Veriyi bilgiye çevirmek

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ sefik@utided.org

Son zamanlarda, hem görsel hem de basılı medyada çok sık gördüğümüz bir deyim var “ Big Data.“ Yabancı dillerden sözcük kullanma meraklılarının diline dolandırdıkları bu ifade yerine “Büyük Veri” ifadesini kullananlara teşekkür etmek gerek. Ayrıca “Datalar” diyerek, hem yabancı sözcük kullanan hem de zaten çoğul yapısı olan bir sözcüğü yanlış kullananlara ne demeli bilmiyorum. Sohbetimiz yabancı dil dersine dönmeden konuya dönelim.

Hep, büyük veri nasıl işlenilmeli ve kullanılabilir bilgiye dönüştürülmeli diye konuşuluyor. Buna kimsenin itirazı yok da elindeki bilgiyi, elektronik ortamda yer kaplamasın diye silenlere ne demeli? Özellikle KOBİ ziyaretlerimizde ve bu işletmelerde yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz, “Boşuna bilgisayarlarımızda yer tutmasın” diyerek, yürek hoplatan bu hatayı yapan işletmelerin sayısı hiç azımsanmayacak kadar çok.

Verinin büyüğü, öncelikle büyüklerin sorunu ve onu işleyip değerlendirmek onların sorunu diye düşünmek ne kadar yanlışsa, küçük de olsa elindeki çok değerli veriyi silip atmak da affedilmeyecek kadar yanlış. Özellikle, ellerindeki elektronik ortamda veya basılı olarak bulunan verinin, kendilerine özel olduğunu ve bunun başka yerde ve/veya başkasının elinde olmadığını düşünmeden yok etmek de affedilebilir gibi değil.

“Tarih Tekerrürden İbarettir” diye bir deyiş vardır. Ne kadar tekrar ettiği tartışılabilir olsa da gerçek olan şu ki tarihteki olaylara bakarak ders alanlar, bugün içerisinde bulundukları koşulları değerlendirerek, gelecekteki davranış biçimlerini şekillendirmekte başarılı olacaklardır. Hatırda tutmamız gereken o ki elektronik veya basılı arşivimiz de işletmemizin tarihini barındırmaktadır. 

Bugünkü bilgi bombardımanı ortamında bilgi çok fazla, bilgi çok yoğun ve maalesef bilgi kirli. “Hazreti Google” orada bizi bekliyor ve klavyemizdeki iki tık tık bir iki şık şık sonucu, eteğinde ne varsa ortaya döküyor. Amma asıl iş bundan önce halledilmesi gereken bir konu. Öncelikle buradan, başka arama motorlarından veya bilgi kaynaklarından elde edeceğimiz veriden ne beklediğimizi ortaya koymamız gerek. Bu verileri kullanarak, nereye varmak istediğimiz konusunu baştan düşünürsek, verinin bilgiye çevrilmesi konusunda daha başarılı olacağımız kuşkusuzdur.

Seminerlerimizde veya danışmanlık programlarımızda birlikte çalıştığımız dostlarımıza gösterdiğimiz bilgi bankaları, istatistik siteleri gibi yerlerde gördükleri veriler, onları oldukça şaşırtabiliyor. Ancak bizi daha çok şaşırtan konu, oldukça geniş bir kitlenin, “Bu verileri nasıl değerlendirebileceğiz” sorusuna verdikleri cevaplar. Bu cevaplarından dolayı hiç kimseyi suçlamadığımı vurgulamam gerekli. Çünkü iş insanlarımızın ezici bir çoğunluğu, veriyi değil bilgiye çevirmek, elde etmeyi bile bilmiyor. Bu konuda kimseye sert eleştiri yönlendiremeyiz zira bunlar okullarımızda öğretilmediği gibi, iş hayatımızda da büyük işletmeler dışında bunun uygulamasını yapan yok.
İşin özü şu, ileriye bakmadan yürümek bizi düşebileceğimiz çukurlardan korumaz. Yürüyeceğimiz yolu önce tanımlayıp sonra da belirlersek, hata yapma ve zarara uğrama olasılığımız da oldukça azalır.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019