Baharın müjdecisi laleler Tulipomania sergisi ile Lale Müzesi’nde

Gelin buketlerinin, ev hediyelerinin ve şık sofraların en çok kullanılan çiçeklerinden biri olan lalelerin günümüz sanatına etkisi Tulipomania Sergisi ile anlatılıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ

Orta Asya’dan İstanbul’a kadar Avrupa'nın en gözde çiçeklerinden biri olan ve Osmanlı’da bir döneme adını veren lale, 5 bin ayrı türü ile dikkat çekiyor. Küratörü Ali Bakova ve sanatçı İsmail Yiğit ile Emirgan Lale Müzesi’nde 1 Nisan’da başlayacak olan Tulipomania Sergisi’ni ve içeriğini konuştuk.

Ziyaretçilerin sergide karşılaşacağı eserlerden bahseder misiniz?

Ali Bakova: Biliyorsunuz nisan ve mayıs ayında İstanbul Lale Müzesi ve Emirgan Korusunda “Lale Festivali” her yıl düzenleniyor. Bu festival kapsamı içinde bir sergi açma isteği bana iletilince, bütün sanat dallarına konu olmuş; 5.000 ayrı cinsi olan “dünyanın en güzel çiçeği-Lale” konusunda bir sergi teklifini hemen kabul ettim. Bu sergideki amacım; Orta Asya'nın çorak, rüzgârlı bozkırlarındaki kökenlerinden, İstanbul’un yemyeşil imparatorluk bahçelerini şereflendirilen lalenin, Avrupa'nın en imrenilen ve en güzel ürünü olarak başrol oynadığı ana kadar tarihinin canlı bir anlatımını aktarmaktı. Bu günlerde herkesin konuştuğu, çılgın bir hızda ilerleyen; elli adete yakın AI Art-Yapay Zeka Sanatı Diasec baskı eser, beş adet AI Videolar, NFT, Video Art, 3D baskı heykeller-seramik-bronz-beton heykeller, mekana göre özel yerleştirmeler, enstelasyonlar sergimizin en ilgi çeken eserleri olacak. Konuklara özel hazırlanmış Lale Şerbeti ikram edilecek. Tasarımcı bir küratör olarak elbette; bazı eserlerin üretim süreçlerinde de ziyaretçilerin ilk defa görecekleri bazı yeni malzeme ve üretim yöntemlerini de izleme fırsatları olacak.

1630'larda Hollanda'nın ticaret şehirlerine gelen ziyaretçiler, normalde ayık ve çalışkan olan binlerce Hollanda vatandaşının olağanüstü bir alım satım çılgınlığına kapıldığını fark etmeden duramadılar. Neredeyse bir yıl boyunca, nadir çiçek soğanları inanılmaz ve sürekli artan meblağlarla el değiştirdi, ta ki tek bir Lale soğanı bir evin maliyetinden daha yüksek fiyatlara satılıncaya kadar. Tarihçiler buna “Tulipomania Lale Çılgınlığı” adını vereceklerdir.

Tarihteki ilk vadeli işlem piyasasıydı. 17. yüzyıl Hollanda'sında Tulipomania sırasındaki ekonomik çöküşü ve açgözlülüğü ele alır. Lalelerin dönemin en değerli varlıkları haline geldiği bu dönemde, insanların lalelere olan düşkünlüğü kontrolsüz bir spekülasyon çılgınlığına yol açmıştır. Eserler, bu aşırı arzunun ve daha fazlasını elde etme hırsının, ahlaki sınırların zorlanmasının bir yansımasını sunar. Karakterlerin lalelerle olan ilişkileri, Lale soğanlarını II. Dünya savaşı kışında kıtlıktan dolayı yeme eylemleri ve bu sürecin metaforik bir anlatımıyla, açgözlülüğün sadece maddi değerler üzerine kurulu bir toplumun ruhunu nasıl zehirleyebileceğine dair güçlü bir eleştiri getirilir. Tulipomania Sergimizde ki bazı eserler insanların bitmek bilmeyen daha fazlasını isteme duygusunun, nasıl bir toplumun ekonomik ve sosyal dokusunu altüst edebileceğini dramatik bir şekilde ortaya koyar

'Lale bizim üç milli sembolümüzden biridir'

Sayın İsmail Yiğit lale desenleri sizin çinilerin üzerinde hayat buluyor. Lalenin sanatınızdaki yerinden bahseder misiniz?

İsmail Yiğit :Lale birçok geleneksel sanatta olduğu gibi çini sanatında da en çok kullanılan bitki motifi. Lale bizim milli çiçeğimiz; Allah’ı temsil eder, ebcet karşılığı 66’dır. Hollanda nasıl 1650’lerde lale çılgınlığı yaşamış ve bunu İngiltere ve Fransa takip etmişse, bizde de 1718’den 1730’lara kadar uzanan bir Lale Devri vardır. Bir devir açıp bir devir kapamış bir çiçektir lale. Bir de Allah isminin ilk 2 harfi elif lamdır, lalede de tam tersi lam elif devam eder, lale olur Allah, Allah olur lale. Laleyi tersten okuduğumuzda “h” harfi ile biter Arapça olarak esri ile okursanız hilal ortaya çıkar yani 3 hilal 3 farklı elif lam “h” motiflerini temsil ediyor bence. Sonra da biz Türkler o 3 hilali semaya doğru kaldırıp bir kubbenin üzerine koyduk. İsmi hilalin oldu alem ve yukarıdan bir yıldızı da çekip aldık hilalin üzerine yerleştirince bugünkü Türkiye Cumhuriyeti bayrağımızın motifi oluştu. Ben böyle yorumluyorum. Onun içinde Allah, hilal, lale vazgeçilmez bizim 3 milli sembolümüzdür diyorum.

Türkiye ve Japonya'nın milli sembolleri olan sakura çiçeklerinin koleksiyonunuzdaki yerini açıklar mısınız?

Türkiye ile Japonya diplomatik ilişkilerinin 100. yılı sebebi ile milli sembolümüz lale ile milli çiçekleri sakuranın bulunduğu özel bir koleksiyon hazırladım. Fırından çıkmış 30’un üzerinde eser hazır. Serginin ortalarında 41 adet eserim fırından çıkmış halde olacak. Japonların da bizim gibi sakura çiçekleri, en milli çiçekleri. Sakura, kiraz ağacının çiçeğidir. Yani Japonların kiraz çiçeği bizim erik çiçeğimiz ile eşdeğerdir. Biz bu erik çiçeğinden olan motiflere geçmişte hayat ağacı, bahar dalı gibi isimler ile ifade etmişiz ve böyle yüzlerce birbirinden farklı tasarımlarımız bulunuyor. Bu sergide de hem laleyi hem de sakura çiçeklerini birlikte yorumladım. Bu da benim tarzıma çok yeni bir çehre oluşturdu.

40 yıllık birikim ve 250 tane ilk kez sergilenen eserler

İstanbul Lale Vakfı’nda açılacak “Lalenin Çini ile Dansı” Sergisi 40 yıllık birikimimin yer aldığı bir sergi olacak. 16. yüzyıl İznik çinilerinin birebir replikalarının yaklaşık 250 tanesini koleksiyonumda tutuyordum, ilk defa bu sergide sergiliyorum. Bu eserler 16. Yüzyılda yapılıp dünyanın muhtelif yerine gitmiş olan yüzde yüz Türk-Osmanlı İznik Çinisi olan eserler. İlk defa İstanbul Lale Müzesi’nde görecek sanatseverler. Diğer bölümde ise yüz adete yakın kendi yorumladığım, plakalar, panolar, tekli çalıştığım eserler yer alacak. Sergide yer alacak eserler için yaklaşık 1 yıldır çalışıyorum. Sergide, çiniyi hem plakalar hem tabaklar hem de dik objelerden çok daha farklı, klasik formalarda veya benim kendime özgü oluşturduğum objeler göreceğiz. Bir kısmı çark tornasında elle şekillendirilirken az bir kısmı da döküm yolu ile şekillendirdiğim objeler olacak.

Sergiyi gezenlerin eserlerinizi hangi bakış açısıyla incelemelerini istersiniz?

Bu sanatın mutlaka manevi bir tarafı olduğunu düşünüyorum, bana en çok ilhamı veren de madde ila mana. Madde tek başına hiçbir şey ifade etmez. Akıl gerekir bu sanat için. Ama fikir olmazsa sadece akıl bu sanat için yeterli olmaz. İlim bu sanatın olmazsa olmazı iken irfan ilim ile birlikte olmalı. Haliyle Osmanlıcayı, Farsçayı, Arapçayı Türkçeyi ne kadar iyi bilebilirseniz bu sanatın manevi tarafını da görebilmeleri isterim.

Osman Hamdi Bey'in kaplumbağaları da Emirgan Lale bahçelerinde

Tasarımcı bir küratör tarafından düzenlenen TULİPOMANİA Sergimizde, Memento Mori kristal camdan üretilmiş kafatasları üzerinde Lale dövmeleri, Lale soğanlı mumluklar-takılar, Lale figürlü Fatima’s Hand sineklikler, seramik ve cam Lale Şerbeti kadehleri-masa örtüleri, İstanbul siluetinde yeni açmış laleler, Osman Hamdi Bey bu sergimizde kaplumbağaları Emirgan Lale bahçelerinde terbiye ediyor, laleli broşlar, yüzükler, ayakkabılar, tişörtler ve çantalar olacak.

Multi-disipliner özgün işlerin bir arada olduğu bir sergi

Tasarımlarımda temel amacım; yaşadığımız coğrafyanın geleneğini, işlevselliğini kökenleriyle birlikte çağdaş yaşama taşımak. Bu yolda çabalarım, dünyada artan hiper minimalist, işlevsel ve değişken tasarım akımlarına yurduwmuzun kalıcı özgün katkısına dikkat çekmek. Bu toprakların başlangıcından itibaren bulunan tüm birikimleri irdeleyerek, geleneksel duyarlılıkla bir senteze ulaşmaya çalışıyorum. Tasarım mesleğinde kırkıncı yılım.

Türk tasarım pratiğinde doğrudan Türk popüler kültürü,Turkitsch, Osmanlı, göçmen ve yerel kültürlerinden aldığım biçimler ile ana konseptleri uygulayan bir tasarımcı, küratör, eğitmen ve yazar olmaya çabalıyorum. Venedik Tasarım Bienali daveti ve yaptığım sergi sonucunda uluslararası birçok sektörden tanıdıklarım çoğaldı.

Barselona’dan Ana Corbero rüzgârda salınan, her bir karakteri ayrı bir ifadeye sahip bronz döküm malzemeden heykellerle sergimizde. Tunçhan Kalkan Amsterdam’dan AI Art eserlerle, İngiltere’den Batu Tate AI Video ile Ela Tugay Kanada’dan iki akrilik tablosu ile, Chiara de Rocchi İtalya’dab metal heykelleri ile, İzmir’den Antalya’dan genç isimler de sergimizde olacaklar. 01-14 Nisan 2024 arasında İstanbul Lale Müzesinde açık olacak TULİPOMANİA Sergimiz belki de bir konu etrafında birçok multi-disipliner özgün işlerin bir arada olduğu ilk sergi olacak diyebiliriz.