dünya ekonomisi nasıl gidiyor?
- Türkiye ekonomisi nereye doğru yol alıyor?
- Türkiye, ekonomide dünyadan ayrışıyor mu?
Dünyada “iyi giden” konular:
- Öncelikle dünya ekonomisindeki büyüme olumlu ve bu kez öncülük edenler gelişmiş ülkeler. Tüm dünyada da büyüme rakamları beklenenin üzerinde. Örneğin; 2018 yılı büyüme hedefini, Dünya Bankası yüzde 2.9’dan yüzde 3.1’e ve IMF de yüzde 3.7’den yüzde 3.9’a yükseltmiş durumda.
- Geçen yıldan itibaren ABD ve AB merkez bankalarının yaptığı açıklama doğrultusunda bilanço daraltma ve dolayısıyla parasal genişlemeyi durdurma çabaları 2018 yılına yansımış durumda. Normale dönüş adına önemli bir adım.
- Dünyada işsizlik düşme eğiliminde.
- Dış ticaret de artış sinyalleri var.
- Likidite bolluğu devam ediyor. Onun için GYÜ’lere fon akışı söz konusu.

Dünyada “kötü giden” hususlar:
- Dünyanın başındaki galiba en büyük bela, jeopolitik riskler. Özellikle süper güçler arasındaki güç denemeleri adeta sinir savaşları gibi.
- Dünyanın her tarafı adeta kaynıyor. K. Kore, İran, Suriye, Irak, Afganistan bu ülkelerden sadece birkaçı.
- Süper güç ABD’de Başkan Trump’ın durumu, garip marjinallikler ortada.
- Avrupa’da milliyetçi iktidarların iş başına gelmesi.
- Özellikle petrol fiyatlarındaki artış eğilimi.

Türkiye’de “iyi giden” gelişmeler…
- Hükümetin özellikle 15 Temmuz sonrası ekonomiye yönelik ciddi destekleri.
- Özellikle KGF, SGK, vergi ve yatırım destekleri çok dikkat çekici.
- Bu tedbirlerin sonucunda artan büyüme çabaları ve sağlanan sonuçlar.
- Dış ticarette olumlu ve fakat yetersiz gelişme.
- İşsizlikte sağlanan iyileşmeler.
- Turizmde toparlanma sinyalleri.
Türkiye’de “kötü giden” konular ise…
- İç politikadaki gerginlik ve olumsuz gelişmeler.
- Dış politikada ve yakın komşularımızla yaşadığımız olaylar ve sınır ötesi harekatın giderek yoğunlaşma eğilimi.
- İş dünyasının ve özellikle de yabancı sermayenin tedirgin olduğu OHAL durumunun devamı.
- Enflasyon belasıyla bir türlü baş edilememesi.
- Her türlü desteğe rağmen işsizlik sorununun devamı.
- Dış ticaret açığının ve dolayısıyla ödemeler dengesinin bozulma eğilimi.
- Dolayısıyla dövizde dışa bağımlılık ve kısa vadeli sermaye hareketleri.
- Kronik düşük tasarruf eğilimi ve yabancı kaynağa mahkumiyet.
- Bozulan mali disiplin.
- Bir türlü iyileştirilemeyen yatırım ortamı.
- Gündemden düşmeyen seçim senaryoları.

Şimdi yukarıdaki başlıkları bir arada göz önünde bulundurduğumuzda;
- Dünya ekonomisinin daha iyiye doğru gittiği,
- Türkiye ekonomisinin seyrinin aynı yönde olmadığı,
- Dolayısıyla ayrışmanın ortaya çıktığı
görülüyor. Onun için diyoruz ki gündeme ekonomiyi oturtmak ve özellikle yapısal düzenlemeleri mutlaka yapmak gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar