Varlık piyasasında balon

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Her krizin bir sonu var. Krizin bitişinin ilk sinyalini genel olarak borsalar verir. Bu genel kabul gören bir inanış. Ancak bu inanışın gerçekleşmesi her zaman mümkün olmayabilir. 1929 krizinden sonra da borsa endeksinde iniş çıkışlar olmuştu. O tarihte aracı kurumların ortak kararları ile borsaya yaptıkları alım yönlü müdahaleler   olumsuz beklentileri kırmayı amaçlıyordu. Ancak bu müdahalelerin etkisi uzun soluklu olmamıştı. Beklentiler ekonomik verilerle ilişkili olmasına karşın, bu verileri okumada, Keynes'in ifadesi ile, hayvansal güdüler etkili olduğu için yanılma olasılığı da yüksektir. Örneğin 1929 krizinde büyük iktisatçı ve istatistikçi Irwing Fisher, krizin kısa süreli olacağını düşündüğünden borsa hızla düşerken alım yapmış, bir başka iktisatçı John Maynard Keynes hisse senedi satmıştı. Krizi doğru okuyan Keynes servetini büyütürken, Fisher yoksulluk içerisinde yaşama veda etmişti.

1929 krizinde sermaye hareketleri bu düzeyde değildi. Buna rağmen dünya ekonomisinin çökmesine neden olmuştu. Bundan dolayı bu krize büyük çöküş (great crash) denilmişti. 2008 krizi 1929 krizi kadar büyük olmasına rağmen özellikle ABD'nin hızlı ve parasal büyümeyi öne çıkaran müdahaleci tavrı nedeniyle daha hızlı sona erecek gibi durmaktadır. Elbette burada çıkış önce fiyatlar açısından sona erecektir diyoruz. Yani borsa endeksinin yükselmesi, faiz oranlarının yatırımları motive edecek düzeyde olması ile enflasyon oranının kabul edilebilir düzeyde kalmasını kastediyorum. Krizin temel makro göstergeler açısından (yani işsizlik, büyüme, bütçe açığı ve toplam talepte istikrarın yakalanması, gibi) istenilen düzeylere ulaşması daha uzun bir zaman alacaktır.

Her ülkenin istediği bu istikrarı yakalama yolculuğunda yollar Ankara'nın yolları gibi. Yani çukurlarla doludur. Bundan dolayı bugün süreklilik gösteren borsa endeksindeki yükselişler ya da artık küçük küçük de olsa artmaya başlayan büyüme oranları tersine dönebilir. Yani borsalarda düşüş, büyüme oranları küçülme oranlarına dönüşebilir. Bunun temel nedeni de halen uluslararası ölçekte sürekli yer değiştiren spekülatif sermaye hareketlerinin hacminin büyük olması ve sermaye akımının hızlı olmasıdır. Nitekim 2009'un bir küçülme yılı olmasına rağmen borsa endeksleri özellikle yükselen ekonomilerde (emerging markets) reel ekonomilerdeki gerçekleşmelerden kopuk denilecek ölçüde yükselmiştir. Bu durum kimi çevreleri korkuttu ise de, bu kaygılarını dile getirmekten çekindiler. Adeta Midas'ın kulaklarının uzun olduğunu söylemekten korktular. Bu korkuyu N. Roubini gibi iktisatçılar dile getirmeye çalıştı ise de krizden bıkan yatırımcılar ve hükümet yetkilileri pek dikkate almadı.

Bu sağırlığı galiba ilk bozan Çin Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Zhu Min oldu. Min bu hafta içinde Financial News gazetesine verdiği röportajda, "Piyasada gizli varlık balonu riski devam ediyor. Piyasaların küresel kriz sonrasında beklenenden daha iyi toparlanması, özellikle sermaye piyasalarında varlık balonu tehlikesi yarattığını ve ABD'nin faiz oranlarını yükseltmesiyle gelişmekte olan piyasalarda varlık balonunun patlama riskinin gerçekleşmesine neden olabileceğini" söyledi. Min,  varlık balonunun nedeninin, gelişmekte olan ülkelere yönelik "dolar arbitraj işlemlerinin" olduğunu söyleyerek bir anlamda Çin'in korkusunu açığa vurdu. Çin korkuyor. Çünkü gayrimenkul piyasası beklenenden daha hızlı yükseldi. Sermaye hareketlerine belli kısıtlar koymasına rağmen Çin borsası da aşırı şişmiş durumda. Çin'li yetkililer, özellikle ABD Merkez bankası FED'in haziran ayından  sonra faiz oranını yükseltme olasılığının güçlenmesinin piyasalardan ciddi sermaye çıkışına neden olabileceğinin farkındalar. Bundan dolayı işe ABD'yi de katarak tedbir almaya çalışıyorlar.

Umarız bu riskleri Çin gibi diğer ülkeler de fark eder.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019