Yeni dönemde bürokrasi daha da önemli hale gelecek!...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

“24 Haziran” seçimlerini geride bıraktık.

Bu seçimleri, birkaç yönüyle unutmayacağız veya daha farklı hatırlayacağız.

Bunlardan ilki, cumhuriyetin kurulmasından sonra ilk kez Cumhurbaşkanını halkın seçmesi. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa referandumu sonrasında artık “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adıyla yeni ve biraz da bize özgü bir yönetim sisteminin ilk adımı olması.

Aynı şekilde bu seçimleri farklı kılan bir başka siyasi yönü de ilk kez siyasi partilerin yasal olarak “ittifak” oluşturması ve bu çerçevede “Cumhur” ve “Millet” adıyla iki ayrı ittifakın seçimlerde boy göstermesi.

Bunların dışında bizi ilgilendiren bir farklılık da bu seçimlerin adeta “vaatler” ile anılacak olması. Adeta vaatler borsasının oluşturularak liderlerin bol keseden (!) vaatlerde bulunmuş olması.

Şimdi artık yenilenmiş bir siyaset yapısı ve yepyeni bir yönetim modeli gündemde. Açıkçası bir başka heyecan veya apayrı bir beklenti söz konusu.

Bu heyecan veya beklentinin ilk halkasını Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapılacak hükümet üyeleri oluşturacak. Sonra da bunu yeni oluşturulan yapılara yapılacak görevlendirme veya atamlalar bunu izleyecek.

Devletin denetim ve yönetim kademelerinde ve çok farklı kurumlarda en üst düzey görevler üstlenmiş ve bürokrasinin şifrelerine hakim birisi olarak bu konuya ilişkin bir iki hususu gündeme getirmek uygun olacak.

Bürokratik oligarşiden nasıl kurtulunacak?...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın herhalde en fazla üzerinde durduğu, belki de Belediye Başkanlığı döneminden bugüne diline pelesenk ettiği ve hep şikayetçi olduğu bir konudur “bürokratik oligarşi”.

Artık bu kadar yıldan ve özellikle yeni model yapılanmadan sonra bu şikayetin olmaması gerekiyor.

Peki bunun için ne yapmalı?...

Altını kalın çizgilerle çizmek gerekirse; liyakat sahibi, bilgili ve konusunda birikimli kişiler getirilmeli. Liyakat sadakatten çok daha önemlidir. Liyakatli birinin görevini, onurunu, ahlakını satması beklenemez. Zira onun liyakat gibi bir asset’i vardır.

Oysa geçmişten bugüne ve ağırlıklı olarak da sadakat öne çıkarıldı. Çıkarıldı da ne oldu?... Bürokrat, siyasetin yükünü alan değil, aksine siyasete yük oldu.

Gerçekten belli merkez veya mensubiyetten ya da mektepten olma bürokrat tiplerinden kaçınılmalı.

Bürokrat, hükümetin öngördüğü siyasi hedeflere uygun politika tedbirlerini hukuk çerçevesi içerisinde ve üst yönetimi zora sokmadan işleri yürütmeli.

Dinimiz bile yanlış hatırlamıyorsam “fasık bile olsa işi ehline veriniz” demiyor mu?... Bu dünyanın işleri, öbür dünyaya ilişkin bireysel tercihlere veya tavırlara göre şekillenmiyor.

Bürokratın yetki ve konuşma alanı olmalı…

Burada da bir başka önemli konuya işaret etmek gerekiyor.

Önce şöyle bir soru soralım: Ekonomi bürokrasisinde görev alan bürokratları kim tanıyor ya da biliyor? Uzun yıllardan beri bu bilinmezlik ya da tanımazlık devam etmiyor mu?

Gerçekten de Hazine Müsteşarının, Maliye Müsteşarının, SGK Başkanının, Gelir İdaresi Başkanının, Bankalar Birliğinin, BDDK, SPK, RK, EPDK gibi bağımsız üst kurulların başlarını kim tanıyor? Bunları tanımak veya bilmek önemli mi?

Bürokratlar, hem tanınır olmalı ve hem de kendi bürokratik ve teknik zeminlerinde konularını net bir şekilde açıklayabilmeli. Yani bürokratın bir yetki alanı ve dolayısıyla görev konularında da konuşma yetkisi olmalı.

Bu arada bürokrasinin vazgeçilmezi ve genel refleksi olan kurumsal arşivden üst yönetimler de yararlanmalı. Bu devletin her kademede çok ciddi kurumsal aklının ve arşivinin olduğu unutulmamalı.

İşlerin etkin bir şekilde yürütülmesi ve gerçekçi performans modellerinin benimsenmesi adına; Cumhurbaşkanı, siyasi yol haritası çerçevesinde ilgili Bakanlarına süreleri ve çerçevesi belli hedefler koymalı. Bakanlar da bu hedefleri karşılayacak yetkinlikle ve etkinlikte olmalı.

Unutmamalıyız ki; bürokrasi işin mutfağıdır. Her şey orada hazırlanır ve siyaset kurumu tarafından servis edilir. Ondan sonra da başarısızlıklara kılıf aranmasına gerek kalmaz.

Sözün özü olarak şunu söyleyebiliriz. Bürokrasiyi ihmal ve hatta inkar eden siyaset başarılı olamaz. Siyaseti anlamayan ve algılamayan bürokrat da uzun ömürlü olamaz.

Bu satırları okuyanlar daha dikkatli ve birkaç kez okusunlar lütfen…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar