Yaşadığımız zamanın özelliği

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

İçinde yaşadığımız kısa zaman  diliminin  tarihe nasıl kaydolacağını, hangi özelliklerine vurgu yapılacağını merak ediyorum.  Kendi adıma bugünün iktisadi iklimini tanımlamakta üç özelliğin öne çıkartılması  gerektiğini  düşünüyorum.  Büyüyememe sorunu bunlardan birisidir.  Bir süredir devam eden parasal genişleme ikinci özelliktir. Büyük ölçüde parasal genişlemeden kaynaklanan sermaye hareketleri de dönemin üçüncü özelliğidir.
Sıralamanın da bu şekilde yapılmasının doğru olacağı kanısındayım. Ekonomiler büyümekte sıkıntı çekiyor. Bu sorunun aşılması için parasal genişleme yapılıyor. Bollaşan para,  arbitraj kazancı kovalayarak, küreye yayılıyor. Kısa vadeli spekülatif sermaye akışı hızlanıp, büyüyor.
Bence içinde yaşadığımız zaman diliminin ana karakterini en iyi biçimde özetleyen özellikler bunlar.  
                                               *                   *                   *                                                  
Tartışmayı  doğru zemine oturtulabilmek için bu büyüyememe olgusunun niteliğini doğru tarif etmek gerekiyor. Büyüyememe deyimi ekonomilerin durduğu, daraldığı, küçüldüğü bir durumu tanımlamıyor.  Tersine, ekonomilerin büyüdüğü ama büyüme oranlarının ısrarla uzun dönemli ortalamanın (potansiyel) altında kaldığı durumu tanımlıyor büyüyememe sorunu. 
Küresel resesyonun üzerinden beş yıl geçmiş olmasına rağmen ulusal ekonomilerin  henüz  eski büyüme tempolarına ulaşamamaları küresel bir büyüyememe sorununa işaret ediyor.  Temposu düşen, büyümesi yavaşlayan ülke sayısının gittikçe artması da bu yargıyı güçlendiriyor.  Büyüyememe yaygın ve yerleşik bir olgu haline gelmiş durumda.
                                                    *                 *                *                                        
Bilindiği gibi büyüme iki farklı zaman boyutunda farklı etkenler den etkileniyor. Uzun dönemde büyüme teknolojik gelişme ve üretim faktörü stokları tarafından etkileniyor. Kısa dönemde bu ilişkinin  yerini üretim ile harcamalar arasındaki etkileşim alıyor. İçinde yaşadığımız zaman dilimini kısa dönem olarak tanımlamak durumundayız.  Bu kısa zaman diliminde büyümenin büyük ölçüde toplam harcamalar tarafından belirleneceğini öngörürsek zamana damgasını vuran büyüyememe sorununun da kaynağına inmiş oluruz.  Günümüzdeki büyüyememe sorunu  harcama-talep yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
Talep yetersizliğinin etkili olduğu  bu durumda  gerekli tedavi özel alanda ortaya çıkan talep kasılmasını kamu harcamalarının arttırılarak telafi edilmesi olarak tarif edilebilir. Günümüzde büyüyememe olgusunun aşılamaması bu tedavinin gerektiği biçimde yapılmadığı izlenimini veriyor. Siyaset alanında gözlenen politika kararsızlığı bu yargıyı doğruluyor.  Pek çok ekonomide maliye politikası sıkılaştırılırken para politikasının fazlasıyla gevşetildiği gözleniyor. Büyümeyi uyarıp,  besleyecek  tek ve etkili bir genişleme politikasından kaçınıldığı  anlamına geliyor bu.
                                                    *                  *                    *
Gerekli harcama-talep  takviyesi yapılmadan para miktarının artırılıp,  faiz oranlarının sıfıra yaklaştırılmasının  büyümenin canlandırılmasına yetmediği anlaşılıyor. Üstelik, bu genişleme bir tür likidite tuzağı oluşması ve para politikasının etkisini bütünüyle yitirmesi riskini de beraberinde getiriyor. Büyümenin canlandırılmasında tek politika olarak uygulanan para politikasının etkisinin azalması büyüyememe sorununa katkı yapıyor.
Politikanın etkisizleşmesi  miktarı artan  paranın buharlaşması gibi bir sonuç vermiyor kuşkusuz. Faiz getirisi sıfıra yaklaşan ekonomilerde fazla para uluslar arası sermaye akışına katılıyor ve getirinin görece yüksek olduğu ekonomilere yığılmalı sermaye girişi oluyor.
Hızlanan sermaye girişi bu ülkelerin para ve kur politikalarının da etki dozunu azaltıyor. Bunlar da sorunlu hale geliyor. Aslında bu bir tür bulaşma süreci. Kendi büyüyememe sorununu para basarak aşmaya çalışan ekonomiler sorunu çözemedikleri gibi uluslar arası sermaye akışını arttırarak zafiyeti öteki ülkelere de bulaştırıyorlar.
İçinde yaşadığımız zaman dilimi  paranın bollaştığı, sermaye akışının hızlandığı ama ekonomilerin büyüyemediği bir dönemdir. Bunun tarihe sorunlu bir dönem olarak geçeceğini düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018