Türkiye’nin borçları tehlikeli artış gösteriyor!...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Şu gündem kargaşasında ekonomiden bahsetmek ne kadar mümkün?

Artık gündemler aylık, haftalık, günlük değil; saatlik değişim gösterince ekonomiyi öne çıkarmak nasıl olacak?

Dış politika ile ilgili tehlikeli sularda ilerleyen Türkiye’nin dış dünya ile ekonomik entegrasyonu sağlaması ve sürdürmesi imkan dahilinde mi? Hükümetin başı ile ilgili olarak siyasette yeni yakıştırmalar gündemde iken bu kişinin ağzından ekonomi ile ilgili mesajları nasıl algılanır?

Bu soruları istediğiniz kadar artırabilirsiniz.

Ama ekonomi ile ilgili gerçekleri de gizleyemezsiniz. Var olan bir şeyin gizlenmesi, o şeyin olmadığı anlamına gelmez; aynen masanın üstündeki kiri masanın altına gizlemek ve görünür olmaktan çıkarmak gibi.

Bu gerçeklerden birisi de Türkiye’nin kamu kesimine ait borçları… Türk Hazinesi’nin iç ve dış borçlarındaki gelişmeler oldukça hızlı ve bir o kadar da tehlikeli. Daha doğrusu borç tutarındaki ve yapısındaki değişim çok hızlı.

Dilerseniz borç tablosuna bir bakalım.

Türkiye’nin 2010 yılından 2016 sonuna kadar olan iç borç stokundaki değişmeler ile bu borçlara ilişkin bazı gelişmeler tabloda yer alıyor.

Bir sonraki tablo ise sadece 2017 yılına ait. Yani içinde bulunduğumuz yılın ilk 8 ayındaki gelişmeleri gösteriyor.

Şimdi gelin bu tabloları yorumlayalım;

• 2010 sonunda yaklaşık 353 milyar lira olan iç borç stoku 7 yılın sonunda (2016 sonu itibariyle) 469 milyar liraya yükselmiş.

• Yani borç stoku yüzde 33 artmış.

• 2017 yılında bu seyir daha da hızlanmış, 2016 yılının sonundaki borç stoku Ağustos 2017 sonu itibariyle 513 milyar lirayı aşmış.

•Yani 8 ayda iç borç stoku yüzde 9.5 onanında yükselmiş.

• Özellikle içinde bulunduğumuz yılda iç borç stokundaki hızlı artış bozulmanın işaretidir. Bu konjonktürde söz konusu bozulmanın hızlanarak devam edeceğini söylemek kehanet sayılmaz.

• Bu noktada borçların GSYİH’ya oranı hatırlatılabilir. Ancak; bu durum büyümenin kaynağının ağırlıklı olarak borçlanmaya dayalı olduğu gerçeğini de değiştirmez.

• Söz konusu iç borçlanma faizleri 2010 yılında yüzde 8.5 dolayında iken 2016 sonunda iki haneli hale gelmiş.

• Özellikle 2017 yılında iç borç faizleri tüm aylar itibariyle artmaya devam etmiş ve yüzde 11’e dayanmış.

• İç borç vadesinde bir bozulmanın olduğunu söylemek zor. Zira faizlerin artışı vadeye etki yapmamış.

• Gelelim iç borçları çevirme oranına… 2010-2016 döneminde her 100 liralık iç borç ödemek için 81 lira ile 90 lira arasında yeni borçlanma yapılmış. Dolayısıyla borçların kalan kısmı bütçe tasarrufl arıyla yani faiz dışı fazla ile finanse edilmiş.

• Ancak 2017 yılına gelince sıkıntı artmaya devam etmiş. Bu yılın ocak ayında 100 liralık borcu ödemek için 103.5 lira borçlanma yapılmış. Ağustos ayında ise 100 lira borç ödemeye karşılık 169 lira borçlanma olmuş. Yani iç borç çevirme oranı bozulmuş.

Bu durumda 2018 bütçesi hazırlanırken; açığın finansmanında borçlanmaya yüklenme olacak ve dolayısıyla borçlanma yapısı da hızla bozulmaya devam edecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar