Bu işte bir “terslik” var

Orhan Kemal’in kadınlarla erkeklerin sosyal cinsiyetlerini değiştirerek kadına şiddete, tacize ve kadının sosyal hayattaki var olma çabasına dikkat çektiği “Tersine Dünya”, İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından seyircilere sunuluyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yaşadığımız çağda, edebiyatımızın ve hatta yalnızca edebiyatımızın değil, tüm sanatımızın en büyük eksiği, sokağın nabzını kayda geçiren bir Orhan Kemal’imizin olmayışı bence... 300’ü aşkın kadının kocası / eski kocası, erkek arkadaşı / eski erkek arkadaşı, babası ya da oğlu tarafından öldürüldüğü; sayısızının tacize, tecavüze uğradığı 2015’in bu acı kaydı, ne kadar geçti yazınımıza? Hiç... Soru da acı, cevap da... Oysa Orhan Kemal, yaşadığı dönemde bir vakanüvis endişesi ve bir romancı tadıyla onlarca roman ve hikâyeye yansıtmıştı o günlerin fotoğrafını... Hoş, değişen de pek bir şey yok ya... 

Lafı Orhan Kemal’den ve kadın cinayetlerinden açmamın nedeni, filme de çekilen romanı “Tersine Dünya”nın şu sıralar hem İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca (İDT), hem de Bursa Nilüfer Belediyesi Tiyatrosu’nca sahneye konulması. Henüz izlemediğim Nilüfer yorumunu (reji Engin Alkan’ın) bir kenara koyup, İDT versiyonuna odaklanacağız bugün. 

Mustafa Gültekin’in oyunlaştırması ve Elif Erdal’ın rejisiyle perde açan “Tersine Dünya”; şu zor sorunun yanıtını mizahla arayan bir oyun: Kadınlarla erkekler ebemkuşağının altından geçip ‘sosyal’ cinsiyetlerini değiştirselerdi, kadınlar erkeklere cinsel obje olarak bakmaya ve onları şiddetle pusturmaya çalışsalardı, dünya nasıl bir yer olurdu? Ee, tabii, sonuç mizah yüklü; handiyse karikatür; ama aslında gülüyoruz ağlanacak halimize, işte... 

Elif Erdal, oyunun içerdiği bu acıklı mizahı kazıyan bir rejiye imza atmış İDT yorumunda... İşin “acıklı” tarafını Can Atilla’nın arabesk ritmlerle desteklediği ve kimi zaman oyuncuların ellerine mikrofon alıp yorumladıkları zengin şarkılarla kotarırken, “mizah” tarafında da karikatüre yaslanmış. Şirin Dağtekin Yenen imzalı dekorlar, yönetmenin "ustam" dediği Oğuz Aral anısına karikatürden bir mahalle koyuyor seyircinin önüne: Kasabından bakkalına, hapishanesinden “kave”sine fonlar daima çizim, bir demirparmaklık atıyorsun önüne hapishane oluyor; birkaç tabure atarsan da “kave.” Bu karikatür dokunuşu tüm oyunun mihenk taşı. Oyuncular, kostümler (Nalan Alaylı) ve hatta koreografi (Pınar Ataer) kaçmıyor, aksine karikatür olmak için ellerinden geleni yapıyorlar... Sonuçsa, ters ama son derece ironik, Orhan Kemal’in amacına hizmet eden, “gerçek” bir dünya... Çarpıcı bir de finali var... Umarım, seyircilerde bu işte bir terslik var, duygusunu uyandırır...

Kadro kalabalık, oyuncular iyi...

“Tersine Dünya”nın kalabalık bir kadrosu, bol bol korolu sahnesi var... Rejinin bu korolu sahnelerde de sarkmayan, temiz bir iş çıkardığını söylemeli önce, ardından koreograf Pınar Ataer ve dövüş koreografı İlker Karagülle’nin haklarını teslim etmeli, sonra, oyunculara geçmeli... 

Hikâyemize konu olan mahallenin astığı astık, kestiği kestik “Bitirim Leyla”sı Özlem Güveli Türker... Aktris, saçına gülünü takmış, topukluları da çekmiş belki ama nice bitirimden daha bitirim. Özellikle içip içip mahalleyi ayağa kaldırdığı sahnelerde gayet “inandırıcı.” Oyunun diğer “ağır abla”sı “Sarı Leman”sa favorim. Hülya Çelik Kalebayır; sert ama gönlündeki kabuksuz tek noktayı aşka kaptırmış "külhanbayan"ı, benim diyen külhanbeyden daha gerçek yorumluyor. “Bitirim Leyla”nın gözü açılmamış ev erkeği kocası “Süleyman”ı ise Ozan Uçar oynuyor. Süleyman, Leyla hapse düşünce ekmeğinin peşinde aç kurtların ortasında kalıyor ama, Yeşilçam filmindeki Hülya Koçyiğit gibi, son derece iff etli, hani derler ya namus timsali... Yorumunda karikatüre en az izin veren Ozan Uçar olmuş, iyi de etmiş, dengeyi kurmuş... 

Fikret Urucu’nun “Palabıyık Hasan”ı ise kahkaha kaynağı... “Patron” Fatma Öney’e, "Başgardiyan" Gılman Kahyaoğlu'na, “Bekçi Zalha” Nurhayat Boz’a, genç bitirim “Filiz” Çiğdem Aygün’e, kader kurbanı “İbo” Deniz Gürzumar’a ve “Uvertür Muzaff er” Vehbi Akıntürk’e özel bir alkış... Tiyatromuzun çınarlarından Suna Selen de “Yoldaş Nigar”da kısacık da olsa yine sahnede... Nice nice yıllar onu alkışlamak istiyoruz, diyor ve bitiriyorum.