Yine bir merkez bankaları haftası

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bu hafta yine Merkez Bankalarının haftası oldu. Bir kez daha gökten adeta merkez bankası yağmuru yağdı. İlk sırada geçen haftadan sarkan Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı vardı. Malum, Avrupa'da sorun çok. Avrupa Merkez Bankası da uzun süredir iki temel sorunla boğuşuyor. Bunlardan birisi sıfırın altında dolaşan politika faizi. Büyümeyi desteklemek amacıyla uygulanan parasal genişleme programının geleceği de ikinci mesele. AB ekonomisinde süregelen güçsüzlük her iki konuda da adım atılmasını engelliyor. Bu bağlamda son sıralarda hafif bir değişme var. Avrupa Birliği ekonomisinin görece daha düzgün bir zemine doğru hareket etmeye başladığına işaret eden yeni veriler geliyor. Malum, küresel krizden bu yana, görece daha iyi ekonomik veri hemen faiz-para operasyonu yapılacağı kuşkusunu da beraberinde getiriyor.

AB bağlamında da düzgün gelen veriler acaba faiz yükseltilir mi, parasal genişleme yön değiştirir mi gibi soruları uyardı. ECB toplantının ardından Başkan Draghi, ince bir üslupla, henüz bu tür operasyonlar için güçlerinin yeterli olmadığını söyledi. Buna karşılık, faizi ve parasal büyüklüğü yerli yerinde tutarken, ileriye dönük olarak önemli yönlendirme mesajları (forward guidance) verdi. Buna göre ECB politika faizini olduğu düzeyden aşağıya indirmeyecek ve uzun bir süre daha olduğu düzeyde (pozitif alanda) tutacaktı. Parasal genişlemede ise önceki gevşeklik dozu muhafaza edilecek, büyümeye destek sürdürülecekti. Başkan Draghi'nin ileriye dönük mesajları genellikle olumlu karşılandı ve Avrupa'da dibe vurmuş olan morali güçlendirdi. 

Haftanın ikinci toplantısı ABD Merkez Bankası'nın (FED) toplantısıydı. Bu aralar hemen bütün merkez bankalarının başından sorun eksik olmuyor. Amerikan Merkez Bankası'nın başında da epey sorun var. Yeni Başkan Trump'ın faiz politikasına burnunu sokma isteği ve bu yöndeki tehditkar söylemleri Banka yönetimi açısından en büyük sorunu oluşturuyor kuşkusuz. Bunun dışında iki ana sorun var. Faiz düzeyinin yükseltilmesi bunlardan birisi. Küresel kriz sürecinde ekonomiyi canlandırmak amacıyla yapılan senet karşılığı parasal genişleme bankanın bilançosunu dev gibi şişirmiş durumda.

Çok büyük miktarda para ekonomide dolaşıyor, bunun karşılığı olarak alınan bono vb. gibi senetler de bilançonun şişmesine neden oluyor. Şimdi bu şişkinliğin azaltılması, yani 'bilançonun küçültülmesi' gerekiyor. İkinci sorun da bu.

Hafta içinde yapılan toplantı bu açıdan önemliydi. Hem faiz kararı alınacak hem de bu 'bilanço küçültme' işinde bir açıklık sağlanacaktı. Son haftalarda tahvil faizlerindeki düşme ve dolardaki değer kaybı piyasalarda pek olumlu yansıma bulmamıştı ama bunların enflasyonu olumlu etkileyeceği ve FED'e 'normalleşme' yönünde adım atma imkanı sağlayacağı düşünülüyordu. Burada normalleşmeden kasıt faiz oranını yükseltmek ve bilançoyu küçültmekti kuşkusuz. Faizin yükseltileceği konusunda piyasalarda genel bir görüş birliği sağlanmıştı. Nitekim bu yapıldı. Faiz 0.25 puan yükseltildi. FED'in politika faizi yüzde 1.00 den yüzde 1.25 düzeyine çıktı. Böylece beklenti karşılanmış oldu.

Bilançonun küçültülmesi konusunda ise sadece beklenti ve merak vardı. Toplantıda ilk defa bu konuda ayrıntılı bilgi verildi. Buna göre bilanço küçültülmesi işlemlerine bu yıl içinde başlanacak ve boyutu 4.5 trilyon dolara ulaşmış olan hazine bonosu ve mortgage senetlerinden oluşan portföyün hacmi yavaş bir süreçte azaltılacaktı. Aslında FED söz konusu portföyün genişlemesini üç yıl önce durdurmuştu.

Vadesi dolan varlıklar aynı boyutta yenileniyor, böylece portföyde ek bir şişme olması engelleniyordu. FED'in bu toplantıda açıkladığı plana göre, şimdi her ay hazine bonolarının 6 milyar dolarlık, mortgage senetlerinin ise 4 milyar dolarlık parçası yenilenmeyecekti. Bu miktarlar her çeyrekte yükseltilecekti. Böylece bilançodaki şişkinlik yavaş bir tempoda azaltılmış olacaktı. Bu sürecin ne zaman başlayacağı ise hala çok net değil. FED Başkanı Yellen ekonomik veriler olumlu yönde gelmeye devam ederse bilanço küçültme sürecine kısa zamanda başlanacağını açıklamakla yetindi. Uzmanlar ise bilanço küçültme sürecinin Eylül ayında başlatılacağını, bundan sonraki faiz yükseltme işleminin ise yılsonuna kalacağını düşünüyorlar.

Haftanın Merkez Bankası yağmuru TCMB'nin toplantısı ile sona erdi. Bizim Merkez Bankamızın da başında siyasi baskıdan başlayarak ötekilere benzer bir sürü sorun var. Ötekilerde olduğu gibi bizde de bunların başında faiz geliyor. Öteki bankalar faizi nasıl yükselteceklerinin derdine düşmüşken biz ters yönde dertleniyoruz. Bizim meselemiz faizi düşürmek olarak tanımlanıyor. Ekonomik veriler Merkez Bankası'nın politika faizini yükseltmesi yönünde sinyal veriyor.

Siyaset faizin bu kadar alenen yükselmesine olumlu bakmıyor. Dolayısıyla biz bir süredir politika faizini olduğu yerde tutuyoruz ve 'geç likidite penceresi' dediğimiz ve olağan koşullarda bankaları cezalandırmak için kullanılan kanaldan verilen faizi yükselterek ekonominin gerektirdiğini yapıyoruz. Bu defaki toplantıda buna gerek duyulmadı. Merkez'in bankaları fonladığı faiz olduğu yerde kaldı. Böylece Merkez Bankaları yağmurunu kazasız, nizasız atlatmış olduk.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018