Yapısal dönüşüm programı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bu sıralarda herkesin dilinde bu ”yapısal dönüşüm” meselesi var. Dönüşecek yapı ekonominin reel üretim yapısı kuşkusuz. Yıllardır ekonominin fiziki üretim alanlarını geri plana atıp piyasalaşma ve finansal yapılanma ile gelişme imkanları arandıktan sonra birden bire reel ekonomiye dönüp, yeni yapılanmalara heveslenmek ilgi çekici bir süreç kuşkusuz. 

Bu yönelimin bazı nedenleri var. 2000’li yılların başından bu yana olayların gelişim sürecinde şöyle bir akış yaşandığını düşünüyorum. Malum, bir süre bel bağlanan “mutlak piyasa ağırlıklı- finans odaklı- küreselleşme yönelimli” gelişme serüveni daha birinci çeyrek tamamlanmadan ağır bir iktisadi krizle sonuçlandı. Kriz sürecinde başvurulan bol para-düşük faiz tercihinde de yolun sonuna gelindi. Artık kaynak ihtiyacını sıcak dış fonlarla karşılama imkanı daralıyor. Bol bulamaç akan bu tür kaynaklarla büyüme finansmanı yapmak mümkün olmayacak. Olayların akışı geçtiğimiz dönemde benimsenen büyüme modelini ıskartaya çıkarttı. Artık büyümeyi de finansmanını da başka yöne çevirmek gerekiyor. Günümüzdeki “yapısal dönüşüm” merakının temel nedeni bu gereklilik. 

Biz de bu yeni meraka ayak uydurmuş gibi görünüyoruz. Bu yolda ilk adımı attık bile. AKP iktidarı bol ve ucuz paraya yaslanarak büyüme arayışının önemli aktörlerinden birisidir. Şimdi bu imkanın daralacak olmasından en fazla etkilenecek olan da biziz. Bu zafiyetin bilincinde olan siyasi iktidarın yeni bir yönelim aradığı biliniyordu. Bu arayışın tamamlandığı anlaşılıyor.

AKP dün ‘Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Dönüşüm’ adı altında yeni bir program açıkladı. 25 maddelik bir yapısal reform programı bu. Programın kendi içinde ve takdiminde farklı ayrımlar yapıldığı gözleniyor. Programın kendi içinde üç ana parça yer alıyor. Dün açıklanan ilk parçada yer alan 9 maddenin reel sektörle ilgili düzenlemeleri kapsadığı söylendi. Sekizer maddelik “makroekonomik düzenlemeler” ve  “insan odaklı yapısal dönüşüm düzenlemeleri” parçalarının da daha sonra tartışmaya açılacağı anlaşılıyor. 

Bu ayrıma ilaveten, sayın Başbakan tarafından yapılan açıklamada bir ayrım daha yapıldı. Buna göre yapısal dönüşüm 5 ana başlık, beş temel ilke altında inceleniyor. Siyasi istikrar ile ekonomik öngörülebilirlik arasındaki ilişkilerin sürdürülmesi birinci ilkeyi oluşturuyor. Yapısal dönüşümde ikinci ilke insan kaynağımızın nitelikli hale getirilmesi. Üçüncü ilke üretim teknolojisindeki değişime uyum sağlamak olarak ifade ediliyor. Finans sektörüyle reel sektörün birbirini destekleyecek şekilde geliştirilmesi dördüncü ilke. Beşinci ilke de ulusal ekonominin dünya ekonomisi ile tam entegrasyon halinde hareket etmesi olarak açıklanıyor. Sayın Başbakan dünkü açıklamasında bütün bunlarla birlikte, “ekonominin bir bütün olarak yönetilmesi” olarak ifade edilen temel bir öncelik olduğunu da ifade etti. 

Yapısal dönüşüm programının ayrıntılı bir değerlendirmesi için henüz erken. Parçalar halinde ifade edilen programın sadece üçte birini öğrendik. Bu aşamada genel planda bazı niyet ve eğilimlere işaret etmek yeterli olur diye düşünüyorum. Başlangıç olarak bu egzersizin başta işaret ettiğim dünyadaki genel eğilimle aynı doğrultuda bir girişim olduğu söylenebilir. Açıklamanın hemen her satırında artık yeni bir dönemin başladığı ve buna uygun dönüşümlerin yapılması gerektiğine işaret eden değerlendirmenin izleri var. Bu algı ve uyumu olumlu olarak nitelemek doğru olur diye düşünüyorum. 

Sayın Başbakanın temel ilkeler olarak andığı hususlarda da böyle olumlu bir algının işaretleri olduğu kanısındayım. Dikkat ederseniz temel ilkeler olarak açıklanan beş madde de de önceki dönemin ciddi bir eleştirisi gizli. Örneğin, böyle bir programda siyasi istikrar ile ekonomik öngörülebilirlik arasındaki ilişkiye vurgu yapılmasının başka bir niyetle açıklanması pek mümkün olmaz diye düşünüyorum. İnsan kaynağı niteliği ve üretim teknolojisinin değiştirilmesine özel olarak işaret edilmesinin şimdiye kadar yapılanların yeterli olmadığı şeklinde bir örtük eleştiriyi içerdiği düşünülebilir. Finans sektörü ile reel sektörün birbirini destekleyecek şekilde geliştirilmesi şeklinde ifade edilen ilkenin de aynı mealde okunabileceği kanısındayım. 

Örtük ve utangaç biçimde de yapılmış olsa da önceki kadronun tercihlerine dönük eleştirilerin yeni programın ilkeleri olarak benimsenmesini olumlu buluyorum. 25 maddelik ana gövde hakkında da görüşlerim var. Bunların tamamı açıklanınca bu görüşleri de sizlerle paylaşacağım. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018