Animasyon dünyasından gerçek hayatlara
Sevilen animasyon filmi “Belleville’de Randevu”nun yönetmeni Sylvain Chomet’nin oyuncularla çektiği ilk yapıt olan “Attila Marcel”, 30'luyaşlardaki Paul’ün tekdüze yaşamının birden değişmesinin hikâyesi
İSTANBUL - Sinemaseverlerin 2003’te Oscar’a aday olan “Belleville’de Randevu” (Les Triplettes de Belleville) ile tanıdıkları Fransız yönetmen Sylvain Chomet’nin animasyon dışındaki ilk film olan “Attila Marcel”, sinemalarımızda bugün vizyona giriyor. Adını yönetmenin bol ödüllü animasyonu “Belleville’de Randevu” da geçen bir şarkıdan alan “Attila Marcel”, 30’lu yaşlarını süren Paul’ün tekdüze yaşamının birden değişmesinin hikâyesi. Bu yılki Toronto Film Festivali’nin programına alınan “Attila Marcel”de; Guillame Gouix, Anne Le NY, Bernadette Lafont ve Héléne Vincent rol alıyor. Film, Sylvain Chomet’nin alışıldık animasyon dünyasını gerçek kişiler ve görüntülere taşıyan bir yapıt olarak nitelendiriliyor.
Ülkemizdeki ilk gösterimi 33. İstanbul Film Festivali'nde yapılan “Attila Marcel”de; 30’larındaki Paul, iki yaşından beri ona bakan iki aristokrat halasıyla Paris’te bir apartman dairesinde yaşıyor. Halalarının en büyük hayali, Paul’u bir piyano virtüözü olarak görmek. Tekdüze bir yaşamı olan Paul’un günü, oturma odasındaki piyanonun başından halalarının ders verdiği sınıftaki piyano arasında gidip gelmekten ibaret. Apartmanlarındaki Madame Proust ile tanışana dek dış dünya ile bağını neredeyse kesen Paul, hayatın diğer yönlerini hiç deneyimlememiş biri. Bu sıradışı kadının müzikle birlikte harmanlayarak Paul’e sunduğu bitki çayı, Paul’ün bastırdığı hatıralarını bir bir su yüzüne çıkarıyor. Madame Proust sayesinde geçmişini keşfeden Paul, hayatının kontrolünü ele almaya karar veriyor.,
Şarkıdan filme...
“Eskiden beri bir filmde gerçek oyuncularla çalışmak istiyordum ancak bir türlü fırsat doğmadı. ’Paris, Seni Seviyorum’un çekimleri sırasında canlı-çekime karar verdim” diyen Chomet, yeni filmi hakkında şunları söylüyor: “‘Attila Marcel’, ‘Belleville’de Randevu’da geçen bir şarkının adı. Bir post-it üzerine yazmış ve ta o zaman bunun bir filme dönüşeceğini düşünmüştüm. Film, Paul’ün annesiyle, halalarıyla, Madame Proust ve genç Asyalı çellist Michelle ile ilişkilerini anlatıyor."