Türkiye’de “işsizlik meselesi”çok önemli!...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Türkiye’de gündemde dış politika ve iç politika ile ilgili sıcak konular varken; görünmeyen başka konular da var. Aslında görünmeyen diyoruz ama biraz da görünmek istenmeyen konular. Bir bakıma gündeme yansıyan ve yazılı/görsel basını işgal eden konular, vatandaşın asıl konularını gölgeliyor. Gerçekten de çok ciddi farklılaşan gündemler var. Bu yazımızda vatandaşımızın önemli gündemlerinden birisi üzerinde durmak istiyoruz: “İşsizlik”.

İşsizlik, iktisattaki tanımıyla piyasada geçerli cari ücret seviyesinde iş arayıp da bulunamaması hali olarak biliniyor. Yani sektörde veya meslekte geçerli ücret düzeyinde iş bulamamak olarak tanımlanıyor.

TÜİK’in Temmuz 2016 verilerine göre rakamlara kısaca bir bakalım.

- Türkiye’de 15 yaş üstü nüfus yaklaşık 58.8 milyon.

- Bunun işgücüne dahil olan kısmı 30.9 milyon.

- Ancak işgücüne dahil olanlar içinde fiilen çalışan nüfus 27.6 milyon.

- Dolayısıyla işsiz sayısı 3.3 milyon.

- Bir başka ifadeyle işsizlik oranı yüzde 10.7.

Konuya bir de işgücüne dahil olmayanlar açısından bakalım.

- İşgücüne dahil olmayanların sayısı 27.8 milyon.

- Bunların içinde iş bulma ümidi olmayan 0.7 milyon.

- İş aramayan e çalışmaya hazır olanların sayısı 1.8 milyon.

- Dolayısıyla iş gücüne katılmayanların oranı yüzde 52.7 civarında.

Yani bu ülkede çalışma çağındaki 58.8 milyon insanın sadece 27.6 milyonu çalışıyor; buna karşın 31.2 milyonu çalışmıyor. Demek ki her 100 kişiden 53’ü hangi nedenle olursa olsun çalışmıyor veya çalışamıyor.

Görüldüğü gibi resmi kayıtlara göre işsizlik oranı yüzde 10.7 ile çok yüksek. Aslında yıllardan beri orta gelir tuzağı gibi “işsizlik tuzağı” yüzde 10 bandında seyredip duruyor.

Bu oran ile dünyadaki belli başlı 48 ülke içerisinde Türkiye’de 8. sırada yerini alıyor. Artık Euro Bölgesi işsizlik oranı da Türkiye’nin altına düşmüş bulunuyor.
Aslında gerçek işsizlik oranının bu olmadığı herkesçe biliniyor. Nitekim en geniş işsizlik tanımına göre Türkiye’de 6.3 milyon işsiz bulunuyor ve işsizlik oranı bu durumda yüzde 19’a yükseliyor.

İşsizlerin sayısındaki artışa baktığımızda arka plan resmin daha koyu olduğu görülür. Şöyle ki son bir yıllık döneme bakıldığında;

- Sanayi sektöründe istihdam kaybı 82 bin kişi. Yani imalat sanayinin istihdam yaratamadığı görülüyor.

- Geçtiğimiz yaz döneminde tarımdaki istihdam kaydı 291 bin kişiye ulaşıyor.

- Gençlerden 88 bin kişi işini kaybediyor.

- 15-29 yaş grubunda işsizler sayısına 118 bin kişi ekleniyor.

- Aynı şekilde iş bulma umudu olmayanların sayısı da 100 bin kişi artıyor.

Bu tablo iç açıcı ve sürdürülebilir değil. Bunun ekonomide yarattığı daralma veya tahribat kadar sosyal barışa yapacağı muhtemel olumsuz etkiler de var.

Söz konusu işsizliğin artmasındaki en önemli neden; ülkedeki yatırımların durması ve büyüme oranının yavaşlamasıdır.

Ücretler üzerindeki yüklerin ağırlığı yeteri kadar fazla iken ayrıca asgari ücretin artırılmasının ilave yük yaratması da önemli bir etkendir.

Kamu kesimindeki ihraçlar ve açığa almalar işsizler ordusuna yeni ilavelerdir. Ancak; eğitim ve emniyet hizmetleri için kadroların açılması ve eleman alınmaya başlanması bu alandaki olumsuz etkileri asgariye inmektedir.

Çok ciddi bir faktör de Suriyeli ve diğer ülkelerden gelen kaçak ve göçmen işçilerin istihdamda yarattığı işsizler ordusudur. Bu noktada kayıt dışı istihdam söz konusudur.

Ayrıca hükümetin ve yerel yönetimlerin çeşitli program başlıklarıyla verdiği yardımlar da işsizliği körükleyici niteliktedir. Yani bazıları bu yardımları yeterli bularak ya çalışmak istememekte veya bu yardımların kesilmemesi için kayıt dışı çalışmanın yollarını aramaktadır.

Türkiye’de işsizlik sorunu ciddi bir potansiyel sorun halini almış durumdadır. Dolayısıyla öncelikle istihdam üzerindeki yükleri azaltıcı ve istihdamı teşvik edici yapısal düzenlemelerin süratle devreye girmesi şarttır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar