Vatandaş gazeteciliği ve blog’lar

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA garbis.kesisoglu@dunya.com

Son yıllarda dijital teknolojinin hızla gelişmesi, okuyucu/izleyici alışkanlıklarını da değiştirdi. Uzun yıllar haber alma konusunda sadece gazetelerle yetinen okurlar, internetin limitsiz imkanlarını görünce tutum değiştirmeye başladılar. Yeni ve farklı davranış modelleri, eğilimler, tercihler ortaya çıktı. Bugünün okuyucu/tüketicisi, artık gazeteler tarafından kendisine okuması empoze edilen haberleri yeterli görmüyor.

Okuyucu artık haberlere katkıda bulunmayı, haberlerin içinde bulunmayı arzu ediyor.

İnternetin ve son model 3G cep telefonlarının sundukları imkanlar, okuyucuların giderek daha geniş oranda katılımını sağlıyor. Bu durumu öncelikle Norveç ve Finlandiya gazeteleri keşfedip değerlendirmeye başladılar. Endonezya'nın Aceh bölgesi açıklarındaki korkunç depremden sonra ortaya çıkan tsunami olayından ilk resimleri Norveç'in "Verdens Gang-VG" gazetesi verdi.

"VG", vatandaşların haberlere ve fotoğraflara katkıda bulunmak istemesini fırsat bilerek, dört rakamlı bir hizmet telefonu kurmuştu. Cep telefonuyla çekilen resimler, anında bu sayede Oslo'daki gazetenin merkezine aktarılıyordu. Tsunami günü Tayland'daki lüks otellerde tatilde bulunan VG okuyucuları, olayı gazeteye bildirdiler ve kurulan servis sayesinde anında görüntüleyerek geçtiler. Oslo'da o sırada kimsenin tsunami felaketinden haberi yoktu. En hızlı ajans olan Associated Press bile henüz tek kare resim geçememişti.

Bu olay dünya basın tarihinde bir "ilk" olarak yerini aldı.

VG, okuyuculardan gelen haber ve resimleri hem gazetede, hem de web sitesinde iyi bir araştırma yaptıktan sonra değerlendiriyor.

"Vatandaş gazeteciliği" nedir?

Bilgisayarların ve hızlı iletişim sistemlerinin yayılması, kişileri medya ile yakından ilgilenmeye sevk etti. Özellikle sosyal medya iletişim ağlarının baş döndürücü bir hızla gelişmesi, "amatör muhabir" kavramının bütün dünyada yerleşmesini sağladı. Vatandaşlar, topladıkları haberleri, araştırma sonuçlarını fotoğraflarla tamamlayıp internetteki haber siteleriyle gazetelere geçmeye başladı. Videoları da "You Tube"a

aktarmak artık bir görev haline geldi. Her gün binlerce video yağmaya başladı.

Herkes kendini birer "gazeteci" gibi görüyor.

Daha doğrusu medyada gazeteciliğin tanımı değişti...

"Vatandaş gazeteciler", daha tarafsız olduklarını ve medyanın ön plana çıkarmak istemediği haberleri kamuoyuna duyurarak demokrasi içinde önemli bir görev yerine getirdiklerini öne sürmeye başladılar...

Gazeteler ve profesyonel gazeteciler, önceleri durumdan pek memnun değildi; Vatandaş gazeteciliğine cephe aldılar. Daha sonra, bu haberlerden faydalanabileceklerini gördüler. Bu "ücretsiz" kaynakları, sıkı bir kontrol sonrası değerlendirmeye karar verdiler. Vatandaş gazeteciliğine bazen "halkın medyası", "katılımcı medya" veya "sokak gazeteciliği"  de deniyor. 1999'da Amerika'nın batısındaki Washington eyaletinin Seattle şehrinde yapılan Dünya Ticaret Örgütü'nün yıllık toplantısını protesto eden göstericiler, seslerini medyaya duyuramadıklarını görünce, "alternatif" bir medyaya ihtiyaç duydular. Bu maksatla  kurulan "Indymedia" sitesi, bugüne kadar protestocuların haber, resim ve videolarının buluştuğu alan oldu. 

Gazeteciliğin Hyde Park'ı

2000 yılında Güney Kore'nin başşehri Seul'da "her vatandaş bir muhabirdir" ilkesinden hareket eden eski gazeteci Oh Yeon-ho "Ohmy News" sitesini kurdu. Burası tam anlamıyla bir vatandaş gazeteciliği sitesi ve görevli 54 profesyonel gazeteci gelen haberleri "filtreden" geçiriyor, gerektiğinde yeniden yazıyor. İçeriğin yüzde 20'sine profesyonel gazeteciler, yüzde 80'ine ise 50 bin vatandaş gazeteci katkıda bulunuyor.

Amerika'daki bedava organizasyonların aksine, haber başına 2 ile 10 dolar arasında bir telif ücreti ödeniyor.

Vatandaş gazetecilerin yüzde 76'sını yetişkin erkekler, yüzde 20'sini kolej talebeleri, yüzde 6'sını esnaf oluşturuyor. Bunların yüzde 73'ü 20-39 yaş grubunda...

Her ideolojiden insanların fikirlerini serbestçe yayabildikleri Ohmy News, gazeteciliğin "Hyde Park"ı olarak tanımlanıyor ve reklam da alıyor. Site, gelirinin yüzde 70'ini reklamlardan, yüzde 20'sini telif haklarından ve yüzde 10'unu da abonelerden temin ediyor.

Halkın arasından gelen muhabirlerin eğitimi, yani haber takip ve yazma tekniklerini öğrenmeleri için, Ohmy News bir okul açtı... Böylelikle kaliteli ve güvenilir haberlerin akışı hızlandırılıyor.

Ohmy News'in sahibi "Bizim haber merkezlerimiz internet kahveleri, bürolar, evler ve cep telefonları... Biz 24 saat haber peşindeyiz. Geleneksel medyaya harp ilan ettik ve haberciliğin şeklini değiştirdik. Dünya basınının yıllardan beri uyguladığı katı şablonları ortadan kaldırdık. Çok başarılıyız" diyor ve yakında İngilizce Ohmy News'in de devreye gireceğini belirtiyor.

Blog siteleri ve denetim sıkıntısı

"weblog" kelimesinin We-blog olarak 1997'de Jorn Borger tarafından ikiye ayrılmasından türeyen "blog", şahıslar tarafından hazırlanan yorumlar, makaleler, grafik, video ve fotoğrafların web sitelerinde sunulması olayı. Blog kavramı ilk defa 1999'da Peter Merholz tarafından kullanıldı. Bu sitelerde genellikle diğer bolg'lara da "link" verilebiliyor. Sadece fotoğraflı blog'lar "Photoblog", videolar ise "Vlog" olarak adlandırılıyor. Kısa blog'lara ise "micro-blog" deniliyor.

Bugün dünyada 140 milyon blog olduğu tahmin ediliyor. Firmalar bile ticari amaçlarla blog'dan istifade ediyor. Hemen hemen her konuda, moda, klasik müzik, pop müzik, sinema, gezi, hukuk ve sanat alanlarında yüzbinlerce blog var. Cep telefonlarından gönderilen blog'lar "moblog" olarak en çok yayılanların başında geliyor.

Yeni model cep telefonları artık günlük hayatımızda çok önemli bir rol oynuyor. Blog hazırlamak için bilgisayara müracaat etmeye artık gerek kalmıyor. Yanında  dizüstü bilgisayarı bulunmayanlar bile seyahatte blog'larını aksatmıyor. Technorati, Blogscope, Bloglines gibi sitelerden kolaylıkla binlerce blog'a ulaşılabiliyor.

Blog'larda ziyaret rekoru 50 milyon ziyaretçi ile Çinli kadın sinema oyuncusu Xu Jinglei'ye ait.

Amerika'da ilk blog'u, Kaliforniya'daki "San Jose Mercury News"in gazetecilerinden Dan Gilmor başlattı.

Bugün herkesin blog'cu olarak ortaya çıkarak, fikirlerini bütün dünyaya yayma imkanı  var. Ama bu gelişme bir yandan da tehlikeli bir durumu ortaya çıkarıyor. Herkesin kendisini profesyonel gazeteci sanarak aklına geleni yazması, taraflı hareket etmesi, buna karşılık hukuki yönden sorumluluk taşımaması, geleceğe dönük endişelerin  dile getirilmesine vesile oluyor. 

Blog'cuların sayısının her gün artması ve sitelerin kontrol edilememesi önemli bir konu. Son olarak Amerika'nın Alaska eyaletindeki Demokrat Parti eğilimli blog'cular,  eyalet valisi ve gecen başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler'in başkan yardımcısı adayı olan Sarah Palin'in ani istifasına neden oldular. Blog'cularin Sarah Palin ile ilgili iddiaları öyle bir hal adi ki, Bunların araştırılması için yüz binlerce dolarlık avukat harcaması gerekti. İleriye dönük siyasi projeleri olan Sarah Palin, daha fazla yıpranmamak için, süresinden önce valilik koltuğunu boşalttı.

Diğer bir sorun da, bazı firmalarda ve uçak şirketlerinde çalışanların blog'larında müesseselerinin sorunlarını dile getirmeleri. Artık bir "açık toplum"da yaşadığımızdan, firmalar gerçeklere uymasa da bunları yazanların işine kolaylıkla son veremiyor.

Blog'cular her zaman her yerde

Bu arada blog'un ve vatandaş gazeteciğinin faydalı taraflarını da unutmamak gerekiyor. 2004 Amerika başkanlık seçimleri kampanyalarında, ilk defa olarak blog'culara gazetecilerle eşdeğer basın kartı verildi. "ProPublica" politik web sitesi, başkan Obama'nın ekonomiyi canlandırma paketindeki milyarların nasıl harcanacağını vatandaşlar adına kontrol edebilmek için profesyonel gazeteciler ve amatör blog'cularla bir tim kurdu. Gerilere gidersek, 11 Eylül 2001 günü Wall Street'teki ikiz kuleler faciasında blog'cular ve vatandaş gazetecilerinin olaylar esnasında cep telefonlarıyla çektikleri unutulmaz görüntüler, henüz hafızalardan silinmedi ve belki de bu akımın öncüsü oldu.

Aynı şekilde 2005'te Londra'daki bomba faciasında da cep telefonlarıyla metro vagonlarında çekilen fotoğraflar olayların aydınlanmasında önemli

rol oynadı. Blog'cular 2008 Amerikan başkanlık seçimlerinde, geleneksel medyayı sollayarak Obama'nın Demokratlar'ın adayı ve daha sonra başkan seçilmesinde, halktan para toplamasında çok büyük bir rol oynadılar.

Amerikan gazeteleri de giderek daha geniş oranda yazarlarının, muhabirlerinin blog'larını web sitelerine alıyorlar. Genel yayın müdürleri de blog'larında, yazı işleri kararlarının nasıl alındığı, gazetenin nasıl hazırlandığı ve okuyucu tavsifleri gibi hususları dile getiriyorlar.

Ya katılımcı gazetecilik, ya da...

Blog'lar ve vatandaş gazeteciliği artık gazete sanayiinin birer parçası oldu. Önemli olan, gazetelerin bu olanaklardan en iyi şekilde istifade etmenin yollarını bulmaları... Bu çerçevede, mahalli olaylara eğilmeleri, metropollerin dışındaki vatandaşların da isteklerine kulak vermeleri ve alışagelmiş sabit fikirler nedeniyle gazetede yer bulamayan haberleri de değerlendirmeye almaları, kendi menfaatleri gereği öne çıkıyor. İsrail devlet olarak dünyada ilk blog sitesini kurdu ve Twitter'den bile geniş ölçüde yaralanıyor. Geleneksel tek tip gazetecilikte ısrar etmenin çıkar yol olmadığı çoktan görüldü...

Artık "katılımcı gazetecilik" devri başladı; profesyonellerin vatandaş gazeteciler ve blog'cularla işleri paylaşmaları gerekiyor. Aksi halde, "post modern gazetecilik" tamamen web sitelerine taşınacak. Bu da bildiğimiz basılı gazetelerin sonunu hızlandıracak.

Blog sitelerinin kraliçesi: Arianna Huffington

Bu yıl, ünlü ekonomi dergisi "Forbes" tarafından Amerikan medyasının en etkili 12 gazeteciden biri olarak seçilen ve medyada "Blog Sitelerinin

Kraliçesi" olarak adlandırılan Arianna Stassinopulos 1950'de Atina'da doğdu. İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'ndeki yüksek

öğreniminden sonra Amerika'ya gitti.

Liberal demokrat eğilimindeki Arianna, 1986'da, petrol milyoneri Michael Huffington ile evlendi. 1997'de boşanmasına rağmen Huffington soyadını devam ettiren Arianna, Amerika'nın en başarılı

haber sitesi "Huffington Post" u kurdu.

Arianna Huffington, blog'cuları "amatör" olarak nitelendirerek herhangi bir ödeme yapmıyor. Buna rağmen her blog'cunun en büyük emeli Arianna tarafından seçilerek siteye alınması...

Huffington Post'ta yazan bir blog'cunun piyasadaki kredisi de yükselmiş oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar